"... Başlıyorum , lütfen sadece dinle konuşmanıda istemiyorum ilk defa. Tarihi belirteyim ilk , 12.3.2049 saat 8.20 civarı Dean'le birlikteydim. Hani şu havalı çocuk - Benim en iyi arkadaşım - biraz muhabbetten sonra ayrıldık. Evimizin bahçesine ulaştım... Ahh Amanda gelecekten bahsettiğimi düşünüyor olabilirsin ama bu benim geçmişim. Hatta bugünün tarihi 11.03.2049 ama anlayacağını umuyorum. Evet bahçeden kapının önüne doğru gidiyordum. Kapının zilini çalacaktımki arka bahçeden bir düşüş sesi geldi merak ettim arkaya koştum. O heyecandan olsa gerek kapının zilini çalmıştım. Arka bahçeye geldiğimde bir parıldı gördüm benim boyumdaydı tıpkı bir insan siması gibi, bana hoşçakal dediğini hissetmiştim ve aniden kayboldu. Donakalmıştım Aman tanrım delirdim mi? derken ayağıma siyah bir çanta takılmıştı kim bunu atmış olabilir? Komşumuzundur diye düşündüm . Ama yok, kendi halindeki yaşlı adam neden böyle bir şey yapsın. Geri dönüyordum ve mavi bir parıltı gözüme çarptı . Yerdeydi ama hiçte yere ait gibi değildi. Yanına gittim artık ellerimde mavi bir deri ceket vardı. Muhteşem. Dünyanın tüm tasarımcıları birlikte çalışmış olsa gerek bunun için. Ne gök mavisi ne de deniz. Ya ikisiydi ya hiçbiri. Özgürlük mavisiydi bu. Ertesi gün giyecek yeni bir ceketim vardı. Çantadan dağılmış olsada üstündeki çamurların güzelliğine bir zararı yoktu. Birkaç adım ve kapının önündeydim hala açık değildi. Zili tekrar çaldım babamın kapıyı açması uzun sürmedi. Selamlaştık falan ama ceketimi sebepsizce saklıyordum. Seni etkilemek için bu ceketi giyecektim. Sana sarılmak için gerekli olan cesaret bu cekette idi sanki. Her şey tamam artık senindim, sadece 14 saat 6 dakika 37 saniye kalmıştı. Ve güneş dünyaya yeniden gülümsedi. Karanlık aydınlığa boğuldu . Tıpkı içim gibi. Beni ailemden sonra Franklin karşılamıştı. Ve ondan sonra da Dean. Sevdiğim herkesi görmüştüm nerdeyse. Sadece sen kalmıştın. Okula gidiyordum. Okul kapısının önündeydim artık. Seni gorebiliyordum. Aman tanrım, Fatih'in cesareti yüreğime dolmuştu. Sana sarilacaktim artik beni tanimasanda . Seni seviyorum Amanda. Evet. Itaraf ediyorum. Sen her seyimsin. Sana sarılmak için gerekli 7 saniyelik deli cesaret ruhumdan taşacak gibiydi. Sana koşuyordum Amanda , Artık senindim, sarilacaktim ve beraber dizlerimizin üstünde yere çökecektik. Koştum, koştum ve koştum. Aramızdaki 10 metre ışık yıllarına donmustu sanki bitmiyordu. Sonunda sana ulaştım. Ellerimi bir kuş gibi açtım. Gözlerine bakarak sarhoş olmuştum, gerçekten. Başım dönmeye başladı o kadar güzeldi ki. Özgür. Huzurlu. Mavi... Ahh. Kim bu ayaklarıma çelme takan? Kim buna cüret eden ahmak? Hayırrr. Şimdi değil lütfen. Yere düştüm Amanda dizlerinin önünde. Gözlerim kapandı. Yüzyıllardır uykudaymışım gibime geldi. Tüm hayatım gözlerimin önündeydi. Sadece 10 saniyelik karanlık . Tutsak. Sıkıcı . Siyah. Tekrar gözlerimi açtım. Hala yerdeydim. Yanlizca ellerimi ayakkabılarına uzatabildim beni affet. Kendimi korkutmamaya çalıştım. Nasıl olsa tekrar ayağa kalkabilirdim. Bundan daha kötü şeylerde olabilirdi. Gözlerimi senden ayırmıyordum... "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavili Adam
RandomAynı şeyleri onlarca defa tekrar eden Blue ,artık bu zaman sarmalından bıkmıştır. Artık gerçekten ölmek istiyordur. Sessiz . Huzurlu. Sakin . Peki ya Amanda , Onu nasıl bırakacak ? Muhteşem bir bilim kurgu . ...NOT... ▶ Kitabı yarıda bırakacaksan...