Merhaba! :D Bu bölüm Tatlı Cadım'a! (@Lermanic ) Onu çok seviyorum ♥ Bölüm parçamız, @nickolatabo'nun önerisi... Britney Spears- Toxic. Şarkı 2:00'da başlıyor :) The X Factor takıntı yaptı da bana... Öyle. Sizi çooook ve çooook fazla seviyorum! ♥
İş onu beklemeye kalırsa içkimi alamayacaktım. İstediğim tek şey. Bir. Bardak. Kaliteli. Votka. O kadar da zor değil. Bir içki için bu hallere düşmemiştim hiç. Ve kendimi bu hallere daha da sokmaya hiç niyetim yoktu.
Sigara dumanını dışarı üfleyerek ona arkamı döndüm. Yürürken gözlerimle etrafı taradım. Kare masaların etrafına yayılmış popolarını büyüten eziklere baktım. Bazıları masanın üstüne çıkmış garip sözler söylüyordu. Ezikçe.
Masaların bittiği yere doğru ilerlerken ayak bileğimi saran kalın bir el hissettim.
“ Tanrım…” Aşağı baktım. Yerden çıkan makyajlı kola ve çizmemin bileğini saran ele. “ Lanet olasıcalar! O çizme en sevdiğim çizme! Git başka kızların eteğinin altında bit ezik!”
“ Özür dilerim,” dedi aşağıdaki kolun sahibi, piç.
“ Çizmem.” Elini çizmemden çekti.
Parmaklarımın arasındaki sigaradan bir nefes çekerek masaların sonuna geldim. Ah, sonunda! Dolu sayılan bar taburelerinin yanına yürüdüm. Bu bar ünitesi çok uzundu. Tüm duvarı kaplıyordu. Gözüme kestirdiğim ilk boş bar taburesinin yanına gittim. Bar taburesine oturduğum anda kendimi evimde gibi hissettim. Bana bakan kız barmene baktım. Güzeldi. Yani sanırım. Sarı saçları vardı. Umurumda değil.
“ Ne istiyorsun?”
“ Neyle başlamamı önerirsin?” diye sordum dumanı kızın suratına üflerken.
“ Öhö, öhö... İstersen sana önce Votka Martini vereyim. Sonrada cin?” dedi öksürerek. Buradaki insanların bir hastalığı falan mı vardı? Bu da neydi böyle? Umurumda değil.
“ İyi.” Kızın kızaran gözleriyle arkasını dönüp raftaki şişeleri almasını izledim. Bu kız kaç yaşındaydı? On beş mi? Reşit değildi muhtemelen. Bana Votka Martinimi vermesinden başka hiçbir şey umurumda değildi.
Omzumun üzerine yüklenen ele baktım. B sol tarafımdaki boş tabureye oturdu. Taburesini bana doğru çevirdi ve elini omzumdan çekti.
“ Beni öylece bırakıp gidemezsin Kasıntı.”Sol elindeki sigarayı ağzına götürdü.
“ Ya?” Gözlerimi devirdim.
“ Bana gözlerini devirme Alice,” dedi kaşlarını çatarak.
Gözlerimi yavaşça tekrar devirdim. Ve kafamı çevirip reşit olmayan kızın önüme koyduğu votkayı elime aldım. Geniş votka bardağını ağzıma götürüp koca bir yudum aldım. Tadı fena değildi. Hiç fena değildi. Belki de düştüğüm o rezil durumlara değmişti? Hayır. Umurumda bile değildi. Bir yudum daha aldım. Garson kız kollarını bar masasına yasladı ve gözlerini bana dikti. Ona bakarak sigaramdan bir nefes çektim. Ve yüzüne doğru üfledim.
“ Öhö, öhö…” Kız öksürerek kollarını bar masasından çekip geriye kaçtı.
“ Tanrı aşkına,” diye homurdandım sol elimdeki votkayı yudumlarken.
“ Bu kızı nerden buldun? Öhö! Dur bir dakika. Sen… Bir tavşansın!” dedi Bugs’a kaşlarını kaldırarak.
“ Kes sesini Katherina!” dedi kıza bakarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuz Başlangıç
RomansaO diğerlerinden çok farklı. Ne masum. Ne kolay. Ne duygusal. Ne narin. Hiçbiri. O sadece öleceği günü bekliyor. Ya da doğacağı günü. O unutulmuş. Hatırlanmıyor. Umurunda da değil. Umurunda olduğu tek şey sigarasının bitip bitmemesi. Yaşadığı yeri he...