2~Bacım

11 1 0
                                    

Yüz euro olayının ardından güneşli bir sabaha uyandım. Demek isterdim ama kahvaltı saat sekizde olduğu için uykumun en güzel anlarında Alaz tarafından sarsılarak uyandırılmıştım.

"Yumurta da al yumurta. Protein." Diyerek haşlanmış yumurtayı tabağıma koymaya çalıştı. Tabağı geri çekerek yanından ayrıldım.

Sucuk sosis gibi şeylerin olduğu kısıma geldiğimde o da yanıma gelmişti. Umursamadan iki dilim sucuğu tabağıma koyup oradan da ayrıldım.

"Sakın konuşayım deme," dedim tekrar yanıma geldiğinde.

"Niye ya?"

"Çünkü hala sana sinirliyim." Dedim gözlerimi alayla kısarak. Oflayarak yanımdan ayrıldı. Bir an ortada kalakaldım. Oha bu nasıl hayvanlık?

Daha da sinirlenerek boş bir masaya geçip oturdum. Sert bir şekilde ısırdım çatalıma batırdığım sucuğu.

Önüme gelen nutellalı ekmeği görünce gözlerim kocaman oldu. Tam alacaktım ki uzatanın Alaz olduğunu fark ederek elimi geri çektim.

Karşımdaki sandalyeye oturdu.

"Ne yapmamı bekliyorsun?" 

"Neden seninle barışmamı bekliyorsun?" Yediği lafı sindirmek için birkaç saniye konuşamadı. Yüzümde saklayamadığım bir gülümseme oluştu. Nutellalı ekmeğe uzanıp bir ısırık aldım. Elime bulaşan çikolataları peçeteye silerken hala gülümsüyordum.

"Bunu yemiş olmam seni affettiğim-"

"Daha ne yapayım ya!?" Diye sızlandı.

"Affettiğim anlamına gelir diyecektim seni zeka küpü." Çatık kaşları havaya kalktı ve kahkaha atmaya başladı.

"Şimdi affettin beni yani?"

"Bir kez daha söylemeyeceğim." Dedim ifadesiz bir tonda. "Bir de, kahvaltıya kalkamam ben, sekiz ne abi ya! Millet tatile, uyumaya geliyor buraya. Öğlen yemeğine gelirim."

"Anlaştık. Kahvaltı için uyanmak yok."

***

Kahvaltıdan sonra Alaz, birkaç arkadaşıyla denize gitmişti. Ben ise odada kalıp kitap okumayı tercih etmiştim. Daha doğrusu ona böyle söylemiştim. Ben denize girmezdim. Çünkü denizden çok fena korkardım. Tabi bunu ona söylersem tüm tatilimi bununla dalga geçerek geçireceğini biliyordum. Bu yüzden sadece kitap okumak için gelmediğimi söylemiştim.

"Lan hala hissediyorum, kesin girdi!" Diye sızlanarak odaya girdi tanımadığım bir erkek sesi. Kendini tam yatağa atacaktı ki beni görüp çığlık atarak yere düştü.

"Tövbe Rabbim tövbe! Bu kim lan!?" Göz devirerek odaya girdi Alaz.

"Odasına gitmesini söylemiştim." Dedi özür diler gibi.

"Vay, kardeşim?" Dedi imalı bir şekilde. "Sen koy Mete'nin götüne tekmeyi, gel burada... Aman Allah'ım kimlerle dostluk yapıyormuşum ben!" Kast ettiği şeyi anlayarak kitabımı komodine koyup sinirle ayağa kalktım.

"Bana bak! Ağzını şimdi topla yoksa benden sonra toplaman zor olabilir." Diyerek bacağına tekme attım. Korkarak Alaz'ın arkasına saklandı.

Tam yumruğumu yüzüne geçirecektim ki Alaz elimi tuttu.

"Zambak, sakin ol. Mete sadece salak."

"Fazla salak." Diye bastırdım.

"Ayıp oluyor ama bacım!" Diyerek arkadan bağırdı Mete. Sinirden kızarmış yüzümü görünce mavi gözleri kocaman oldu ve geri çekildi.

"Mete, bir şey olup gider misin abi?" Dedi sinirli bir sesle Alaz.

"İyi be tamam! Bacım bu arada çok özür dilerim, yemin ederim öyle şey etmek istemedim." Devam edecekti ama hala sinirli olduğumu görüp odadan fırladı.

***


Saat oldukça geçti. Alaz çoktan uyumuştu. Benim ise uyku ile alakalı zihnimde en ufak bir düşünce yoktu.

Telefonuma gelen bildirim sesi ile ekranı aydınlattım. Bilmediğim bir numaradan mesaj gelmişti.

-Merhaba, umarım rahatsız etmemişimdir. İskelede buluşabilir miyiz?

Zambak: Sen kimsin?

-Aşk oldun bacım! Benim, Mete. Göz devirerek güldüm. Numarayı kaydedip odadan çıktım. Üzerime ince bir hırka almıştım.

Erkek parfümü kokusu aldığımda iskelenin başındaydım. Giydiğim hırkaya bakınca hırkanın lacivert bir erkek hırkası olduğunu fark ettim. Bu kadar bol olmasından anlamalıydım!

"Hey!" Diye seslendi Mete, iskelenin ucundan. Yanına gidip aceleyle yanına oturdum.

"Adım Zambak."

"Tamam, bacım. Ya valla ben bugün için çok özür dilerim! Öyle bir an-"

"Tamam, sorun yok." Dedim gülümseyerek. Mete çok tatlı bir çocuktu. Mavi gözlü ve kumraldı. Yanakları tam sıkmalıktı.

"Üstündeki-"

"Sakın o konuyu açma. Ben de az önce fark ettim." Güldü.

"Bu arada, sen benim numaramı nereden buldun?" Dedim yeni aklıma geldiği için. Mahçup bir şekilde güldü.

"Resepsiyondaki bayanda telefon numaran vardı." Dedi. Kolundaki saate baktığında gözleri hafif açıldı.

"Saat üç olmuş ya la!" Benim de gözlerim aynı şekilde açıldı. Artık gerçekten yatmalıydım. Gözlerim kapanıyordu bile.

Odaya girdiğimde Mete'nin odasının da dört oda ilerideki oda olduğunu öğrenmiştim.

Yorgunluktan öldüğüm için kendimi yatağa bırakmıştım.

"Hadi uyan!" Diye bağırdı banyodan Alaz.

"Ben sana-"

"Öğle yemeği için kaldırıyorum zaten zeka küpü!" Gözlerimi açmadan "Hey, o benim lafım!" Diye bağırdım.

Artık kalkmak zorunda olduğumun farkındaydım ama yatağa yapışıp bir daha asla kalkmamak istiyordum.

"Hadi!" Diye bastırdı spor ayakkabılarını giyerken. Oflayarak kalktım ve üzerimdeki kıyafetlerle odadan çıktım.

Mete'nin de odadan çıktığını fark edince bütün uykum bir anda uçuverdi.

"Gardaşım!" Diyerek boynuna atladım.

"Bacım!" Diyerek güldü ve bana sarıldı o da. Arkadan Alaz'ın homurdandığını duyabiliyordum. Umursamadan Mete'nin koluna girdim ve yemekhaneye doğru yürümeye başladım.

"Keşke şu salağı öldüreceğini söylediğinde tutmasaydım." Dediğini duydum Alaz'ın. Kendi kendine söylemişti ama duymuştum. Neye triplendi bu şimdi?

***

Bölüm sonu. DAN DAN DAN DAN!

Sizce Mete, hikayede nasıl bir etki yaratacak?

Evet vote, yorum bekliyorum. Hadi dasvidania!

Su Hayvanı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin