Bölüm 1: İki Gözlü

491 47 18
                                    

Merhaba arkadaşlar bu benim ilk hikayem olup fantastik kurgudur. Hikayemde kan ve küfür barındırıyor olacaktır. Çok ağır olmasa da küfür vardır. Hikayemin ilk 4 bölümü sıkıcıdır. Sonralarında saran bir hikaye bekliyor olacaktır. Aksiyon, vahşet, dram, macera dolu bir hikaye bekliyor olacaktır. Hikayede elbet bazı yerler özenti olabilir ama bu benim ilk hikayem mazur görün. Vote ve yorumu eksik etmeyiniz.

Çok uzun yıllar önce iki ırkın savaşıyla dünya kaosa sürüklendi. Melekler ve şeytanlar arasındaki savaş 100 yılı aşkın süre devam etti. Savaşı durduran melek ve iblis kral aralarında barış antlaşması imzalandı. Ancak tek kural vardı ki, bir melekle bir şeytan evlenemezler. Evlenmeleri sonucunda doğan çocuk yani melez, anne ve baba öldürülürdü. İmzalan antlaşmanın bir sebebiyse ağır kayıplar verilmesiydi. En sonunda da zaten iki tarafta 500'er kişi kalmıştı. Antlaşma karşıtları vardı. Barış oldupu sürece savaşta vardı. Bu antlaşma 1 milyon yıl sürdü. Ta ki melek kralı bir şeytan tarafından öldürülüp şeytanlara savaş açıldı. İşte efsaneye göre de bu savaşın kaderini belirleyecek olan melez, hangi tarafı seçecekti.

Sol gözü kırmızı sağ gözü mavi olan bu melez diğer melezlerden farklı olarak gözün renklerinin yeri farklıydı. Melek ve Şeytan kraldan daha güçlü ve bir tanrıyı bile yenebilecek güçteydi. Bu melezin adı...

Eren Alvarez, anormal şekilde sağ gözü mavi, sol gözü kırmızıydı. Uzun boylu, orta kilolarda, cılız, uzun düz siyah saçlı, burunu ve dudağı tam yüzüne uyan, esmer 16'larında bir gençti. oyunlara. Resmide iyi olduğundan duvarları hep çizimleri vardı. Eren bazen gözünden dolayı bazen çok tuhaf hissedip kendini özel bir ana karakter sanıyordu.

Eren gözünden dolayı çok alay konusu olup sokaklarda dövülmüştü. En sonunda bir gözünü bir bantla kapatmayı düşündü. Evde açık dışarıda kapalı olacaktı.

Eren, annesi Sonia, babası Amon olmak üzere 2 katlı bir evde oturuyorlardı. Sonia çok güzel bir kadındı. Uzun dalgalı siyah saç, masmavi gözleri, ideal boylarda, zayıf, açık tenliydi. Gözü, burnu ve ağzı yüzüne tam uyumluydu. Babası Amon ise çok heybetliydi. Kısa düz saçlı, kıpkırmızı gözlü, çok uzun boylarında, boyuna göre ideal kiloda, esmer tenli her tarafından kas fışkıran herkesin saygı duyduğu biriydi. Özellikle Eren'in idolüydü. Sonuçta Eren cılız bir çocuktu ama babası dev kadar boyu ve kasıyla tam Herkül'dü.

Eren'in yaşadığı krallık ise Worf krallığıydı.

Eren yine salı günü sabahın köründe uyanmıştı, zorundaydı. Çünkü okul vardı. Odasına baktı, dolap tahtadandı ama şıktı. Bir çalışma masası üzerinde yığın yığın kitaplar yanı başında sehpa üzerinde kitapları vardı. Yatağı ise tek kişilik siyah tahta bir yataktı, duvarla bitişikti. Duvarlarda çizimleri, kitaplığıda çalışma masasının yanındaydı. Kitaplıkta ders kitapları, tüm dersler konu anlatımı, soru bankası, roman ve hikayeleri vardı.

Eren yataktan kalktı aynaya doğru yürüdü kendine baktı göğsünün tam ortasında bir yara izine dokundu. Bu yara izi o ve arkadaşları ile yay atışı yaparken göğsünden ucu köreltilmiş tahta okla vurulmasıyla olmuştu . 3 gün boyunca her yeri ağrımıştı. O anıyı hatırladıktan sonra kendi kendine "ne salağım ya" dedi. Üzerine beyaz bir kısa kollu ve altınada kot pantolon giyip çantasını hazırladı.

Salona doğru yöneldi. Solanları büyüktü ortada yemek masası vardı orada kahvaltı yapıyordu. Salonda duvarlar beyaz renkte, duvara dayalı bir üçlü koltuk, yanında ikili koltuk karşısında da 2 tane tekli koltuk vardı.

Masaya oturdu, annesinin hazırladığı tavadaki sucuklu yumurtayı yiyip çıktı. Annesine "hoşçakal" dedi kapının önünde.

Okula doğru gitti. Okulu 4 katlı pembe renkli, dışı otomatik kapalı geniş bahçesi, bahçede bir basketbol sahası, okul erkek yurdu, yurdun arkasında da futbol sahası, karşısında kapalı spor salonu vardı. Öğretmenler için özel bir giriş ve öğrencilere göre daha yukarıda olan bir bahçeleri vardı. Okulun arkasında park alanı vardı.

Demon Hunter (Duraklatıldı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin