Eren patlamanın etkisiyle duvara doğru fırlamıştı. Patlamanın sesi ve şiddeti kulağından kan getirecek kadar güçlüydü. Dahasıda göğsündeki yara tam iyileşmemişti. Göğsündeki yaranın kanaması başladı. Giydiği t-shirtün - artık nasıl yazılıyorsa - ortası kan rengine bürünmüşi beyaz kırmızıya dönüşmüştü. kafası yarılmış yüzü kan içindeydi. Kısaca her tarafı yara olmuş kanlar içinde ayağa kalkmaya çalışıyordu.
Ayağa kalktığında yerde Ariel ve babasını gördü. Ama dahada kötüsü annesi yerde bir kolu kopmuş kanlar içinde yatıyordu. Eren şaşkınlık ve nefret dolu gözleriyle kapıya doğru baktı. Kapıda gördüğü kişi ise çok açık giyinmişti. Kafasını ve kollarını siyah bir zırhla kuşatmış, elleri siyah eldiven takılı, göğsünde yine siyah sütyen zırh, göbeği açık, giydiği pantolonsa çatalına kadar inmişti. Turuncu gözleri ile kahverengi saçları çok çekiciydi. Muhtemelende 18-20 yaşlarındaydı.
Eren korkuyla geri adım attı. Babası yerde zar zor 2 kelime söyledi '' ikili avcı '' dedi. Eren şaşırmış ve korkmuş bir şekilde '' ikili avcıda ne !? '' diye sordu. Avcı ona gülerek '' oooo , bir melez ama şanslı günündesin seni avlamak benim görevim değil. Benim avım bu melekle şeytan. Hah soruna da gelirsek ikili avcı hem melek hem şeytan avlayan kişi demek. '' Eren geriye doğru adım attı ama sinirli bir şekilde '' bunu yapmana izin veremem '' dedi. Avcı ona sinirli bir bakış attı ve anında yanında belirdi. Avcı Eren'in boğazını tutarak '' yaparsam nolur ? melez(!) '' dedi ve onu cama doğru fırlattı. Eren camdan düşerken tek eliyle camın pervazına tutundu. Her tarafı yara bere içindeydi birde cam kesikleri eklendi. Herkes Eren'e bakıyordu. Evden duman çıkıyordu birde camdan düşecek bir çocuk çok etkileyici bir manzaraydı.
Eren kendini yukarıya doğru çekerken bir el ona doğru uzanıyordu. Eli kimin olduğunu umursamadan tuttu. Kendini camdan içeri atınca o el avcıya aitti. Eren şaşırmıştı ve merakına yenik düştü '' beni neden kurtardın '' dedi. Avcı koltuğa oturmuş bacak bacak üstüne atmıştı. Gülerek ''kapıya doğru bak '' dedi. Eren kapıya doğru yöneldi ve gördüğü manzara karşısında donakaldı. Yerde bir ceset vardı. Bir erkek cesediydi. Tanınmaz hale gelmişti . Patlamanın etkisiyle oda parçalanmıştı.
Eren o an anlamıştı. Bombayı patlatan avcıydı. Avcıya dönüp sinirli bir şekilde '' bombayı sen patlattın değil mi? '' dedi. Avcı çok ciddi olmadan '' evet ama sebebim vardı. O ölen benim gibi ikili avcıydı hatta en güçlüsü bile denebilirdi. Ben bile yenemezdim. Bu gerekliydi. ''. Eren kafasını annesine çevirdi hala yerde kanlar içinde baygın bir şekilde yatıyordu. Eren annesine baktıkça kusası geliyordu. Normaldi. Bir kolu kopmuş eti ve kemiği gözüken kanlar içinde bir kadın. Eren tam bir şey derken avcı sözünü kesti '' Üzgünüm ama bunu yapmalıyım, eğer anneni ve babanı öldürmezsem sizin peşinizi bırakmazlar '' dedi. Eren çarpılmışa döndü. Avcıya sinirli bir bakış attı '' önce bomba patlat annemin kolunu havaya uçur, ardından da onları öldür. Sonra bu iyiliğimiz için mi ? hah söylesene ! ''. Eren kanlar içinde bunları söylerken omzunda bir el hissetti. Bu el babasınındı. Babası ciddi bir şekilde '' avcıya tam güvenemeyiz ama öldürdüğü o avcı dediği gibi çok güçlü biriydi. Eğer öldürmeseydi ben hatta hepimiz ölmüştük. Avcı haklı biz annenle ölmeliyiz ki sizin peşinizi bıraksınlar. ''.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Demon Hunter (Duraklatıldı)
FantasíaÇok uzun yıllar önce iki ırkın savaşıyla dünya kaosa sürüklendi. Melekler ve şeytanlar arasındaki savaş 100 yılı aşkın süre devam etti. Savaşı durduran melek ve iblis kral aralarında barış antlaşması imzalandı. Ancak tek kural vardı ki, bir melekle...