"Benimle evlenir misin?"---Bölüm 25

1K 66 18
                                    

"Bence Jin hyung alttaydı."

"Aynen. Ah Namjoonnie orası."

"Ah hyung çok darsın ıhmm."

"Yah yeter!"

"Utandın mı hyungie?"

"Yah! Dayak yemek istemiyorsanız susun!"

 RapMon hyungun tehdidiyle hepimiz sustuk. Sevişme seslerini duyduğumuzda hiçbir şey yapmamıştık ama onlar salona döndüğünde hepimiz dalga geçmeye başlamıştık. Uzun zamandır dalga geçiyorduk artık Jin hyung kızarmıştı. 

"Ah artık gitsem iyi olacak. Bir an önce Mark'ı görmek istiyorum."

Jackson hyung gözleri heyecanla parlayarak konuşmuştu. Bu haline göz devirip onu yolcu ettim. Jackson gittikten sonra salona hiç uğramadan direk odaya girdim. Bugün fazlasıyla yorulmuştum. Bir banyo yapıp uyumak en iyisiydi. Kıyafetlerimi çıkarıp kirli sepetine attım ve banyoya girdim. Daha sonrada suyu açıp ısınmasını bekledim. Isınınca kısa bir duşun ardından havluyu belime doladım ve kapıya yöneldim. 

"Jungkook. Ben yapamayacağım."

"Hyung yapmalısın. Hem bence iyi fikir."

"Aish! Jungkook utanırım ben"

"Hayır hyung. Bal gibi de yapacaksın."

"Yah! İnatçı. Aynı ağabeyin gibisin."

"Hyung her şeyi hazırladım. Sadece bir soru soracaksın. Abartma."

"Ah cidden. Bu kadar zor olabileceğini tahmin etmemiştim Jungkook-ah."

"Artık çok geç hyung hem sende istemiyor musun?"

"İstiyorum ama..."

 Daha fazla dinlemedim ve kapıyı açtım. İkisi de gözlerini kocaman açmış bana bakıyordu. Sanırım konuşmalarını duymamış gibi yapacaktım. 

"Şey o zaman ben gideyim hyung. İyi geceler~"

"İyi geceler~"

 Üzerimi giyindikten sonra Jimin'e döndüm. Düşünceli gözüküyordu. Planlarının ne olduğunu merak etmiyor değildim. Ama şu an sessiz kalmak en iyisiydi. Saçlarımı da kuruladıktan sonra yatağa girdim. Jimin'i kolundan çekip yanıma yatmasını sağladım. Kafasını göğsüme koydu bende saçlarını okşamaya başladım. 

"Taehyung. Olur da sana evlenme teklifi etsem ne cevap verirsin?"

"Hmm. Ortama bağlı. Eğer pahalı ve lüks bir yerde ediyorsan kabul ederim ama aksi bir yer olursa kabul edeceğimi sanmıyorum."

"Oh anladım."

 Kafamı iki yana sallayıp güldüm. Cidden bu kadar saflık biraz fazlaydı.

"Jimin. Dalga geçiyorum. Bu soruyu sorman bile saçma. Tabii ki kabul ederim."

"Ciddisin sanmıştım."

 Sıra ikimizin kahkahalarında idi.

"Huzurlu musun Taehyung-ah?"

 Bütün odada melodimiz dolanırken huzurlu olmamak imkansızdı.

"Seninle hep huzurluyum Jimin. Bir gün ölsem bile seninle ölmeyi o kadar çok istiyorum ki. Huzurlu bir şekilde. Hissettiğim acı ne kadar ağır olsa da bunu hissetmeyeceğime eminim."

"Yah! Konuşma öyle. Benden önce ölme Taehyung-ah. Bana acı çektirmek istemiyorsan benden önce ölme olur mu?"

"Sende bana acı çektirmek istemiyorsan benden önce ölme"

95's LOVEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin