"Kim bu sürtük!" ---Bölüm 23

1.1K 73 49
                                    

"Sen kime aşık olursan ol, senin bana aşıkmış gibi davranman bile yetiyor sevgilim..."

Yatakta doğrulup Jimin'e doğru döndüm. Gözleri dolmuş bir şekilde bana bakıyordu.

"Ne saçmalıyorsun Jimin?"

Ben soruma cevap bekliyordum. Ama o sadece bakıyordu. Bir ara ağzını araladı, sonra tekrar kapattı.

"Jimin, cevap vermeyecek misin?"

Yine cevap vermedi. Yoksa konuşulanları mı duymuştu?

"Nereye kadar susacaksın sevgilim?"

"Nereye kadar bana aşıkmış gibi davranmaya devam edeceksin Taehyung?"

"Ne dediğinin farkında mısın sen?"

"Gayet tabii."

Gözlerimi kenetlediğim kahverengilerden başka yöne çevirdim. Sanırım duymuştu her şeyi. Şimdi nasıl düzeltecektim bu durumu.

"Neden sustun? Her şeyi duydum Tae. Böyle durgun olmanın sebebi 'hala aşık olduğun eski sevgilini' rüyanda görmenmiş..."

Biraz önce Jimin'in yaptığı gibi sustum. Hala yatakta otururken yerdeki baksırımı alıp giydim ve banyoya girdim. Soğuk suyu açıp altında bir süre bekledim. Ağlamamak için sıkıyordum kendimi. Üşüdüğümü fark ettiğimde suyu kapattım ve çıktım banyodan. İçeri girdiğimde Jimin arkasını dönmüştü. Bende dolaptan birkaç parça bir şey alıp giyindim. Saat daha erkendi. Yani... Bana göre öyleydi. Biraz telefonumu alıp almamak konusunda kararsız kaldım, en sonunda almamak konusunda karar kıldım. Odadan çıkmaya yeltenirken yine Turuncu'nun ağlamaklı sesini duydum.

"Ne o? Sevgiline mi gidiyorsun?"

Cevap vermeyip çıktım odadan. Aşağı kata geldiğimde Hobie hyungun televizyon izlediğini gördüm. Beni görmemesini umarak odanın yanından geçtim ve kapıya geldim. Askılıktan montumu alıp giydim, ayakkabılıktanda ayakkabılarımı alıp giydiğimde kapıyı açtım ve dışarı çıktım. Yolum fazla uzun değildi. Evet bu sefer nereye gittiğimi çok iyi biliyordum. Yine gitmek istemediğim yere gidiyordum. Sanırım bu ziyaretim daha uzun olacaktı. Çok geçmeden anayola geldiğimde bir taksi çevirdim ve yolu tarif ettim. Giderken Jimin'i düşünmeden edemiyordum. Acaba şimdi ne durumdaydı? Ağlıyor mudur? Yoksa uyuyor mudur? Benim gibi acı çekiyor mudur? Gerçi buna ne şüphe.

"Geldik."

Ufak bir irkilmeden sonra cüzdanımı çıkarıp parayı şöföre uzatıp para üstünü almadan indim arabadan. Mezarlığın kapısını açmaya çalıştığımda kilitli olduğunu anladım bende arkaya dolanıp araları yosun tutmuş taş duvardan atladım. Yavaş adımlarla Lauren Rossum adında ki mezar taşını aramaya başladım. Yaklaşık bir dakika sonra bulmuştum nihayet. 'Lauren Rossum 1994- 2010'... Mezarın hemen yanında ki boşluğa oturup mezar taşını okşamaya başladım.

"Merhaba Laurenie. Ben geldim... Yine. Biliyorum artık gelmemden bıktın. Ama uzun zamandır gelmiyordum, özlemişsindir diye düşündüm. Aslında bende özlemiştim fakat biliyorsun artık şarkıcıyım. Öyle her istediğimde gelemiyorum. Sana olan sözümü tuttuğum için bana kızmazsın öyle değil mi? Bana bu mesleği seçmem için söz verdirmiştin. O sözü verdirirken bunları hesaba katmalıydın. Biliyor musun Laurenie? Hani sana bahsettiğim şu çocuk vardı ya, hatırlarsın Jimin. Onunla sevgili olduk. Ama bugün darıldı bana. Seni rüyamda görmüştüm. Rüyayı Jungkook ve hyunguma anlatırken duymuş. Ona aşık olmadığımı sanıyor. Zaten bir kere ayrılmıştık. Bir de senin yüzünden ayrılmak istemiyorum Laurenie~."

Tutamadığım gözyaşlarımla birlikte kıkırdadım. Son kez Lauren'a bakıp kafamı yere koydum.

"Neyse... İyi geceler Laurenie. Bu gece seninle uyuyacağım..."

95's LOVEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin