'Susarak gider, kadınlar ' diyor, Cemal Süreya. En sevdiğim şairin, en can alıcı dizeleridir bu. Her duyduğum da, tekrar beynimden vurulmuşa döndüğüm o an.
Sahiden giderken, her şey bitmiş olarak mı gider insan?
Yoksa acılarını en kuytu sessizliği ile harmanlayıp , tozlu raflara mı kaldırır?
Ne olur, ne biter bilmem ama her gidişin ardında yoğun ve uzun bir çaba gösterisi vardır.
Binbir emekle bakılıp, büyütülen sevgi.
Soluksuz ve nefes nefese kalınan bir aşk öyküsü.Kiminin gidişi mecburiyettir ona göre, kimisi en klişe olan 'Sen daha iyilerine layıksın' arasında saklı gizli öznedir.
Her gidiş bir yığın enkaz bırakır geride, en çokta gidenin kendinden verdiği bir ton eksiklik..
Biraz sevdanın cicim aylarından bahsedelim. En güzel zamanları değil midir ?
Kimse kimseyi tam tanımıyor, belki tanıyan vardır. Ama ilk defa, arkadaştan öte bir tanıma bu aslında.
Sarhoşluk, dengesizlik hali vardır her baharlarda. Buram buram güzellik kokar sanki , dokunsan bahar bahçe ama bizler ürkek bir kuş.
Sanki o kuşun kanadında ki uçma hevesi vardır. Ayakları yere basmayan, bir o kadar da beceriksiz.Anılar, hediyeler, sevinçler , kahkahalar..
Ne çok şey birikti öyle, sevgi kumbaranıza. Tamam şimdi tepe tepe kullanın demek geliyor içimden.
Eğer hala cicim ayları ya da bir tık üstü iseniz. Yani aşkı yaşıyor ve şanslı insanı bulduysaniz.
Alın oradan, parça parça kullanın. Sonra yenilerini ekleyin.
Belki de, bitecek olan çoğu şeyin başlangıcıdır kim bilebilir. .Bir aşkta, herkes payına düşeni üstlenir.
Yani aslında olmasi gereken budur. Tıpkı bir terazi gibi düşünün, herkes kendi yükü kadar taşımalı.
Ama bazen dengeler öyle bir şaşıyor ki, sanki terazi değil başka bir şey oluyor.
Kimisi daha fazla fedekarlik yapar, kimisi ihanetin dozunu kaçırır.Aşkın ömrü ne kadardır, ne zamana kadar sürer denildiği anda bir dolu fikir atılır ortaya.
-Çoğuna göre 3 yıl ya da 5 yıl. Ne komik değil mi ?
Hiç aşka ömür biçilir mi ? Süresi falan filan da neymiş.
Hepsi Faso fiso doldurma ve uydurmadır.Aslında aşk hiç bitmez. En derinlere saklar insan, o güzel duyguyu. Çünkü ona kimse ulaşsin istemez.
Ama bazen bir taraf o kadar fazla çaba harcar ki , Aşk tek taraflı kürek çekmek gibi olur. Aşk, yok oldu zanneder insan. Ama aslında , elini uzatsa, gözünü kapatsa hisseder.Ne yazık ki , öyle kör oluruz ki.
Her şey tükendi zannederiz. Bir tarafa daha fazla ağırlık ,fedakarlık ,vazgeçilmezlik yükleriz.
Sonra ise enerjisi erken biten, gidiş yolunu ilk göğüsleyendir.Bu bir zafer ya da büyük bir kazanç değildir.
Çünkü her yenik düşme beraberinde gidişi getirir, bu da büyük bir kayıp gibidir.Sevda da en çok yenik düşen ; en çok seven tarafta, nedendir bilinmez ama Kadınlardır.
Sanırım yaradılış gereği, anaç bir ruhumuz var.
Insanlar, en çokta o hayallerimizin baş kahramanı olan erkekler..
Ne yaparsa yapsın gitmiyoruz.Ama sahiden, bu doğru bir tutum mudur ?
Yani sürekli kapı önünde duran, paspas altı anahtar gibiyiz.
Ne olursa olsun , orada durma güvenliği, rahatlığı hissi.
Ne acıdır bu ama vazgeçemiyoruz işte. Sorun bizde mi, yoksa mükemmel değeri hiçe sayan erkeklerde mi ?Belki istisnalar vardır, yani erkeğin çok sevdiği. Ömründen ömür katıp, kayıplardan yol yaptığı. Ama bana hiç denk gelmedi, yani öyle bir insanı tanıyamadım. Arkadaş olarak bile. Genelde, ruhsuz insanlar benim çevremde oldu. Sanırım fazla duygu yüklü olduğumuz için , herkese yetti. Onlarda üstüne eklemek istemedi.
Yeri geliyor insan kendinden bin katıyor, yine de bir alamıyor.
Kavga ediyor , söylüyor. Çünkü biliyor ki ,susmak her şeyin bitişi olacaktır.
Bir kadın için, ne zaman içinde bir şey biterse eğer, Savaşacak bir şey bulmadığı anda gider.Bu sıradan bir gidiş değildir, öyle sessiz olur ki. Sanki hiç sevmemiş, hiç seni tanımamış gibi.
Aynı nefesi, aynı ortamı Paylaşmamiş hiç anılar biriktirmemiş gibi.Suçlamak ya da pişman olmak bu saatten sonra kolay olsa da , sahi ne işe yarar ?
Kadın içinde bitmemesi için dua ettiği adamın, artık içinde ölmesi için yalvarir her gece Yaradana.
Bu acı bir haykırış , isyan , gözyaşı dolu bir duadir.Suçlu kim diye aranırsa, bulunması pek mümkün değildir. Çünkü birisinden birisi fazla olunca, başta söylediğim terazi sarsılıyor. Önemli olan eşit şekilde, bu tartıyı denge de tutmak değil midir ?
Sevgili okur ; cinsiyeti ne olursa olsun, eğer karşınız da sizden bir şey beklemeyen. Bir verdiğiniz de, bire bin katan birisi varsa.
Onu kaybetmeyin. Çünkü onun yeri asla dolmaz.Ama eğer, her şeyi yaptıysanız. Tüm kayıplara rağmen, savaşabildiyseniz ve yenik düştüyseniz artık bırakın.
Ben öyle yapmak için yazıyorum. Şuan içimde ki son çırpınışları haykırdığıma, artık susabildiğime göre gitme vakti gelmiştir.
Sizde öyle yapın sevgili okur, bir şeyler için elinizden geldiği kadar fedakarlık yapın. Bunu görüp, ömür boyu sevilmeyi isteyen ve bekleyen size eşlik eder. Eğer gelmiyorsa, zorlamanın bir anlamı yok. Rahatsız etmeyin ve sessizce onca yapılan şeyi yok sayın ve gidin.
Belki zor olacak. Hatta çoğu gece işkence dozuna ulaşacak. Ama elbet Başaracaksiniz. Çünkü her yara kapanır, er ya da geç kapanır.
Önemli olan onun ne kadar derin olduğudur.
Geçiyor merak etmeyin. Ve hatta hiç ummadığıniz anda, başka yaralar açılmak üzere geçiyor.Bu döngü hep böyle sevgili okur. Birileri gider, başkaları gelir. 2 şekilde olur bu geliş ;
-Gidenlerin açtığı yaralara ortak olmak için
Ya da
-Gidenlerin açtığı yarayı kapatmak için.Siz hangisi olmak istersiniz ?
Bunu kendinize sorup , hayatınızda ki insana öyle yaklaşın.Hepinizin, başka bir yara yerine merhem olması temennimle. .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALNIZLIK
Poesíaİnsan, ne zaman yalnız hisseder kendisini ? Aslında bunun cevabı tek değil, birden fazladır. Herkese ve her şeye göre değişkendir. Mesela kimisini, sevdiği insanlar yalnız bırakır. Kimisini, ait olmadığı zaman dilimi. Bazılarını da, anlam bulamadığı...