3.Bölüm

11 1 0
                                    

O koyu kahveler ,insanı içine çekiyor ve o karanlık da adeta tutsak ediyordu. Gözleri beni sanki o karanlık da bir canavar gibi parcalayacaktı. Evet belki o benden güclü olabilir ama ben pes atmeyi ya da savunduğum çocuğu bırakıp arkamı dönüp gitmeyecektim. Ben Tanem Gürsoy'um asla pes etmem hayat benim için ne kadar zor ve çekilmez olsa da sadece benim için doğru olan düşünce ya da davranışı korktuğum için terk etmezdim.
Gözleri bir süre beni baştan aşağı süzdü. Ben bu hareketten dolayı yerimde kıpırdandım ve etrafımız da bulunan topluluğu incelemeye başladım. Yüzünde ki ihrenç bir gülümsemeyle bana bir iki adım attı ve benim kolumu sıkıştırarak kendine yapıştırdı agızımdan bu hareket ani olduğun içinçığlık kaçtı. Ve çırpınmaya başladım. Yanındaki çocuğa dönerek:
-"Alper bu kül kedisini her zaman ki yere götür. Bana diklenmek ne demekmiş görsün bakalım" Bana iğneleyici bakarak kafasını sağa sola sallayarak sen bittin bakışı attı.
-"Bunu yapamazsın bırak beni"diye avazım çıktığı kadar bağırdım. Kollarımı kurtarmaya çalıştım ama başaramadım. Alper denen çocuk beni bileğimden tutarak çekiştirmeye başladı. O topluluktan bir kişi bile bana yardım etmedi.
-"Boşuna çırpınıyorsun bunu Savaş'a diklenmeden önce düşünecektin."
-" Lütfen bırak beni ... Lütfen."
-" olmaz ona karşı çıkamam bana da birazdan sana yapacaklarını uygular."
-"Ne..bana ne yapacak"
Bana döndü ve pis bir sırıtışla gözlerimin içine bakarak:
-"Birazdan öğrenirsin güzelim merak etme "Yaverini de tıpkı kendine göre seçmiş pislil adam ne yani en fazla beni döver. Başka ne yapacak dimi yani. Korkmama gerek yok . Olmadı ölü numarası yaparım. Olmadı özür dilerim ölmem sonucta bir özürle dimi.
Beni okulun içine soktu ve yangın merdüvenlerinden inmeye başladık. Nereye götürüyor diye etrafıma bakıyordum. Ama okulda yeni olduğum için hiçbir şey bilmiyordumki. Daha sonra meriven altında bir kapıyı açtı ve beni içeri attı Ben ne olduğunu bilemeden önümde ki sandalyeye çarptım. Canım çok açımıştı. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Carpmanın etkisiyle yere yapıştım. Beni kolumdan tutup kaldırdı. Ve beni carptığım sandalyeye oturttu. Yandan bir dolaptan ip çıkardı ipi gördüğümde direk sandalyeden kalktım ve kapıya koşmaya başladım. Anında beni belimden tutarak sandalyeye oturttu. Bende yumruk yaptığım ellerimi gögsüne art arda vurmaya başladım. Tabi karşımda ki insan kaslı bir hayvan olunca onu gögsü yerine vurmanın etkisiyle benim ellerim açımıştı.
Hayat her zaman bana açı vermişti. Ve yine o günlerden biriydi. Karamsarlık ya da umutsuzluk olarak adlandırabiliriz ama şunu bilmeliyim ki ben düştükce sadece yanımdakiler mutlu olucak. Onları o ihrenc tebessümleini görmektense ,acı ceke ceke düştügüm yerden kalkıcam ve yüzümde her zaman o ifade olucak.İhrenmek işte ben böyleyim hayat bana bunu öğretti.

SONSUZUM OL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin