Semra evin içinde ki tıkırtı sesleri ile uyandı. Yavaşça yatağında doğruldu ve etrafına bir göz atıp gözlerini ovuşturdu. Ayağa kalkıp üstüne uzun hırkasını giydi ve odadan paytak adımlarla çıkıp mutfağa ilerledi. Başını yavaşça mutfağın kapısından uzatması ile dili tutuldu. Mutfakta bir adet Mehmet vardı ama tuhaf olan onun şuan ki hali idi. Kucağında bir bebek vardı ve genç adam bunu hiç önemsemeden masaya kahvaltı hazırlıyordu. Semra akşamdan bu yana daha ne kadar şaşıracaktı bilmiyordu. Semra'yı girdiği trans'dan çıkartan Mehmet'in sesi oldu.
- kızım ne dikiliyorsun orada ben yumurta istiyorum ama rafadan mıdır kafadan mıdır nedir ondan yaparsan yemem söyleyeyim.
Semra Mehmet'in sözleri ile gülümseme geçti yüzünden. Bu adamı özlemişti. Hafif bir şekilde başını salladı.
- tamam anladım tam pişmiş istiyorsun. Kaç tane kırayım.
- ben 3 tane yerim de seni bilmem.
Semra kıkırdadı ve dolaptan 4 yumurta aldı küçük bir kaseye kırıp iyice çırptı, tavayı ocağa koyup kızmasını bekledi.
Yumurtalar hazır olduğunda masaya oturdu ve Mehmet'e baktı. Genç adam ne yumurtanın piştiğini fark etmişti nede sofraya getirildiğini. Onun şu an ki odak noktası kucağında karnını doyurmak için biberona yapışmış olan arkadaşı idi.
Mehmet küçük arkadaşının nefessiz mamayı içmesine büyülenmiş gibi bakıyordu. Küçük bir kıkırtı duyuldu. Genç adam zorla bakışlarını Fahit'den ayırdı ve karşısında oturan genç kıza baktı. Tabi ne gülüyorsun bakışı atmayı ihmal etmedi.
- seni böyle görmek.... ne bilim Mehmet tuhaf, komik ve çok tatlı ona bakarken ne kadar değiştiğinin farkında mısın?
- ne değişmesi yaa, ne oluyorum muhteşem dadı beti mi?
Mehmet bu kelimeleri söylerken sesini inceltmiş ve yüzünü tuhaf bir şekle sokmuştum. Semra Mehmet'in bu haline alışkın olmadığı için biraz yadırgasa bile ses çıkarmadı. Tabi gülmek dışında.
İki genç yemek yerken uzun uzun konuştular. Aslında Mehmet Semra'yı lafa tutup bir kaç saat sonra çıkacakları yolu düşünmesini engellemeye çalışıyordu. Semra ise onun bu hareketinin farkındaydı ve bu oyuna ayak uyduruyordu. Aradan geçen bir saatin sonunda yemek yenmiş, sofra toplanmış, küçük birer valiz hazırlamıştı. Semra nasıl gideceğini düşünürken Mehmet odasından kendi valizi ile çıktı ve Semra'nın yanın yürümeye başladı. Daha Semra gelmesi konusunuda şikayetlenmeden genç adam diyer iki valizide aldı ve arabasına yerleştirdi. Geri dönüp genç kızın kucağındaki kundağı da alıp bakışlarını Semra'ya çevirdi.
- eve son bir kez göz at öyle çıkalım hadi güzelim.
Semra ona gelmesini dahi teklif etmeden ayaklanan adama baktı. Nasıl öderdi bu adamın hakkını. Gözleri dolarken dudaklarıdaki içten bir gülümsemeyle baktı. Genç adamın yanından ayrıldı ve eve son kez göz attıp çıktı. Mehmet minik dostunun güvenliğinden emin olduğunda doğruldu.
- işte dostum oldu. Bu şekilde güvendesin.
Semra arabaya yaklaşınca Mehmet'in arabadaki pusete Fatih'i yerleştirdiğini fark etti. İyi de bu puset nereden çıkmıştı?
-Mehmet bu puset nereden çıktı?
Mehmet genç kızın sözleri ile döndü. Puset nerden mi çıkmıştı? Önce pusete sonra genç kıza baktı.
- heee bu mu?
- heee Mehmet hee o. Nereden çıktı?
-ya arkadaştan aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anne Yarısı
RomanceSemra kucağındaki kundağa baktı. İçinde herşeyden habersiz mışıl, mışıl uyuyordu. Semra gözlerinden birbiri ardına akan yaşları durduramıyordu. Babası onlara sırtını dönmüştü, bu yetmemiş sevdiği adam bile kucağındaki minik bedeni kabul etmemiştir...