Bir bağırtı tatlı uykumu böldü. Sıcak ve güvenli yatağımdan kalkarken neler olduğunu idrak etmeye çalışıyordum. Yandaki yatak boştu. Küçük ve sevimli kardeşim Adam yatağında değildi. Çok şaşırmıştım. Asla erken uyanmazdı.Nerede olduğunu merak edecek zaman bulamadan bir bağırtı daha duyuldu.
"Anlamıyorsun Chris! Buraya taşınmamalıydık. Bu lanet olası cehennem çukurundan nefret ediyorum. Ne kadar zorluk çektiğimi biliyor musun? Adam'ın dışarıya çıkmasına bile artık ödüm patlıyor. Ardı ardına gelen kayıp haberlerini duymuyorum mu sanıyorsun?"
"Tanrı aşkına Amy. Sanki buraya gelmeyi ben istedim! İşlerin ne kadar karışık olduğunu biliyorsun.Bıktım artık senin saçma sapan kavgalarından."
Anladım ki bizimkiler yine kavga ediyordu. Zaten buraya geldik geleli yaptıkları şeydi. İlk başlarda banyoya çekilir usul usul ağlardım. Ama zamanla insan alışıyor. Artık takmıyorum bu tür şeyleri.
Oklahoma'da çıkan hortum evimizi yerle bir etmişti. Beş parasız ortada kalmıştık. Annemle babam bir zamanlar ailelerinin sözünü dinlemeyip gizlice evlendikleri için reddedilmişlerdi. Bu yüzden gideceğimiz hiçbir kapı yoktu. Nihayet en sonunda babam arkadaşlarının da yardımıyla iş buldu ve buraya taşındık.Colorado- Denver ' a. Son birkaç ayda duyduğumuz kaçırılma haberleri de üstüne eklenince artık sabır taşı çatlamış , birbirlerine sevgiyle bağlı olan anne ve babamı bu hale getirmişti. 3 Ayda bu hale geldiklerine inanamıyorum.
Oklahoma ' da arkada bıraktığı anılarımı ve arkadaşlarımı düşüne düşüne koskoca bir yazı geçirmiş, okulların açılmasına bir hafta kalaya gelip çatmıştık. Hiç mi hiç istemiyordum okulların açılmasını. Burada ne bir arkadaşım vardı ne bir akrabam. Aslında pek de arkadaşım yoktu benim. Oklahoma' da 2 kişiyle zaman geçiriyodum. Lea ve Bonnie. Onlar da benim gibiydiler. İçine kapanık ve inek. Ama birbirimize inanılmaz derecede olan bağlanışımız bizi arkadaş değil de can dostu yaptı. Geceleri Bonnie 'nin evinde yaptığımız kitap okuma partilerimiz, Lea'nın bizi alışverişe götürme çabası,okulun yakışıklı çocuklarına bakışlarımız her insanın hayatında edinmesi gereken tecrübelerdendi.Ne yazık ki babamın su tesisatları ile ilgili işinin patronu hortumda bir ağaç altında kalmıştı. Bu da bizim sonumuz olmuştu. Patron olamayınca şirket dağılmış, babam işsiz kalmıştı. Babam burada yine su tesisatları ile ilgili bir şirket bulmuştu.Burada çok daha fazla maaş alıyordu ve bu bizim geçimimizi çok kolaylaştırmıştı.Bir ev almıştık. Ancak başımıza kaçırılma olayları çıkmıştı. Polisler ne kadar araştırma yapsa da sonuca bir türlü varamıyorlardı. Bu da bizi ve tüm Denver 'ı çok endişelendiriyordu.
Merdivenlerden aşağı inerken kapının hızlıca kapatılma sesi duyuldu. Büyük ihtimalle babam gitmişti çünkü böyle kavgalardan annemin aksine uzak durmaya çalışıyordu. Merdivenlerden indim ve annemin karşısına dikildim . Babam tahmin ettiğim gibi gitmişti. Annem de elinde bıçakla mutfak masasına yaslanmış ,tek eliyle şakaklarını ovuşturuyordu.Yanına gittim.
" Anne sorun ne ? "
"Babanla yine tartıştık."
"Orasını anladım. Ne için kavga ettiniz?"
"Her zamanki konulardan işte."
"Bence buna bir son vermelisiniz anne. Böyle devam etmez. Sonunda ne olacak? Ayrılacak mısınız? Buraya kadar gelmişken hem de . Onca sorunu atlattınız da bunun için mi didişiyorsunuz?"
"Taylor odana çık."
"Ama anne?"
"Sana odana çık dedim."
Konuşmamız böylece sona ermişti. Ayaklarımı sürüye sürüye yukarı çıktım. Adam nerelerdeydi acaba? Onu aramaya başladım. Annemlerin odasına baktım ama orada yoktu.Banyoya da baktım ama orada yeller esiyordu. Sakinliğimin yerini korku almıştı. Adam gizlice dışarı çıkmış olabilir miydi? Ya onu kaçırmışlarsa? Tanrım, bunu düşünmek dahi istemiyordum. Tam adını seslenecektim ki bir iç çekme sesi duydum. Çatı katından mı geliyordu? Evet oradan. Ama Adam asla çatı katına çıkmazdı. Bu sefer adını seslenmeyi başardım.
"Adam? Orada mısın?"
Aldığım cevap sessizlikten başka bir şey değildi. Yavaş yavaş yukarıya çıkmaya başladım. Kapıya gelince durdum.Artık çıt bile çıkmıyordu odadan. Kapıyı yavaşca çevirdim ve gördüklerim karşısında ne yapacağımı bilemedim.Işık açık değildi.Bu odada bir masa vardı. Masanın üstünde bir lamba ve kitaplarım duruyordu.Burada kitap okumayı sevdiğimden genelde burada okurdum. Adam masanın altına girmiş, kafasını ellerinin arasına almış, ağlıyordu. Hızla ona atıldım. Onu masanın altından çıkarıp kucağıma aldım.
"Adam neler oluyor? Ne yapıyorsun burada?"
Adam hıçkırıklarına ara verip bana cevap vermeye çalıştı.
"Beni buraya getirdi Taylor. Çok korkuyorum. Ç-çıkar beni buradan."
Onu kendime daha sıkı bastırarak aşağı götürdüm. Annem bizi görünce bıçağı elinden düşürdü. Hızla bana koşarak Adam'ı elimden aldı. Masaya oturttu ve bana döndü.
" Taylor ne oldu? "
" Bilmiyorum. Bana sadece birinin onu oraya götürdüğünü söyledi. Onu çatı katında buldum."
"Adam bana ne olduğunu anlat bebeğim. Sorun ne?"
Adam hala ağlıyordu. Kafasını kaldırıp baktığında başının yanı kanıyordu.
"Aman tanrım. Adam sana bunu kim yaptı?" diye sorabildim şaşkınlığımın arasında. Adam hala cevap verebilecekmiş gibi durmuyordu ama kendini zorladı.
"Bilmiyorum. Sadece beni yatağımdan kaldırdı ve oraya götürdü. Simsiyah gözleri vardı anne. Beni öldürecekmiş gibi bakıyordu. Ona kim olduğunu sordum ama yanıt vermedi. Beni çatı katına götürdüğünde ondan kaçmaya çalıştım ama itti ve ben de düştüm.Ne olur anne beni bir daha oraya götürmesine izin verme!"
Duyduklarımı sindirmeye çalışırken bunu kimin yaptığını anlamaya çalışıyordum.Annemin de benden pek bir farkı yoktu. Adam anneme sarıldı.Annem onu kucağına aldı ve korku dolu gözlerle bana bakarken Adam'ı sakinleştirmeye çalışıyordu. Aklıma kaçırılma olayları gelmişti ama bunun onunla bir ilgisi yok gibi gözüküyordu. Hem bizim evimize kim girmişti böyle? Hemen üst kata çıktım. Odada bir şeyler bulmayı amaçlıyordum ama ortalıkta hiçbir fark yoktu. Adamı korkutan kişinin pencereden gizlice gelmiş olabileceğini düşündüm ama pencereler de kapalıydı. Tam odadan çıkmaya çalışıyordum ki gözüme bir zarf ilişti. Masamın üstünde duruyordu. Kalbimin yerinden çıkacak gibi atmasını görmezden gelmeye çalışarak zarfa uzandım. Ellerimi üzerinde gezdirip açtım ve içindeki yazıyı okudum.Tekrar ve tekrar okudum.Beynim verdiğim komutları dinlemiyordu.Sadece iki kelime duvarların üzerime gelmesine sebep olmuştu. Zarfa şunlar yazıyordu.
"SIRA SENDE..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah
Teen Fiction"Daecon, benim kaçırılmadan daha farklı bir yola ihtiyacım var. Buraya gelme sebebimiz babam ve eğer kaçırıldığımı öğrenirse kendisini asla affetmez. Başka bir çözüm bulmam lazım. Yardim eder misin?" Daecon gözlerime bakıp düşündü. Bir iki dakik...