Tüm olaylardan sonra yapmak istediğim tek şey vardı: Odama çekilip uyumak. Adam'a olanlardan sonra odamda bulduğum notu kimseye söylememiştim. Nedenini ben de bilmiyordum ama eğer bunu birilerine anlatırsam başımın daha çok derde gireceğini düşünüyordum.
Olaydan sonra eve polisler akın etmiş, avin altını üstüne getirmişlerdi. İç çamaşırlarımı bile karıştırdıklarından emindim. Bir ipucu bulma çabasıyla evi aradılar ama ne bir parmak izi vardı ne de bir ayak izi. Annem ile babam Adam'ın bütün olanları zihninden kurduğunu düşünüyordu ama ben öyle olmadığını biliyordum. Elimde mektup vardı nasıl olsa.
2-3 gün bu şekilde geçti. Ailecek diken üstündeydik. Babam işten izin almıştı. Bizi evde tek bırakmak istemiyordu.Tüm pencereler kapalıydı ve kapılar kilitliydi. Babam yatarken yanında bir bıçak bulunduryordu. Her ne kadar bu bana aşırı gelse de biz onun ailesiydik. Bizi koruma içgüdüsüne sahipti babam.
Okulların açılmasına 3 gün kala endişelerim daha da artmıştı. İçine kapanığın teki olduğumdan kimse benimle konuşmak istemezdi. Tanrım bu sene kesinlikle çok zor geçecekti. Doğru dürüst uyuyamıyordum okulu düşünmekten. Ne yapacaktım gidince? Sanırım arka sıralara geçip birilerinin benimle tanışmasını bekleyecektim. Harika!
Okulların açıldığı sabah erkenden kalktım. Adam huzurlu huzurlu uyuyordu. Onu böyle görmeye sevinmiştim çünkü bu aralar çok korkuyordu. Onu uyandırmamaya dikkat ederek yavaşça odadan dışarı süzüldüm ve banyonun yolunu tuttum. Aynanın karşısına geçince sayıp sövdüm çünkü sivilcemin zamanlaması harikaydı. Alnımın sağ tarafında kıp kırmızı bir sivilce sırıtmış bana bakıyordu. Ona beslediğim kini yuttum ve duşun suyunu açtım. Üstümü çıkarıp duşa girdim. Saçlarımı iki defa yıkadıktan sonra duş jelimle yıkandım ve çıktım. Bornozumu giydim, aşağı kattan bır saç fırçası ve şaç şekillendirici krem aldıktan merdivenlere yöneldim. Aniden içimi bir huzursuzluk kapladı. Ne oluyordu böyle? Hızlıca koridora göz attım. Kimse yoktu. Kendi kendime " İyice paranoyak oluyorsun" dedim. Ama yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. Hissediyordum bunu.Korkularımı beynimin arka tarafına atmaya çalışarak yukarı çıktım.Hızlıca üstüme mavi şık bir bluz ve koyu renk kotumu geçirdim.Yatağımı topladım ve duvardaki fotoğraflara takıldı gözüm. Ben, Lea ve Bonnie'nin 5.sınıfa giderken çekindiğimiz bir fotoğraftı bu. Hepimiz okulda olan gösteriden sonra arı kıyafetlerimizle sırıtıyorduk. Onları çok fazla özlüyordum. Her şeylerini. Bazen tutan gıcıklıklarını bile.
Gözlerime hücum eden gözyaşlarını yerlerine göndermeye çalıştım. Odadan çıktım , banyoya gittim.Saçlarıma kremi sürdüm ve yedirdim. Okula ilk gün aslan yelesi gibi bir saçla gitmeyi istemiyordum. Saçıma taradım ve kuruttum. Sonuçtan memnundum. Ama sivilcem hala yüzünde hınzırca gülümsemeyle bana bakıyordu. Dolaptan kapatıcı aldım ve üstüne sürdüm. Hiç yoktan iyidi.Saçlarımın buklelerine düzelttim. Altlara doğru dalgalanan kahverengi saçlarıma baktım. Gözlerim de kahverengiydi. Anlayacağınız klasik bir kızdım ben işte.
Biri kapıyı tıklattı.
"Taylor? İçeride misin?"
Annem kapıdan bana sesleniyordu. Gidip kapıyı açtım.
"Günaydın anne!"
"Günaydın bebeğim. Ne yapıyorsun böyle?"
"Saçıma şekil vermeye çalışıyordum. Olmuş mu?
"Çok güzel olmuş bebeğim. Prenses gibi gözüküyorsun."
Annem bana hep böyle şeyler söylerdi. Oysan ben neden olduğunu anlayamıyordum.Normal bir kızım ben. Neyim var prenses gibi?
"Anne kahvaltı hazırlar mısın?"
"Tabi tatlım. Ben de onun için uyanmıştım."
Annem bana gülümsedikten sonra mutfağa yöneldi.Ben de eşyalarımı topladıktan sonra odama gidip Adam"ı uyandırdım.
"Adam! Haydi kalkma vakti. Yoksa okula gitmek istemiyor musun?"
"Lütfen Taylor. Biraz daha..."
"Hayır küçük bey. Hemen kalkmazsan sevirsi kaçırıp okula kadar yürümek zorunda kalacaksın."
"Of! Tamam, kalktım."
Yataktan zorla kendini kaldırdı ve banyonun yolunu tuttu. Ben de o sırada sırt çantama bir tane defter ve okuduğum okuma kitabını attım. İşim bitince çantamla birlikte aşağı inip anneme yardım ettim. Kahvaltıda çikolatalı krep ve portakal suyu vardı.Adam aşağı inince hemen kreplere doğru koştu.
"Anne bazen senin akıl okuyup okuyamadığını düşünüyorum. Ben de aklımdan krepi düşünüyordum."
" O zaman yemeğini ye de okula git küçük tırtılım."
Güldüm.Annem bana 'büyük tırtıl' Adam' a da 'küçük tırtıl' diyordu. Nereden buluyordu böyle güzel sözleri?Yemeğimi yedim ve annem ve Adam'ı öptükten sonra dışarı çıktım.Hava beklediğimden daha sıcaktı. Kısa kollu giydiğime sevinmiştim.
Bu sene lise 3'e başlıyordum. En azında ezik değildim. Ne? Çok ezmişlerdi bizi Oklahoma'da.Her neyse.Okul evimize çok da uzak sayılmazdı. On beş dakikalik mesafeyi gittikten sonra okulun kapısına geldim.İşte başlıyorduk. Yeni okuluma adımımı atar atmaz olabilecek en kötü şey oldu...
***
Selam! Bu benim ilk yazım onun için acemi olabilirim. Vote olursa sevinirim.Uzatmayacağım. Sizi seviyorum :*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah
Teen Fiction"Daecon, benim kaçırılmadan daha farklı bir yola ihtiyacım var. Buraya gelme sebebimiz babam ve eğer kaçırıldığımı öğrenirse kendisini asla affetmez. Başka bir çözüm bulmam lazım. Yardim eder misin?" Daecon gözlerime bakıp düşündü. Bir iki dakik...