Onlar geri gelecekler
Clary'nin kulakları uğulduyordu. Aklında asılı kalan o cümle sanki ona beyninde avaz avaz bağırıyordu.
Onlar geri gelecekler
" Ne zaman uyanacak. Onunla parti için alışverişe gidecektik." Clary Isabelle'in sesini duyunca gözlerini açmak istedi ama gözleri beyninin emirlerine uymuyordu.
" Iratze etkisini göstermeye başladı. Birazdan uyanır." Bu ses Clary'nin nerede olursa tanıyacağı sesti. Jace'in sesi. Clary kendini zorlayarak kurşun ağırlığındaki gözkapaklarını açıp etrafı daha net görebilmek için birkaç defa gözlerini kıprıştırdı.
" Ah Jace, uyanıyor." Clary kafasını oynatıp etrafına göz gezdirdi. Revirdeydi. Kalkmak için kolunu oynattı ama nefesini kesen acı yüzünden olduğu yere geri çöktü. Jace korumacı bir tavırla sniyeler içinde kızın dibinde belirdi. Isabelle de yanına geçip yüzüne gelen saçları geriye attı.
"Ah, bizi çok korkuttun. İyi misin Clary?" diye sordu Isabelle. Clary başını olumlu anlamda salladı ama hiç de iyi değildi. Kolundaki acı kafasına doğru ilerliyordu sanki. Üzerine biri güçle bastırıyormuşçasına nefesi daralıyordu. Jace'e baktı. Genç adamın gözlerinin rengi koyulaşmış, endişeyle ona bakıyordu.
" Üzgünüm Clary. Çok üzgünüm. Seni koruyamadım. Kendimden nefret ediyorum." Dedi. Genç adamın sesi titriyordu. Clary bakışlarını ona odakladı. Üzeri kan ve irin içindeydi. Yanağında pençe izine benzer bir kesik vardı. Clary boğazındaki yumruyu yutup konuştu.
" Senin suçun değildi. Kimsenin suçu değil." Dedi. Isabelle ilgi çekmek istercesine ellerini kaldırdı.
" Ah, şey Clary. Hala alışverişe gidebiliyor muyuz? Kendime birkaç parça bir şey alacağım. Sana da bir bot alabilirim." Dedi. Jace ona dönüp sinirli bir bakış attı. Isabelle omuz silkti. Clary güldü. Gülerken omzu öyle bir acıdı ki inlemesine sebep oldu.
" Belki bir de elbise alırım." Dedi Isabelle endişeyle. " Sonuçta Gold kartım var." Jace ona bu sefer öfkeli bir bakış atıp endişeyle Clary'ye döndü.
" O bir Baal iblisiydi. Çok aptallardır ama çok güçlü yaratıklardır ve ayrıca zehirleri çok güçlüdür. Onlardan ikinci görüşüm. Fazla ortalıkta dolanmazlar." dedi. " Yok olmadan önce zehrini üzerine akıttı. Zehir hala yayılıyor ama Iratze bunun hızını düşürdü. Magnus'u çağırdık. Birazdan burada olur. Ve ayrıca Sessiz Kardeşlerden Vladimir de gelecek. Herkes Enstitü'nün dibinde olan bu olay yüzünden birbirine girdi."
Kardeş Vladimir? Clary bu ismi ilk defa duyuyordu. Arşivcilerden tanıdıkları olmuştu. Jeremiah ve Zacharia. Tabi Jeremiah ölmüş Zacharia da Jace sayesinde tekrardan mucivezi bir şekilde insana dönüşmüştü. Clary Vladimir'in kim olduğunu sormadan kapı sessizce açıldı ve içeriye kukletalı bir adam girdi. Ölüm sessizliğinde ilerliyordu. Clary kendisine yaklaşan Kardeş'i dikkatle izledi. Adam yanlarına gelince kukletasını indirdi. Clary elinde olmadan irkildi. Nerdeyse 3 aydır bir tane bile Sessiz Kardeş görmemişti. Kardeşin parlak kel bir başı vardı. Gözlerinin olması gereken yerde karanlık oyuklar dipsiz kuyuları andırıyordu. Ağzı da dikilmiş görüntüsü veren çapraz çizgilerle doluydu.
Clarissa Morgenstern? Clary soruya benzer sese yanıt verdi.
" Şeyy evet, benim. Merhaba." dedi saçmalayarak. Jace kollarını göğsünde bağlayıp öne çıktı.
" Saldırıya uğradık Vladimir. Kardeşlerin neden Clary'yi görmek istediğini anlayamıyorum. Zihniyle ilgili bir sorun yaşamadı. Fiziksel olarak yaralandı. Baş İblis Efendisi Magnus Bane'e haber verdik. Birazdan burada olur.Seni işin bizimle değil Merkez'le." Sinirli değildi ama sabırsız davranıyordu. Kardeş Vladimir Jace'e aldırmadan Clary'ye bir adım daha yaklaştı.