İLK GÜN

8.8K 209 22
                                    

Heyecandan karnıma ağrılar giriyordu. Bütün gece yatakta dönüp durduğum için uykumu alamamıştım ve şimdi göz altlarım morarak bunun acısını çıkarıyordu. Söylenerek kapatıcıyı elime aldım. Resmen yüzüme sıvadıktan sonra fazla yapay bir görüntü verdiği için silerek, babamın getirdiği BB kremi sürdüm. Bu daha iyiydi. Dior addict 135'i (favori rujum) dudaklarıma fırça yardımıyla yedirdikten sonra kahverengi göz kalemini alarak kirpik diplerime sürdüm. Ardından kuruyan BB kremin üzerine bir kat nemlendirici. Düzleştiriciyi alarak saçlarımın üzerinden bir kez daha geçtim.

Zeynep(yardımcı) gömleğimi ve pantolonumu ütülediğini söyleyerek makyaj masamın yanına bıraktı. Teşekkür ettim.

Aynadaki görüntümü son bir kez kontrol ettim. Sanırım hazırdım.

*

Servisi beklerken heyecandan tırnaklarımı yemeye başlamıştım( hayır, bilemediniz şöforle falan gitmiyordum. Babam yaşadığı sürece böyle bir şeye izin vermezdi)

Hatta liseye başlayacagım zaman şiddetle anadolu lisesini savunmuş, anneminse tek yaptığı şey turkiyenin eğitim sistemini yerden yere vurmak olmuştu. Beni İstanbul'daki iyi yatılı okullardan birine postalayıp benden kurtulmak istediğini gizlemeye çalişsada çok barizdi. Tüm çabalarına rağmen Robert Kolej'e gitmemiştim. Çünkü abim oraya gidiyordu ve nasıl bir yer olduğunu biliyordum. Kuralcı, disiplinli, katı, zor... Hiçbiri umrumda değildi. Eninde sonunda babamın şirketinin başına geçecektim. kolay yolu tercih etmem kaçınılmazdı.

Sonuç olarak özel okula gidecektim.

*

okula en son bizim servisimiz gelmişti ve ders çoktan başlamıştı. Lanet olsun.

İçimden küfrederek 9-A sınıfının olduğu koridoru aradım. Kapıdaki küçük pencereden baktığımda, ahh. İşte herkes oradaydı.

Kapıyı yavaşça tıklattım ve içeri süzüldüm. Kimse benden tarafa bakmamıştı, hatta konuşmaya o kadar dalmışlardı ki birinin geldiğini fark etmemişlerdi bile. Arka sırada Derin, yakın arkadaşlarından olan Tolga'yla oturmuş çene çalıyordu. Tolga... Siyah saçlı, beyaz tenli, ela gözlü, sınıfımızın italyan tipli erkeği...

Rahatlayarak en ön sıraya oturdum. Hoca elini iki kez masaya çarptıktan sonra tüm sınıf sessizliğe büründü. Ardından kendini tanıttı ve lisede olması gereken kurallardan bahsetti.

"Telefonlar derste dolaplara konulur, ancak tenefüslerde alabilirsiniz. Ayrıca eğer iki kez üst üste..."

Hocanın konuşmasını dinlerken arka taraflardan gelen bir ses dikkatimi çekti. Tolga'nın sesi.

"Ön taraftaki kız kim?"

"Bilmiyorum." Derin cevapladı. Ön tarafta oturan tek kişi bendim. O yüzden benim hakkında konuştuklarına da emindim. Ama Tolga için bu kadar mı fark edilmezdim? Geçen sene aynı sınıftaydık gerizekalı! Ona içimden küfrettim.

Ders bitiminde Tolga ve Derin yanıma geldi. "Yeni kızı" merak ediyor olmalılardı.

Tolga hafifçe omzuma dokunduğunda ona döndüm. Oldukça şaşırmış görünüyordu.

"Selin! Bu sen misin?"

Evet anlamında başımı salladım.

Derin beni süzdü.

"Çook zayıflamışsın! İnanamıyorum! Seni tanıyamadık."

"Evet fark ettim."

Tolga'nın yüzünde pis bir sırıtış vardı. Yavaşça derin'in kulağına eğildi. Bir şeyler fısıldadı. Dediklerini zor da olsa duyabiliyordum.

"Kız çok güzel olmuş lan. Siktir. Zamanında tersledim bir de ben... Ne piçim."

Ahh... Evet. Bir de Tolga'nın kıçımın kocaman olduğunu söyleyerek tüm sınıfın önünde rezil ettiği gün vardı. Hale'lerle çalışsan yeridir Tolga.

Omzuma dokunarak,

"sonra görüşürüz Selin." dedi. Sonra görüşürüz mü?

*

Lara yanıma geldiğinde ona Derin'le oturacağımı söyledim. Biraz hüsrana uğramış görünüyordu. Fakat bunu hak etmediğini söylemek yalan olurdu. Tüm yaz sınıfımıza yeni gelen kız Işıl'la görüsmüs, ama beni haberdar etmemişti. Hak etmişti işte. Ve onun yüzünün asıldığını görmek bana haz veriyordu.

Derin'in olduğu sıraya gittim ve yanına oturdum. Neyseki Tolga, Aras'ın yanına geçmişti.

Derin'inle "Gucci mi daha kaliteli yoksa Roberto Cavalli mi?" konu başlığı altında hararetli bir tartışmaya girmiştik. Ben şiddetle Gucci'yi savunurken, o çok kro bulduğum Cavalli'yi savunuyordu. Ondan sonra da "Ally Mcbeal mı daha iyi yoksa Friends mi?" konulu bir başlık altında tartıştık. Derin'in sohbeti bazen zevkli oluyordu.

*

Bir kaç gün Derin'le gezdikten sonra gruptaki diğer 7 kızlada kaynaşmayı başarmıştım. Evet, okul dada aşiret gibi geziyorduk. Yeliz ve Derin dışında hiçbiri "o kız" değildi. Hepsi yancıydı. Fakat ben yancı olmak istemiyordum. Asıl olmak istiyordum.

1 hafta içinde bile erkeklerin bana davranışlarının değistiğini fark etmiştim. Onların gösterdiği ilgiyle beraber benimde davranışlarım değisiyordu. Bununda farkındaydım.

*

Kantinde Aras, Cem, Tolga ve Derin konuşuyorlardı. Yanlarına gittiğimde susmalarına rağmen Cem'in son söylediği şeyi duyabilmiştim.

"Cidden kız evrime kafa atmış lan. Hatta senden bile güzel olmuş Derin. Dikkat et."

Derin hafifçe başını salladı. Benden bahsedip bahsetmediklerini bilmiyordum.

Cem yavaşca koluma dokundu.

"biraz konuşabilir miyiz?"

Evet anlamında başımı salladım.

"Cok güzelleşmissin."

"tessekkur ederim."

Utanarak başımı yere eğdim.

"Şey aslına bakarsan ben sana bir şey sormak istiyorum."

"Tabiki."

"Haftasonu boş musun?"

"bu hafta sonumu?"

"Evet."

"Ne diyeceğine bağlı."

Sinema olmaz, sinema olmaz, sinema olmaz.

"Vizyona yeni bir film gelmiş. İstersen beraber gidebiliriz?"

Ve işte vizyona giren yeni film:

Ne yaptığı hakkında hiçbir fikri olmadan her teklife balıklama atlayan kız.

*

ben bu kilo verme olayından sonra, erkeklerin ne kadar iki yüzlü olduğunu anladım. Yani seni sen olduğun için seviyorum diyen yalan söyler bence. Mutlaka sizi sevmesinde dış görünüşünüzün etkisi vardır. Sizin onu sevmenizde de vardır bence. Çünkü günümüzde estetik her şeyden önemli tutuluyor.

Hepsi gerçektir. Zaten bu bölümde gerçek olamayacak kadar anormal bir bölüm yoktu. Fakat ileriki bölümlerde inanmakta güclük çekebilirsiniz.

Bu arada "o kız" olmadan önceki dönemi kısa kesicem. Çünkü asıl olaylar popüler olduktan sonra başlıyor ve sizi sıkmek istemiyorum.

Hepinizi öpüyorum!

(+40 vote'a yenisi gelir)

POPÜLER ve KALTAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin