Olamaaaz

49 5 0
                                    

Sırtımda bir sızlama hissettim. Basım dönmeye başladı. Ah hayır olamaz. Yere doğru yığılırken hayal meyal birini görüyorum. Ya da göremiyorum.

Gözlerimi açtığımda Arda başucuma oturmuş, uyanmamı beklerken uykuya dalmıştı. Zar zor "Ne oldu böyle?" Dedim.
Sıçrayarak uyandı. Yüzündeki aydınlanmayla "İyi misin ?" Dedi.
-Evet. Neler oldu ?
-Hatırlamıyor musun ?
Biraz düşününce hatırladım.
-Hatırlıyorum fakat sonra ne oldu ? Yani bayıldıktan sonra.
-Oraya geldiğimizde yerde yatıyordun. Esra ve Derya da yoktu.
-Ne ?!
-Sakin ol onlar da iyi sadece yan odada dinleniyorlar.
-Yalnız kalmamaları gerek. Dedim doğrulurken..
-Hey yavaş onların yanında Mert,Emre ve Destina var.
-Ne Mert mi hangi Mert ? Ve Emre kim ? Destina'yı nerden biliyosun sen ?
-Tamam sakin ol. Mert bir süre bizimle kalacakmış, Destina'yı da biliyorum çünkü biz böyle şeyleri hissederiz. Yani başkalarını da. Emre'ye gelirsek o da benim yakın bi arkadaşım zaten okulda görmüşsündür.
-Yanlarına gitmek istiyorum.
Beni yavaşça kaldırdı. Yan odaya doğru gidiyorduk fakat benim başım dönüyordu. Bi an için başım aniden döndü ve tam düşecektim ki beni tuttu. Gözlerim önce kapalıydı fakat açtığımda çok yakın bi mesafedeydik. Bi an için bi gülümseme geldi. Sonra fısıltıyla "Teşekkür ederim" Dedim ve yutkunum.
"Büyük bi zevkle" karşılık verdi. Sonra kalkıp odadan içeri girdik. Mert camın kenarında her zamanki düşünceli bakışıyla dışarıyı izliyordu ki beni görür görmez koşup bana sarılması bir olmuştu. Gerçekten çok özlemiştim. Sonuçta manevi kardeşti. Ayakta duracak halim olmasa da Mert'in desteği çok iyi geliyordu. Bi kaç dakika bu şekilde durduktan sonra Destina beni koltuğa oturttu. Derya da Esra da iyilerdi ve uyuyorlardı. En son sıra Emre'yle tanışmaya gelmişti.
-Sen Emre'sin galiba, ben Deniz merhaba.
-Biliyorum. Seni daha önceden tanıyorum Arda bahsetmişti.
-Arda mı ? Nasıl bahsetti.
Arda: Hiç ya öylesine konuşurken bahsin geçmişti.
Emre: Ee.. evet evet öyle.
Neyse öyle olsun bakalım.
-Peki bana vuran kimdi onu hiç gördünüz çünkü Miranda'nın kalkıp bana o güçle vurma olasılığı yok.
Derya uyanmıştı fakat ben farketmemiştim.
Derya: Şeyy aslında Miranda o an asanın etkisindeydi. O kötü bir şey yapmadı. Seni korumaya çalışırken o siyah kıyafetli adam ona bir kaç kelimeli bir büyü yaptı. Daha sonra Miranda siyahlara büründü. Sonra olan oldu işte.
-Herneyse o kısmı sakin kafayla düşünmeliyiz. Emre senin gücün ne ?
-Şey ben aslında bilmiyorum, yani toprak gibi ama henüz yok.
-Toprak mı? Vay be bana çok zor bi element gibi geliyo.
Oha lan hem yakışıklı hem yetenekli çocuk vay be 😍, dedi içsesim.
-Aslında bana rüzgar daha zor gibi geliyo.
Ben sana öğretirim yavrum...
-Demek herkese başkasının yeteneği zor gelebiliyo. Herneyse şimdi napıyoruz.
-Galiba en son beni unutuyodunuz. Dedi Esra.
-Sen nasıl bu kadar çabuk toparlandın, benim bile hala başım dönüyor ve sen bu olayların başına kadar olduğunu gördün mü ?
-Hayır kafam çok karışık neler oluyor, lütfen artık biri bana anlatsın. Şu başbelası güç işleri neler açtı başımıza. Hep böyle devam edecekse ben yetenek falan istemi...
-Esra sakin ol ve sakın o cümleyi tamamlama ! Diye çıkıştım istemsizce.
Bir kaç dakika sessizlikten sonra. Emre:
-Deniz biraz konuşsak olmaz mı ?
-Tabi ne hakkında ?
-Şey özel.
Bu çocuğun benimle ne özeli olabilirdi ki?!
-Tamam olur. Dememle kapıyı açtı ve dışarıya çıkmam için nazik bir hareket yaptı.
Dışarıya çıktım o da hemen arkamdan.
Sonra elleriyle oynayarak:
-Aslında nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. Bak ben bunları Arda'ya sormadan anlatıyorum çünkü bilmen gerek. Arda senin bilmeni uygun görmedi ama...
-Zırvalama Arda senin efendin değil söyle şunu !
Arda: Bölüyorum ama yemek yemeye gitmeliyiz.
Emre'ye bakıp "tamam o zaman daha sonra konuşuruz" diyerek Mert'in yanına gittim. Yürümeye başladık. Bir yandan da:
-Sen diceklerimi biliyosun ama yine de sormama gerek var mı ?
-Yok yok ben anlatayım hepsini. Sizin okula naklimi aldırdım, seni görmeye gelmiştim sonra Arda'yla tanıştım çok sevdim olanları duydum ve burda kalmaya karar verdim. Hem dee tamamen.
-Of of of. Senin de başın derde girecek amaa...
Mert: Bak bence olanları baştan anlatmalıyız sana. Kızlar duymasın ama onları pek sevmedim. Ayrıca seni almaya geldiğimizde onlar da mağaranın tarafında yatıyordu. İkisi de baygındı. Sonra sen uyanmadın onları yavaşça kaldırdık. Bizi çok korkuttun. Kızlar da seni bayıltan adamı görmemişler.
-Belki kızdı ? diye söze girdim.
Bu işte bişeyler var, bence biliyorlar ve korumak için saklıyorlar.
Arda yanımıza gelerek: Sohbetinizi bölüyorum ama daha konuşacak çok zamanımız olacak. Hem size uzun uzun anlatacaklarım da var ve bunlar hoşunuza gitmeyebilir. Kısacası bunu yapanlar geri dönecekler. Hem de daha güçlü bi şekilde. O yüzden hepimiz gelişmek zorundayız.
-Haklısın, dedim ve gülümsedim.
Bunun üzerine restoranta girip siparişleri vermeye başladık. Yemekleri beklerken ben sürekli Emre' ye bakıyordum. Arda da bunu fark etmiş olmalı ki. Ee Deniz kendimizi geliştirme konusunda fikrin ne ? Diye atıldı.
-Aslında nasıl gelişeceğimiz hakkında fikrim yok. Yani nasıl söylesem aramızda tek hava benim ve bi yol göstericim bile yok. Ne yapabileceğimizi hakkında en ufak fikrim yok.
-Aslında buna bu kadar erken karar vermesen ? Mesela kendi elementimizde değil de diğer elementlerde iyi olmaya çalışabiliriz. Az da olsa yapabiliriz. Sen bize havayı öğretirsin ve bu sayede pratik yaparak gelişirsin. Bunu daha iyi boyutlara getirmen için sana yardım edebilirim. Benim ablam havacıydı fakat maalesef geçen sene onu kaybettik.
-Başınız sağolsun. Keşke o da bizimle birlikte olabilseydi.
-Aslında eğer hala bizimle olsaydı. Hiç birimiz burada olmazdık. Çünkü o zaman bizi yok etmek isteyen Element Avcıları karanlık güçleriyle karşımıza çıkmazlardı.
-Nasıl yani ?
-Ablam, onlar kurallara karşı gelince bizi korumaya çalıştı. Sonra savaşırken... Biz de o günden beri onları bulup onlara karşı savaşa hazırlamaya başladık.
-Peki Esra'yı nerden biliyorlardı ? Derya'yı, beni ?
-Demek ki etrafta sizi seviyor gibi yapan kötü insanlar var.
Bunu duyar duymaz. Derya' ya dönüp:
-Aynı kişiyi düşünüyoruz sanırım.
-Evet. Diye karşılık verdi Derya.
O sırada yemekler geldi ve yemeğe başladık. O sırada Mert, siz yurda mi gideceksiniz ? Diye sorunca. Aslında yurdun o kadar da güvenli olmadığı aklıma geldi. Aslında yurda gitmesek daha iyi. Çünkü orada yeterince özgür ve güvenli değiliz. Bence bi ev tutalım. Zaten buralarda da o kadar pahalı evler yok. Eşyaları alır hemen yerleşiriz.
Derya'nın ağzından:
Aslında Deniz haklıydı ama içimde bi korku da yok değildi. Bu kadar cesur davranamazdı. Hele ki bi savaş olacakken. Belki de bizi korumak içindi ya da çok bencildi.
-Deniz bu konuda emin misin ? Yani eve çıkmak falan biraz şey olmadı ?
Destina: Bence daha iyi olur hem orda güvende oluruz hepbirlikte.
Derya: Hadi o zaman eşyaları toplamaya gidelim.
Deniz gözlerini kısıp çöp bidonuna doğru sabitlendi.
-Ne oldu Deniz ?
-Hiç sadece bir şey gördüğümü sandım galiba.
-Beyler eşyaları toplayın ve eve bakmaya başlayalım. Benim aklımda bi kaç yer var ama eğer ıssız bi yer olursa bizim için güvenli olmaz, eğer kalabalık olursa da diğer insanlar için..

Element KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin