Zaman; insanı içine çeken bir girdaptan başka bir şey değil. Hiçbir şeyi unutturmadığı gibi, sadece ölüme daha çok yaklaştırıyor.
Tüm kavramları yitirmiştim. Oturtulduğum tahta iskemleden dolayı kalçalarım ağrıyordu. Ellerimi iplerden kurtarmak için çabaladım. Ama son 30 küsür saattir olduğu gibi, başarılı olamadım.
İçimden Baran'a küfürler ediyordum. İlk defa kaçırılmamıştım. Ama abim beni her seferinde bu durumdan kurtarmıştı. Bu sefer yoktu işte. Kim bilir nerdeydi?
Dışarıdan ayak sesleri geldiğinde sıçradım. Bana zarar vermeyeceklerini umarak gözlerimi kapıya diktim. Kapı açıldığında Baran ve Çetin'in korku dolu gözleriyle karşılaştım.
Çetin koşarak bana sarıldı. "Abla, abla iyi misin?" diyordu sürekli.
"İyiyim Çeto. Ama bu ipler biraz acıtıyor."
Çetin, Baran'a döndü. Baran cebindeki çakıyı çıkarıp Çetine attı ve Çetin ellerimdeki ipleri kesmek için arkama geçti.
Baran yaklaşıp önümde diz çöktü. Elleriyle yüzümü iki yana çevirip kontrol etti.
"Vurdular mı sana?"
"Hayır abi."
"Dokundular mı peki? Bir şey yapmadılar değil mi?"
Kafamı hayır anlamında iki yana salladım.
"Ah, aklımı kaçıracaktım!" dedi sessizce. Gözlerinden korkusu okunuyordu.
"Ben iyiyim. Bu sefer neden kaçırıldım merak ediyorum sadece."
Çetin sonunda ellerimi çözdüğünde acıdan yüzümü kırıştırarak bileklerimi ovuşturdum.
"Annem ve kumar borçları." dedi Çetin.
"Düşünmedim değil." dedim gülerek. Burada oturduğum saatlerde yemek ve su dışında düşündüğüm şeylerden biri de kaçırılma sebeplerimdi. İlk değildi, sonuncu olmayacaktı. Üç ihtimal vardı; annemin belalı sevgilisi, annemin ihale rakipleri, annemin kumar borçları...
Hayat sanki onun etrafında dönüyordu.
"Bu kadarı yeter." dedi Baran gürlercesine. "Bu kadına daha fazla katlanmayacağız. Bana taşınıyorsunuz."
"Saçmalama abi." dedi Çetin. Sonra Baran'ın bakışlarından korkup yerine sindi.
"Hayatımız bu kadının arkasını toplamakla mı geçecek? Babamdan kalanları Melis ve ben aldık zaten. Sende 2 ay sonra reşit olunca kendi payını alacaksın. Yine de orda kalmak istiyorsanız siz bilirsiniz." dedi Baran.
Sonunda kendimde ayağa kalkacak güç bulduğumda iskemleden ayrıldım. "Valla seni bilmem Çeto." dedim Baran'ın koluna girerken.
"Ben bavulumu toplamaya gidiyorum."
*******************************************************