Medyada HELEN var.
******************************************************************************
"Ben abinle liseden tanışıyorum. O zamanlar okulda bursla okurken harçlığımı çıkarmak için ot satardım. Babanın iflas ettiği sıralardı. Baran bana paraya ihtiyacı olduğunu söylediğinde ona bu işi teklif ettim."
Giray anlatırken, Baran'la tepkilerimi ölçüyorlardı. Ben çok sakinmiş gibi davranarak dün gece aldığım taktiği uyguluyordum.
"Önce kabul etmedi. Ben de ısrar etmedim. Ama baban okul taksitlerini bile ödeyemeyecek hale geldiğinde, zorunda kaldı."
"Bunları bana hiç yansıtmadınız." dedim Baran'a dönerek. Biraz rahatlamış görünse de bir tarafı hala tedbirliydi.
"Annem kolejden ayrılmama izin vermiyordu. Sosyete içerisinde dedikodu malzemesi olmaktan ödü kopuyordu." dedi.
Giray lafa girdi. "Her neyse. Kolejde mal kapış kapış gidiyordu. Bir süre sonra baya ünlenmiştik. Bir gün okul çıkışında takım elbiseli bir sürü adam bizi yaka paça aldılar. Dimitri diye bir uyuşturucu kaçakçısı bizi duymuş. Artık bize onun mal vereceğini ve kârı paylaşacağımızı söyledi. Önceleri mantıklı geliyordu çünkü mal almak baya tehlikeli bir işti."
Giray durdu. Baran lafa girdi.
"Bir süre sonra bize başka mallar da sattırmaya başladı. Ottan çok daha tehlikeli olanları. İtiraz ettiğimizde ve az satış yaptığımızda öldüresiye işkence ettiriyordu. Patron bizi duymuş. O şerefsiz rus herifin elinden bizi kurtardı. Onun için çalışmayı teklif etti."
"Akıllanmayıp kabul ettiniz yani."
"Paranın kokusunu bir kez alınca her şey değişiyor Melis. Ben Aslı'ya bakıyordum -ki o daha 14 yaşındaydı- bırakma gibi bir lüksüm yoktu. Abin desen biliyorsun. Okuldan sonra bir cafede çalıştığını söylüyordu size. Zaten kimsenin umurunda değildi."
Olaya hiç böyle bakmamıştım.
"Aslı ister istemez buna bulaştı. Önceleri onu uzak tutmak için çok çaba sarfettim. Ama anladım ki o uzak durunca daha açık bir tehdit haline geliyordu. Ben de okulda satmaması şartıyla kabul ettim."
"Hayat zor ha?" dedim sessizce.
"Poki zaten patronun getir götür işlerini yapıyordu. Patron onu eğitmemizi istiyordu. Böylece 4 kişi olmuştuk." dedi Giray bana aldırmadan.
"Ötekiler?" Buğra'nın hakkında bir şey öğrenmek için çabalıyordum.
"Felix ve Helen Yunanistanda başka bir çetede çalışıyorlardı. Patron bizden büyük bir iş istedi biz de araştırırken ikisini bulduk. Yaşları küçük olduğu için kandırmak kolay olur diye düşündük." Baran lafını bitirince Giray bir kahkaha attı ve devam etti.
"Onlardan, kendi çetelerine ihanet etmelerini istedik. Zaten patronları manyağın tekiymiş. Seve seve kabul ettiler. Çok büyük bir iş bağladık. Malları getirdiler. Ama parayı götürmediler ve bize sığındılar."
Ağzım açık kalmıştı. "Bilmen gerekenler şimdilik bu kadar." dedi Giray.
"Teşekkürler, güvenip anlattığınız için..." diyebildim. İkisi de gülümsedi ve saçma sapan şeylerden konuşmaya başladık.