Sabah postaları, baykuşların ayağının ucunda, havada süzülürcesine kendilerine doğru yaklaşırken Rose umutla etrafı yokladı. Gelecek Postası'nı bekliyor gibi bir hali vardı. Bu yöndeki isteği de cevapsız kalmadı, kendisine doğru uçan ve Ron'un küçümen baykuşu olan Pigwidgeon'u fena halde andıran bu cüce baykuş, sanki dünyada yapmayı en çok istediği şey Rose'a gazeteyi vermekmiş gibi, hızla masanın ortasına çarptı. Hemen toparlandı, iki knut için boynuna bağlı olan minik keseyi öne uzattı. Oldukça sevimli gözüküyordu. Ardından parayı alınca James'in bakışları altında hızla uzaklaşarak gökyüzünde kayboldu. Şimdi bir baykuş daha gelmişti masaya-ya da iki. Birisi Hagrid'den gelmişti şüphesiz, çünkü zarfın üzerinde özensiz bir şekilde yazılan kargacık burgacık "Sevgili James" yazısını görmüştü. Diğeriyse, ondan daha iyi olmayan ama en azından okunabilen bir yazı, yani babasının yazısıydı. Merakını yenen James, babasının yazdığı parşomeni kabaca baykuşun bacağından çekti ve gözleri adeta kayarcasına mektubu taramaya başladı. James, mektubu öyle hızlı okuyordu ki, okurken Muggle'ların etrafı taradıkları, bir tür radara benzemişti. Ama buna aldırıyor gibi bir hali de yoktu.
Sevgili James,
Annen ve ben senin arayıcı seçilmene şaşırmadık, ve oldukça sevindik, seni tebrik ediyorum.Fakat öte yandan, McGonagall'ın senin hakkında pek de iyi bir izlenim edinmediğini öğrendim, bana bunu bizzat kendisi söyledi. O sebeple lütfen ama lütfen başını sakın belaya sokma, ayrıca geceleri okul koridorlarında gezip yakalanmanı da istemiyorum. Yasak Orman adı üstünde zaten, "yasak", söylememe gerek bile yoktur, ve bu sıralar çok meşgulüm fakat okulda olan her garip olayı hemen bana yazmanı istiyorum, şu an araştırdığım bazı şeylerle bağlantılı olabilir çünkü.
Sonda da dediğim gibi meşgul olduğumdan bazen sana yazacak vaktim bile olmuyor. Burda işler çok yoğun, kendine iyi bak, Albus'a da bu mektubu ilet, bizden gelen her şeyi okumak istediğini söyledi.
Sevgilerle,
Baban Harry.James mektubu sinirle katladı ve kenara fırlattı, ardından kısık bir sesle söylenmeye başladı, ama Erik bunu bile duymuştu.
"Başını belaya sokma, aman dikkat et James, biraz aptal olduğundan başını duvarlara vura vura yürüyorsun..."
"Ne oldu sana?"
James anında yüzündeki öfkeyi silerek rahatlamaya çalıştı. Şimdi de üzerine çullanan gerginlik duygusu imdadına koşuyordu. Rahatlamaya çalışması daha çok yüzünü acıyla buruşturmasıyla son bulduğundan normal olmaya çalıştı.
"Ben, ben mi-hiç."
"Ah, peki. Tamam."
Şimdi Erik önündeki kahvaltıya dönmüş, tabağındaki omletle isteksizce oynamaya devam ediyordu.
James diğer baykuşa da pek de kibar davranmayarak yine hızlıca mektubu çekti. Canı yanan kuş, oradan ayrılırken James'in kafasına vurmayı da ihmal etmedi.
James,
Bu akşam yanıma gelmeni istiyorum. Küçük bir çay partisi vereceğim. Mutlaka orda ol!
(İstersen arkadaşlarını getirebilirsin, buna itirazım olmaz)
Ayrıca sana göstereceğim ve eminim ki, çok etkileyici bulacağın birtakım şeyler de var bende! Ama söylemem, sürprizi bozmak istemiyorum.Sevgilerle,
Arkadaşın Hagrid.James bu mektubu da babasının mektubunun olduğu yere atarak önündeki kahvaltıya döndü. Babasına alışmıştı ama Hagrid ne gösterecekti, işte asıl merak konusu buydu. Ne işler çeviriyordu? Zaten birkaç gündür son derece meşguldü. Acaba öğlen yanına gidip kendisine o şeyi göstermesini istese sabırsız biri gibi mi davranmış olurdu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
James Potter ve Beklenmedik Dönüş
FantasyHarry Potter seneler önce adının telaffuz edilmesinden bile korkulan, döneminin en karanlık, zalim ve acımasız büyücüsü Lord Voldemort yani diğer adıyla Tom Riddle ile yapılan mücadelede kıyasıya dövüşmüş, ve onu yenmiştir. O dönemden sonra her şey...