Saat gece yarısını geçmişti, etrafı bastıran alacakaranlık yavaş yavaş çöküyordu. Yine, her vukuatta müdürenin odasında biten James, Erik ve Pete oldukları yerde sarsılıyor birbirlerine kötü bakışlar fırlatıyordu. Belli ki bir dertleri vardı ama o denli dehşete düşmüşlerdi ki olanları anlatacak cesaretleri yoktu. Sanki birisi konuşmamaları için ağızlarını zamkla birbirine yapıştırmıştı. McGonagall her zamanki sert edasıyla gözlüklerinin üstünden kaşlarını çattı, tek bir çizgi olan ağzı hafifçe aralandı.
“Bu güzel gece ziyaretinizi neye borçluyum Mr. Potter?”
“Eh, ben-şey-“
Bir yalan uydurma çabasıyla kıvranan James arkadaşlarına baktı. Onlarında kendisinden pek bir farkı yoktu. Hatta kendilerine bir şey söylenmediği için biraz da rahatlamış gibiydiler. Buraya gördüğü şeyleri anlatmaya gelmişti, şimdi neden yalan uyduruyordu? Yoksa bunu söyleme cesaretinden yoksun biri miydi? Birden olanları anımsadı, gerçek, yüzüne akkor gibi çarptı. Filch koridorlarda pek sevimli kedisi Mrs. Norris ile dolanırken ses çıkarmışlar, süpürge dolabına saklansalar bile Filch’in gazabından kurtulamamışlardı. Hatta Filch onları cüppelerinden tutup sürüklerken aralarında minik bir kavga bile olmuştu.
“Evet Mr. Potter sizi dinliyorum?”
“Pete çok hastalandı, Profesör, biz de tam hastane kanadına gidiyorduk-“
“O zaman bize üzerinizin neden çamur olduğunu açıklarsınız herhalde?”
James başını usulca öne eğdi. İşte şimdi yanmıştı. Ne yapacaktı? Okuldan atılacak mıydı? Atılsaydı ailesi çok kızar mıydı? Birden Erik kendisinden beklenmeyen bir cesaretle öne atıldı.
“Profesör, dün de bu cüppeleri giymiştik, dün çamur oldu. Biz de ne bulduysak üzerimize geçirdik, acelemiz vardı inanın-“
“Pek öyle görünmüyor ama,”
McGonagall sözünü keserek yanına yaklaştı ve devam etti.
“Bunlar daha yeni çamur olmuş gibi görünüyor.”
“Sizi temin ederim profesör biz hiç-”
“Her neyse, geceleri böyle ortalıkta dolaşmamalısınız, başınıza bir şey gelebilir. Pete, sende eğer çok rahatsızsan hastane kanadına. Seni Mr. Filch götürsün.”
Pete Filch’e şöyle bir baktı, ardından yatağına dönmenin daha hayırlı olacağına karar vererek kibarca rahatsızlığının geçtiğini söyledi. Koridora geçerken Filch ağzından tükürükler saçarak bir iki tehdit savurdu ve uzaklaşırken sessizce küfretti. Üçü de portreye doğru ilerlerken sessiz kalmıştı. Pete en sonunda dayanamadı.
“Eh, yaptığını beğenmişsindir herhalde, senin yüzünden az kalsın kovuluyorduk."
"Ne, ben mi - ne yapmışım ben ?"
"Biraz daha sessiz olabilirdin, belki o zaman yakalanmazdık." Erik de tartışmaya katılmıştı.
"Ben mi , ben zaten hep sessizdim ama o," eliyle karşısında duran ve yanaklarını al basan Pete'i göstererek, "...Onun yüzünden yakalandık ama sen her zamanki gibi onu savunmaktan pek memnunsun."
Pete konuşma çabasıyla ağzını açtı, "Yardım ettim diye suçlu oldum, ha?"
"Evet, öyle oldu herhalde !"
Portreye çoktan ulaşmışlardı ama bu pek umurlarında gibi gözükmüyordu.
"Iyi o zaman, bundan sonra da gelip bizden yardım isteme."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
James Potter ve Beklenmedik Dönüş
FantasíaHarry Potter seneler önce adının telaffuz edilmesinden bile korkulan, döneminin en karanlık, zalim ve acımasız büyücüsü Lord Voldemort yani diğer adıyla Tom Riddle ile yapılan mücadelede kıyasıya dövüşmüş, ve onu yenmiştir. O dönemden sonra her şey...