---------------Bir hafta sonra---------------
~Tuba'dan~
Nefes nefese kalan terli bedenimi biraz rahatlatmak amaçlı elimdeki sözleşme dosyasını yelpaze gibi kendime doğru salladım. Böyle saçma bir dosya ancak yelpaze olarak kalabilirdi zaten. "Yok valla, inanamıyorum hala. Nasıl böyle aptalca bir anlaşmayı kabul edebileceğimizi düşünürler?" Sinirle konuştum.
Tuğçe dans edip terlemekten kuru bir yeri kalmayan vücudunu kıvrak bir hareketle bana doğru çevirdi ve "Aslında o kadar da aptalca değil. Kabul edelim gitsin," dedi.
Sümeyye ve İlayda iki dakika dans etmiş olmanın verdiği yorgunlukla yere çökmüşlerdi ve ölü taklidi yapıyorlardı. Elif oturduğu yerden kalkmadan, "Kabul etsek ne kaybederiz, bunu bir düşünmek lazım bence," dedi.
"Bir şey kaybetmeyiz ya," diyerek konuşmaya çalıştı Sümeyye. "Sadece EXO-L bizi bulduğu yere gömer, o kadar." Sümeyye'nin dediği doğruydu. Kesinlikle bu sözleşmeyi imzaladıktan sonra bırak kariyerimizin bitmesini, hayatımız bile bitebilirdi.
Sözleşmenin maddeleri aklıma geldiği anda, bir yanım kabul etmek için beni cesaretlendirirken diğer yanım 'uslu dur, Tuba' diğerek beni dizginlemeye çalışıyordu. Fakat ben sanırım beni cesaretlendiren tarafa doğru kaymaya başlıyordum. Düşünsenize, EXO'da bir ruh eşiniz olduğunu sadece siz bilmeyecektiniz, herkes bilecekti. Böylece tanınacak ve prim yapacaktınız. Bunun yanında bir sürü sevgili dedikoduları ve bir gülüşle ortaya çıkan skandallar başınızı ağrıtacaktı. Fakat bu işin en güzel yanı devamlı ruh eşinizle sizi aynı projelere koyacaklardı. SM'in ruh ikizleri olarak tanınacak ve ün yapacaktınız.
Bunca güzel şeyin yanında öldürülme gibi bir riskiniz vardı. Aman canım, iki gönül bir olunca mezarlık seyran olurmuş.
"Ya, Sung İn-ah!" Elif'in bağırması üzerine daldığım derin düşüncelerden çıkıp az kalsın patlayacak olan ödümü düzene sokmaya çalıştım. Ardından ona soran bakışlarımı yönlendirmem üzerine konuştu. "Sen ne diyorsun? Ben ve Yo Ra kabul etmiyoruz. Hae Na unnie ve Eun Soo unnie kabul etmeyi düşünüyor. Her şey senin kararına kaldı." Elif ve İlayda'nın kabul etmemesi beklenir bir şeydi. Olaylara mantıkla yaklaşırlardı. Benim şaşırdığım şey ise Tuğçe'nin böyle bir şeyi kabul etmeyi nasıl düşünebildiğiydi. Benim tanıdığım Tuğçe, bu sözleşmeyi okur okumaz yırtardı. Fakat şimdi kabul etmeyi bile düşünüyordu. Son bir haftadır Tuğçe bambaşka biriydi.
Kafamdaki düşünceleri savıp grubum adına karar vermeye koyuldum. Ne yazık ki bunun kararı öyle hemencecik verilebilecek bir şey değildi. Çokça düşünmem gerekiyordu. Sadece benim değil, hepimizin. "Kızlar," dedim beklenti dolu sesimle. "Biraz daha düşünelim. Bu öyle aceleye getirilebilecek bir karar değil."
Mantıklı önerim üzerine uzun bir süre sessizlik oldu. Hepimiz birbirimize bakıyor, sözde düşünüyorduk. İlayda oflayarak konuşmaya başladı. "Yok, bu iki dakikada karar verebileceğimiz bir mesele değil. Akşama ne yemek yapacağımıza karar vermiyoruz sonuçta."
Sümeyye İlayda'yı onaylar gibi bir ses çıkardı. Ardından, "Bugün EXO'nun klip çekimleri var ama, çekimlere gittiğimizde kararımızı bildirmemiz gerekiyor," dedi.
"Pekala, pekala," dedim ellerimi biraz yukarı kaldırarak. "Şimdi yapmamız gereken şey sakince karar vermek."
"Bence," Tuğçe sesine ürkütücü bir ton katarak söylemişti bunu. "Klip çekimlerine gidip klipte oynayalım. Zaten kaderimizde varsa kendiliğinden olur."
Sırayla birbirimize bakıp bu fikri onayladık. Zaten her zaman kaderimizde olanı yaşıyorduk. Kasmanın ne alemi vardı?
*****
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADERİN OYUNU
Fanfiction[ İlk iki bölüm karakterleri tanımanıza ve hikayeyi gerçekmiş gibi içinde olduğunuzu hissetmenize yardımcı olmak için EXO'ya çok yer vermedim. İki bölüm sabrettikten sonra hikayenin tadını çıkartabilirsiniz.] ***** Öyle bir başladı ki bizim kaderi...