Gelecek korkusu.
İnsanın kendini koruması gereken en büyük şey. Geleceğinden korkarsan şu anı yaşayamadan geçmemesini istersin ve kalbinde anlamını koyamadığın o hissin seni ele geçirmesine izin vermek zorunda kalırsın. Ben her an o hisle yaşıyor, o korkuyla adım atıyordum.
Şu an kendimi tuvalete kilitleyip derin nefesler alarak sakin olmaya çalışmam da bu yüzdendi. Bugün bir olay olmuştu, ve gelecek korkusu beni esir almıştı.
Gelecekte ne olacaktı?
Bu hep böyle devam mı edecekti?
Daha kötüsü de mi gelecekti?
Bilmiyordum. Lacivert fayanslı lavabonun üzerindeki musluğu açıp gür bir şekilde akan suya ellerimi uzattım. Suyu sert bir şekilde yüzüme çarparken kendimi cesaretlendirmeye çalışıyordum. Ben daha zorlarını başardım.
Sırılsıklam yüzümdeki su damlacıklarını bir an olsun ellemeden aynaya baktım. Cildim solgun görünüyordu. Yeşil gözlerimin tam ortasındaki göz bebeğim büyümüştü. Kim bilir, belki de göz bebekleri bile olaya göre reaksiyon veriyordu?
Yüzümdeki ıslaklığı gidermek amacıyla ellerimi yüzümden geçirdim ve musluğu kapattım. İçinde bulunduğum durumu analiz etmem gerekiyordu.
Yılbaşından bu yana altı gün geçmişti ve geçen bütün günlerde kendimi çok huzursuz hissetmiştim. Nedeni Tuba'nın Baekhyun ile birlikte yaptığı tespiti öğrenmemdi. Şirketimizde bizim tanımadığımız düşmanımız vardı ve üzülerek söylüyorum ki bu düşman sayısı birden fazlaydı. Kafayı bize takmışlardı ve hatta daha az önce pratik odamıza bir tehdit notu bırakmışlardı. Notta yazanlar açıkçası beni korkutmaya yetmişti;
"Cehennem'de yanmaya hazır mısınız? -DEJAVU"
Bahsi geçen 'Cehennem' kelimesi mecaz anlamında mı kullanılmıştı yoksa gerçek Cehennem'den mi bahsediliyordu emin değildim. Tek bildiğim bu kişiler her kimse bize Cehennem'i yaşatacaklardı. Korkuyor muydum?
Tabii ki de evet.
Cesaret falan bir yere kadardı. Ben de insandım ve her insanın korkacağı gibi bilinmeyen bir düşmanın ensemde olduğunu hissetmek beni de korkutuyordu. Ama sakin olmalı ve bu durumla başa çıkmanın bir yolunu bulmalıydım. Bu hafta cidden çok çeşitli işlerle uğraşmıştık. Sahne adlarımıza karar vermiştik, çıkış yapacağımız klibin ve şarkının konusu hakkında toplantılar yapmıştık, henüz tanınmayan SM stajyerleri olarak tanınmak amacıyla birçok derneğe ve programa katılmıştık. Kendimize özel internet sitemizi açmış ve EXO'nun klibini izleyen hayranları bizim sitemize çekmiştik.
Resmi olarak şu an herkes bizi SM'in yeni çıkış yapacak grubu TETİS olarak tanıyordu.
Sahne adlarımızı akıllarda kalsın diye basit seçmiştik. Benimki Haena, Tuğçe'ninki Eunsoo, İlayda'nın Yora, Tuba'nın Sungin, Elif'in ise Seorin'di.
EXO ile çok fazla görüşememiştik. Onlar kliplerinin promosyonlarıyla fazla meşgullerdi. Şirkete geldiklerinde bile durmadan çalışıyorlardı yani koridorda karşılaştığımızda sadece selamlaşıyorduk.
Yeni klibimizin konseptini yaptığımız toplantı esnasında ben bulmuştum. Vampir konsepti yapacaktık. Şarkı sözlerini yazmak bize kalmıştı çünkü Min Ri Young Sunbae gibi daha birçok Sunbae, yazdıkları şarkı sözlerini çoktan birilerine vermişlerdi. O yüzden bugünlerdeki amacımız şarkı sözü yazmaktı. Daha bestesi yapılacaktı ve bizim çok az vaktimiz vardı. Bu yüzden de Başkan Lee Soo Man'ın aklına gelen ilk fikir EXO'dan yardım almak olmuştu ki bu onlar meşgulken biraz zor görünüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADERİN OYUNU
Fanfiction[ İlk iki bölüm karakterleri tanımanıza ve hikayeyi gerçekmiş gibi içinde olduğunuzu hissetmenize yardımcı olmak için EXO'ya çok yer vermedim. İki bölüm sabrettikten sonra hikayenin tadını çıkartabilirsiniz.] ***** Öyle bir başladı ki bizim kaderi...