6.BÖLÜM: "SASAENG FANLAR"

417 49 43
                                    

Hızla yükselen bir nabız. Kulaklarda uğuldama, tenin alev alması ve bunun aksine sırttan inen soğuk terler. Bütün bunlar neyi anlatıyordu? Bu kadar değişik olan neydi de bu hale gelmiştim? Bana alacaklı gözlerle bakan D.o benim için bu kadar önemli olmamalıydı. Sonuna kadar açtığım gözlerimden ve bir düğünde orkestraya ritim tutarmış gibi atan kalbimden ne hissettiğimi anlamış olmalıydı. Şimdi istemediğim bir oyunu bile kaybetmiştim. Min Ri Young Sunbea'nin bize vermek istediği şarkı sözlerini kaybetmiştim. Belki de kaliteli bir parçayla çıkış yapma olasılığımızı kaptırmıştım. Bütün bunların hepsi de heyecanım yüzündendi. Aceleci bir tavırla bir elini kalbime koymuş bedeni ittim. Biraz fazla itmiş olmalıydım ki D.o hızla gerilerken yere bıraktığı hırkasına basıp yalpalamaya başladı. Gözlerim her zamanki gibi yuvalarından fırlama pozunu alırken ellerim olaya hakim olmak ister gibi öne gitti. Fakat olmasını asla istemediğim olaya engel olamadım.

D.o kolunun üstüne düştü.

Kalp atışlarım az öncekinden farklı olarak heyecanla değilde acıyla hızlandı. Hızla yerde acıyla inleyen D.o'nun yanına gittim. Bir elimi omzuna atıp sırt üstü yatmasına yardım ederken, "İyi misiniz Sunbea-nim?" diye sordum. D.o bana cevap vermeyip acıyla inlemeye devam edince, durumun ciddiyetini anladım. Kolunu kırmış olabilirdi. D.o dünyaca ünlü biriydi ve böyle bir olayın başına gelmesi hem onu, hem de grubunu tehlikeye atardı. Sanki bir yakınıymış gibi üzülüp kendini harap eden fanlar da cabası olurdu. Kendim de fan olduğum için empati kurabiliyordum. Endişe içinde etrafıma bakındım. Yardım çağırmalıydım. Yutkunarak, "Sunbea-nim, sen burada bekle, yardım çağırıp geleceğim. Lütfen dayan," dedim ve hızlı bir şekilde pratik odasından ayrıldım.

Şirketin koridorlarında yetkili birini bulmak ümidiyle koşmaya başladım fakat ne uçan vardı, ne de kaçan. Şirketi ilk kez bu kadar tenha görüyordum. Hiçkimse yoktu resmen. Perişan bir halde koşuşumu hızlandırdım. O kadar suçlu hissediyordum ki eğer elimden bir şey gelmezse kendime zarar vermeyi bile düşünebilirdim. Resmen Dünya'ya kötülük yapmıştım şimdi. Başta EXO'ya olmak üzere tabii.

Gözyaşları yavaş yavaş gözlerime üşüşmeye başlarken görüş alanıma iki tanıdık yüz girdi. Chanyeol ve Xiumin. Son bir güçle onlara doğru hızla ilerlerken dalağımın şiştiğini hissediyordum. Onlara ulaştığımda meraklı ve endişeli gözlerini benim üzerime diktiler. Nefes nefese kalmış bir şekilde yardım istedim. "Lütfen yardım edin. D.o... D.o Sunbea-nim kolunun üstüne düştü. O şimdi acı çekiyor."

Chanyeol'un gözleri büyüdü ve ne yapacağını bilmez gibi bir süre yalpaladı. Xiumin ise, "O nerede, çabuk söyle," dedi.

Kelimelerden bir an önce kurtulmak istercesine "Pratik odasında," dedim. D.o'ya yaptığım bu şey gerçekten kötüydü. Onu neden itmiştim ki? Düşüncelerimi toplayıp, hızla pratik odasına giden Chanyeol ve Xiumin'in arkasından koşmaya başladım. Bizim kızlara da haber vermeliydim. Bana gerçekten kızacaklardı.

Pratik odasına vardığımızda Chanyeol ve Xiumin D.o'nun yanına çöktüler. Chanyeol, "Kyung Soo, iyi misin? Noldu böyle?" diye şaşkınlıkla soludu. Bir yandan da koluna bakıyordu. D.o iyi olmadığını belli etmek ister gibi kafasını salladı ve derin derin nefesler aldı.

Xiumin bana kuşkulu bir ifadeyle baktı. "Bu nasıl oldu? Ne yapıyordunuz siz?"

Bunu nasıl anlatacağımı bilmiyordum. Ne diyecektim ki, D.o üzerime adeta çullanıp beni taciz etti, ben de onu ittim mi? Gerçekten yanlış anlaşılırdı, ben değil, D.o yanlış anlaşılırdı. Onu zor duruma sokmak istemiyordum. "Kazaydı, Min Ri Young Sunbea-nin yazdığı şarkı sözünü sizden almaya gelmiştim. O sırada kazayla oldu, yemin ederim."

Chanyeol ayağa kalkıp bana baktı. "Niye yemin ediyorsun?" dedi kuşkulu bir şekilde. "Biz 'sen yaptın' demedik ki?"

D.o yerde acıyla kıvranırken, "Onun yüzünden oldu," dedi. Gözlerim ve ağzım bir karış açılırken hayal kırıklığı duydum. Kendi hatasını katmıyordu bile.

KADERİN OYUNUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin