YAĞMUR
Fark ederdim
Bütün olanları bir bir
Rüzgârsız bir yağmurda
Şemsiyemle yürürken
ϞϞϞϞϞ
Zamanların en karmaşığıydı, havalar bile bir sıcak bir soğuktu. Gizem'in aklı da bir o kadar karmaşıktı.
Akşam boyunca yağan yağmur Ay'la birlikte yerini Güneş ve sıcağa bırakırken Gizem, yatağının başucundan gelen rahatsız edici alarm sesini kapattı. Biraz daha uyumak istiyordu. Bir önceki akşam, oldukça geç yatmıştı çünkü dönem bitirme ödevine zaman ayırmayıp son güne bırakmıştı. Nihayetinde bitirebilmişti ancak, sadece iki saat uyuyabilmişti.
Alarm son kez çalmadan ve Gizem yataktan kalkmadan önce kendi kendine söylendi, beş dakika daha, beş dakika daha...
Yirmi dakika sonra okuluna gitmek için her sabah geçtiği Kuğulu Park'ta yürüyordu. Kızıl saçlarını dağınık bir şekilde toplamış, evden çıkmadan önce, görüntüsünden hoşlanmadığı çillerini makyajla yok etmemişti. Ellerinin arasında, unutup son anda aldığı kitapları vardı. Kolundaki saate baktığında ne kadar geç kaldığını fark etti ve koşmaya başladı. Gölün yanından geçerken birkaç kuşu gökyüzüyle buluşturmuştu ancak Gizem, aklındaki bir sürü düşünceyle olabildiğince hızlı koşuyordu sadece.
Kuşlar yerini insan kalabalığına bıraktığında bile Gizem koşuyordu. İnsanlar genellikle sokakta gördüklerinin yürüyüş hızına bakarak o kişiler hakkında yorumlar yaparlardı kendilerince. Bunu Gizem de yapıyordu arada sırada. Yavaş yürüyenler duygusaldır, hızlı yürüyenler ya çok sinirli ya da kendini çok beğenmiş olurlardı. Koşanlarsa... Onlar tamamen acınası insanlardı çoğu kişiye göre.
Gizem aklında bin bir düşünceyle koşarken bir anı, düşüncelerinin merkezine yerleşti: o zamanlar lisedeydi. Çilleri daha belirgin, kızıl saçları daha kıvırcıktı. Bugünkünün aksine günlük güneşlik bir hava vardı. Yanında en yakın arkadaşı, okulundan diğer kızlar ve beden öğretmeni vardı. Kızların hepsi biraz sonra başlayacak olan koşu yarışı için ısınma hareketleri yapıyorlardı. Ortada kaptanları Gizem, onlara önderlik ediyordu. Kollarını bir arkaya bir öne çeviriyorlar, ayaklarını sağa sola döndürüyorlardı. Kızlar bu tuhaf hareketleri yaparken Gizem karşısındaki en yakın arkadaşına arada göz kırpıyor bazen birbirlerine dil çıkartıp şakalaşıyorlardı. Öğretmenleri arkada birtakım insanlarla görüşüyor, yarışma ile ilgili bilgiler ediniyordu. Kızlar tamamen hazır olduklarında öğretmenleri gelip onlara son talimatlarını verdi. Ardından heyecanlı yarış başlayıvermişti. Ne olduğunu dahi anlamadan Gizem kendini birincilik kürsüsünde; boynunda madalyonu, elinde kupasıyla buluvermişti. Fotoğrafları çekilirken Gizem'in gülümsemesi nedeniyle kahverengi gözleri gözükmüyordu bile.
O zamanlar çok farklıydı diye düşündü Gizem. "Çok farklıydı."
"Farklı olan ne Gizem? Bu ne hal, dalgın dalgın gidiyorsun." Kampüsün en yoğun olduğu yerde arkadaşını gören Oğuzhan, onun yanına doğru gitmişti. Gizem'in dudaklarından bir cümle çıkınca kendisini fark edip ona söylediğini düşünmüştü ancak; kızıl saçlı kız yürümeye devam ettiğinde kendi kendine konuştuğunu anlamıştı.
Karşısında Oğuzhan'ı aniden gören Gizem ise irkilmişti. Bir an durmuş, onun durmasıyla uzun boylu çocuk da durmuştu. "Hiç, hiçbir şey... Kendi kendime konuşuyordum." Sonra yürümeye devam etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bİ' SÜRÜ KÜÇÜK HİKAYE
General FictionBazı seçilmiş kelimeler bir araya geldiğinde hikayeleri oluşturur. Hikayeler bir araya geldiğinde "Bi' Sürü Küçük Hikaye"yi oluşturur. Keyifli okumalar...