Hikayelerden Üçüncüsü

82 13 14
                                    

2086 yılında dahi çocukları anneleri uyandırıyordu.

"Aytek haydi uyan!" Aytek homurdanıp uykusuna kaldığı yerden devam etti. Annesi mutfağa gidip onun beslenme çantasını hazırladıktan sonra tekrar odasına geldi, "Bu seni son uyarışım Aytek Kaan Muti! Eğer hemen uyanmazsan önümüzdeki üç gün boyunca evde bol bol uyursun!" Annesinin sinirli ses tonu ve tehdidi ile yataktan kalkıverdi. Tuvalette yüzü şişmiş ve gözleri kızarmış kendisine bakarken söylendi kendi kendine, "Nasıl unuturum ben kampı ya?" avucundaki tüm suyu yüzüne vurdu.

=====

Annesinden ayrılırken sıkı sıkıya sarıldılar. "Anne biraz abartmıyor musun? Altı üstü üç güncük evde olmayacağım."

Annesi endişeli bir ifadeyle konuştu, "Kendine dikkat et birtanem, yavru kuşum, kuzumm. Şu küçülme olayları hoşuma gitmiyor. Biliyorsun haftalardır mikro halde mahsur kalanlar var."

Oğlu göz devirdiğinde konuşmasına devam ediyordu hala, "Haberlerde çıkıyor hep... Sakın yanlış bir şey yapma ha! Küçük dile sarılıp da sallanma sakın, midede de ateş yakmayın, tamam mı? Mide yanması olur sonra... Tamam mı oğluşum?" Aytek başını salladı, annesi oğlunun kahverengi saçlarını karıştırdı. Oğlu uzaklaşmadan hemen önce poposuna bir şaplak attı ve gülümsedi. Aytek ise saçlarını düzeltip annesine kızarmış gibi yaptı.

Buluşma yerine vardığında geç kaldığını fark etti Aytek. Semen Öğretmen elindeki tabletiyle ona doğru geldi ve tüm hazırlıkları yapıp yapmadığını sorarken onun fotoğrafını çekip listeye kaydetti. Böylece kaybolursa son görünüşüyle ilgili her şeyi bilebileceklerdi.

Birkaç kişinin daha gelmesini bekledikten sonra Mikro Küçülme ve Tur Merkezi'ne gittiler. Gidilecek yerlere göre farklı bölümleri vardı, bu oldukça gelişmiş merkezin. Fen Bilgisi öğretmeni Semen Öğretmen öğrencilerine vücudu tanıtmak amacıyla bu kampı aylar öncesinden ayarlamıştı.

Gönüllü insanların klonları sıra sıra dizilmiş ve her birinin kendi mikro transfer makineleri olan bölüme geldiklerinde durdular. Çocuklar AX23753 adlı klonun vücudunda kamp yapacaklardı üç gün boyunca. Çoğu öğrenci heyecanından yerinde duramıyor, kan pulcukları gibi kıpır kıpır dolanıyorlardı. Sırasıyla herkes küçültülüp klonun vücuduna transfer edildiğinde geldikleri ilk yer ağızdı.

Arkalardan yaramaz bir çocuk "Ağzımızı kendimiz de görüyoruz zaten, daha derinlere gidelim." diye dalga geçse de Semen Öğretmen bunun bir eğlence kampı olmadığı konusunda öğrencilerini uyardı.

Etrafına meraklı gözlerle bakan öğrencilerine seslendi, Semen Öğretmen: "Gençler, kamp alanına gitmeden evvel nereleri gezeceğiz, anlatacağım şimdi. Herkes dikkatini bana verebilir mi?" Hepimiz ona dönüp planı açıklamasını bekledik.

"Önce ağıza geldik çünkü size sindirim sistemini göstermek istiyorum. Ağızdan başlayarak ince bağırsağa kadar gideceğiz. Yutakta paraşütlerimizi ve koruyucu kıyafetlerimizi giyip yemek borusundan mideye atlayacağız. Mideye vardığımızda sakın ateş yaratacak şeyler yapmayın."

Öğretmen konuşmasına devam ederken öğrencilerden ikisi aralarında fısıldaşıyorlardı: "Oğlum, mide özsuyundan şu kaba numune alsak mikro halden çıktığımızda çok fena şakalar yaparız. Elimizdeki mide özsuyuyla her yeri deleriz oğlum!" Onların hain planını kimse duymamıştı. Semen Öğretmen hala konuşuyordu, "Midedeki asitleri ya da enzimleri toplamak için kap aldıysanız hemen bana getirin, bu kesinlikle yasak!" Kendilerini çok akıllı zanneden iki öğrenci, öğretmene yakalanmışlardı. Öğretmen kabı, küçük çantasındaki büyük envantere sakladı. Konuşmasına devam etti:

Bİ' SÜRÜ KÜÇÜK HİKAYE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin