Ömrümün etini yiyip kemiklerine girişen kedi naneme.... 😒😒😒
Adı lazım değil
***
''Sevgili Kyungsoo; sana bu mektupları yazıyorum çünkü korkağın önde gideniyim. Sanırım seninle kekelemeden konuşamadığım düşünülürse bu iyi bir fikir. Nunalarım benim sana olan ilgimi fark ettiğinde senin anlayışla karşılayacağını söyleyerek beni sakinleştirmeye, sana açılmam için yardımcı olmaya çalışmışlardı.
Ben ise onları reddettim çünkü sadece o üç yaşındaydık ve nunalarım çok fazla yaoi okuyordu.
Beni yanlış anlama Soo, ben sadece on üç yaşında olup gururu fazla kaçırmış olan biriyim. Sana sarılabilmek varken yaz sonunda sonsuza dek ayrılmayı seçiyorum çünkü bir ihtimal beni reddedebilirsin... Bu kötü olurdu değil mi?
Ayrıca beni kabul etme ihtimalin olsa bile nunalarım yüzünden inanamıyorum, nunaların küçük kardeşleri rezil etmek için bir sürü şey yaptığını herkes bilir. Haksız mıyım Kyungsoo? Senin nunan ve hyungun da sana çektiriyor. Ben bunu sizin o sevimli ve bizimkine kıyasla çok daha büyük olan mavi sahil evinize geldiğim birkaç seferde kolayca anladım. Sen de benim evime geldiğinde bunu fark etmiş olmalısın.
İşte genel olarak bu sebeplerle sana mektup yazmaya karar verdim. Merak etme Kyungsoo, bu mektuplar senin eline ulaşacak. Kâğıdın başını okudun mu? Sen inadın yazıyor. Tabii ki sen okuyacaksın. Eğer sen okumasaydın seni adını yazmazdım değil mi?
Mektuplarımı yaz tatilimiz bitince o güzel ellerinle tutuyor olacaksın. Okurken kirpiklerin titreşecek ve kaşların çatılacak. Herkes senin öfkeli olduğunu sanacak ama sen sadece şaşırmış olacaksın.
Mektuplarımı okurken ben burada olmayacağım ki bence bu herkes için en iyisi olacak. Bu sayede beni sevmediğini duymak ve hissetmek zorunda kalmam. Biliyorsun Kyungsoo, sizin aksinize biz buraya sadece bir yaz tatilliğine geldik. Eğer ailem bu kadar üzücü insanlar olmasaydı onlara bu evi aldırır ve her yaz senin yanına gelirdim.
Her yaz yanında olmamı ister miydin?
Ben isterdim çünkü seninle geçirdiğim zamanların bu kadar küçük olması canımı sıkıyor. Ben seninle sürekli olmak istiyorum. Her sabah, her akşam. Her deniz suyu yükselip de yaptığımız kumdan kaleleri yıktığında.
Hiç sıkılmadan seninle kumdan kaleler yapmak istiyorum.
Seninle birçok şey yapmak, birçok şey paylaşmak istiyorum Kyungsoo.
Çünkü ben seni ilk gördüğümde konuşamamıştım. Kumsalda oturuyordun. Yanına gelmiş ve üzerine gölge yapmıştım. Sanırım o an bana çok kızmıştın ki kaşların korkutucu bir şekilde çatılmıştı.
Gülümseyememiştim bile.
Ben gülümseyememiştim ama sen bana gülümsemiştin. Dudakların aralanmış inci gibi olan dişlerin ortaya çıkmıştı. Kalın dudaklarının kıvrılışı kocaman bir kalbi andırıyordu. Gülümsemen çok güzeldi Kyungsoo! Her gün bana gülümsüyorsun. Uyandığında yarım bir tane gün içinde sayısız kocaman ve akşam keyifsiz bir tane. Gülücüklerine bayılıyorum. Dişlerin bir çocuğunkine göre çok güzel, dudakların arasında özel duruyor.
Bu anıyı ne kadar aptal ve zamanımı nasıl da bilinçsizce harcadığıma kanıt olarak kullanıyorum. Sensiz kalacağım günler boyunca bunu aklıma getirip kendime lanetler savuracağım. Bunu nunalarıma anlattığımda bana "ne kadar da melankoliksin!" diyerek gülmüş, dediklerimle dalga geçmişlerdi. Ama ben melankolik değilim Kyungsoo, seni korkutmak gibi olmasın ama sana azıcık aşığım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
House by the Sea // kaisoo
FanfictionBen yaz aşkımı soğuk bir eylül sabahında kaybetmiş, yağmurlu bir bahar öğlesi unutmuş ve serin bir yaz akşamı mektupları ile tekrardan ona vurulmuştum.