6 ŞUBAT 2015
"Bazen soruyorum kendi kendime, bir insan nasıl bu kadar mutsuz olabilir ? En önemlisi ne biliyor musun günlük, aşkın ne demek olduğunu bilmiyorum. Bir gün geleceğini ümit ederken artık aşka inanmıyorum sanırım. En acısıda bu olmalı. Sence gerçekten aşk diye birşey var mı günlük? Artık değişik, farklı şeyler istiyorum. Özgürlüğün tadına varmak, aşkı doruklarında yaşamak istiyorum. Hiç olmadığım kadar mutlu olmak, geçmişi tek bir seferde silmek istiyorum. Hayatımın erkeği ile beraber hiç yapmadığım şeyleri yapmak, her zerresini beynime kazımak istiyorum."
İç çekerek günlüğümün kapağını kapattım. Bugün yine sıradan günlerden biri yaşanmak için sırasını bekliyordu. Bir kaç arkadaşımla beraber Taksim'de sabahlamaya gidecektik tekrar. Kim bilir belki hayat hiç beklemediğim şeyleri çıkaracaktı karşıma. Siyah tişört, siyah, dar, dizleri yırtık pantolon ve siyah ayakkabıyla tam bir umutsuz insan vakası gibi gözüküyordum.
Karnımızın verdiği sinyallerle beraber Burger King'e gittik.
Hayır, tabii ki biz normal insanlar gibi sıraya girip menü alanlardan değildik. Yukarıya çıkıp, bir masaya konup sırada ki hedefimizi bekliyorduk. Çıktığımızda, gözümüze kestirdiğimiz bir masaya oturup beklemeye ve insanları gözlemlemeye başladık.
"Kanka şunlara bak nasıl hayvan gibi yiyorlar ya!" diyen Emirhan'a bakarak güldüm. Anlamını bilmediğim şekilde keyifsizdim. Keyifsizlik kanıma kadar işliyordu. Sessizce parmaklarımla oynarken Emirhan ve Burak'ın az önce kalkanların artıklarını aç hayvan gibi yediklerini gördüm. Evet, biz artıkları yiyenlerdendik. İnsanlardan yolda kaldık bahanesiyle topladığımız paraları yemek yerine içkiye veriyorduk. Onları izlemeyi bırakıp bende büyük bir zevkle patateslere gömüldüm. Uzun ve soğuk bir gece bizi bekliyordu.