Bölüm 4

118 7 1
                                    

Okulların açılmasından bir kaç hafta sonra Oğuz, ben ve Murat buluşma kararı almıştık. Bu bi kaç hafta içinde ise Oğuz ile çok yakın arkadaş olmuştuk fakat Cem için aynı şeyi söyleyemeceğim.

Buluşma noktasına vardığımız gibi Burger'a girip dondurma aldık. O sırada Oğuz "Cem'i de cağıralım mı ?" diye sordu. Bilmediğim bir nedenden ötürü "Çağırsana ya, niye çağırmıyorsun o da gelsin" diye atladım konuya. Tanrım, lanet olsun. Dünden meraklı gibi bi halim vardı. Ben kendime küfürler ederken o sırada Oğuz Cem ile konuştu.

Cem'in gelmesini beklerken bizde Avm'ye girip zaman geçirmek istedik. Telefonla birbirinden saçma resimler cekliyorduk ki o sırada güvenlik kadın yanımıza geldi.

"Gençler hadi sizi dışarıya alalım" diyen güvenliğe "neden ya" diyerek kaşlarımı çattım. "Gençler çok ses çıkarıyorsunuz millet rahatsız, hadi dışarıya alalım sizi" diyerek karşılık verdi. O sırada Miray "alt tarafı tepindik, ne var bunda" deyince Oğuz ile ben kafalarımızı gömüp gülmeye başladık. Kapıya doğru yöneliyorduk ki, arkama dönmemle şok oldum. Arkamızda 5 tane güvenlik bizimle geliyorlardı. "Görende hırsızlık yaptık sanacak, ayıp" diyerek söylendim.

Avm'den kovulunca bizde el mecbur avm'nin yanında ki parka yerleştik. Oğuz'la ben çocuk sevinirken Cem geldi ve gelir gelmez Miray'a "Miray üstünü giymeyi unutmuşsun" dedi. Çaktırmadan kıkırdıyordum çünkü haklıydı. İstanbul gibi bir yerde bikini üstüne ceket geçirmişti. Bunun adı cesaret filan değildi.

Bir yandan yürüyüp bir yandan Miray'ın dediklerine cevap vermeye çalışıyordum. "Kanka şuna bak ya, önüme bakmazsam ezip gecicem" diyerek boyuyla dalga geçiyordu. Bende geçiştirmek amacıyla çok komikmiş gibi gülüyordum. Sanırım benden oyuncu olurdu, ha ?

Hepimiz paralarımızı ortaya dökmüş ona bakıyorduk. Ardından Miray "ortaya bir tane patates alalım, hepimiz yeriz" diye fikir sundu. Nasıl doyacaksak artık küçük boy patatesle. Oğuz Burger'a gidip patatesi alırken bizde masada bekliyorduk o sırada Cem "aa sen İlknur değil misin ?" diye sordu. Şaka mı yapıyordu yoksa yeni mi görmüştü beni ? Cevap vermeyerek Oğuz'un önümüze bıraktığı patatese baktım. Gözümü kapatıp derin nefes alarak açtım baktım ki patates ortada yoktu ! "Hayvanlar" diye bağırdım. O sırada gözüm Cem'e takıldı. Ketçapı parmaklayarak yiyordu ! Kendimi tutamayıp kahkaha patlattım. Durduramıyordum kendimi, hayvan desem hayvana yazık olurdu. Diğerleride bana katılmış gülüyorlardı. Fazla uzadığını fark edince ciddiyetimi koruyup "tamam susun" deyince hepsinin ağzı açık kaldı.

Herkes kendi aralarında sohbet ederken ben ise Cem'i izliyordum. Sanırım o da konuşulan şeyleri fazla gereksiz bulmuş olmalı ki, konuşmaya katılmıyordu. Son gördüğümden bu yana sanki biraz daha çökmüş gibi bi hali vardı. İçten içe üzüldüm. Saçları özensiz bi şekilde taranmış, üstünde neredeyse dizine gelecek kadar tişört, dizleri yırtık pantolon ve siyah conversleri vardı. Dövmeleriyle ise tam bir "Bad boy" görünümü yaratıyordu kendi çapında.

Aç geçen uzun bir günün ardından evlerimize dağılmıştık ve ben nedenini bilmediğim bir şekilde Cem'i düşünüyordum. Bilmiyorum ama ona mesaj atmak istiyordum. Bir an önce toparlansın istiyordum. Düşüncelerimi bir kenara bırakıp, ne kadar sosyal medya hesabı varsa hepsini buldum. Ajan ruhumu çok seviyordum. Soru sorulan hesabına girdim. Neredeyse 3 yıl önceye gelince durdum ve öğrendiklerimi tartmaya başladım.

Bundan 3 yıl önce Öyküm diye sevgilisi varmış, çok seviyorlarmış birbirlerini ve okulun gözde çiftiymiş. Hatta Cem göğsüne Öyküm diye dövme yaptırmış. Ama daha sonra ayrılmışlar ve Melisa diye bir kızla beraber olmuşlar. Anladığım kadarıyla ilk başta aralarında sevgi yokmuş ama sonradan Cem aşkı Melisa diye tanımlamaya başlamış. 1 yıl boyunca aynı evde kalmışlar. Ayrıldıktan sonra ki cevapların pek hoş olduğunu söyleyemem. Anlaşılan bu kadar ruhsuz olmasının nedeni bu kız.

Mazoşist'in GünlüğüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin