KEHANETİN RENGİ

298 89 30
                                    

İYİ OKUMALAR

₩₩₩₩₩₩₩₩₩₩₩₩₩₩₩
        Sessizlik. Tek kelime 9 harf. Düşüncelerin beynini kemirdiği sırada bunu düşünüyordu.  Yıllardır babası ve annesinin katili olmak omuzlarına çöreklenmiş bir şekilde duruyordu.

Dadısı Vilma doğduğu evdeki baş hizmetçinin yazdığı parşömeni göz yaşlarına hakim olamayarak Alez'e okumuştu. Kadının boğazına hançer dayayarak okuttuğu her satır boğazına ilmek ilmek işlemişti. Yinede ağlamamıştı güçlü Alez. İçindeki canavarın bir katil olduğunu zaten biliyordu. Buna alışmalıydı.

"Çık Vilma ve babamın bundan haberi olursa elimdeki hançer bu sefer boynunda olur."

Vilma korkuyla başını sallayıp odasından çıkarken Alez hızla oturduğu yerden kalkarak  siyah renginin en özel tonuna sahip olan kılıcını alarak yeni askerlerin eğitildiği alana gitmek için hazırlandı. İçindeki öfke zerreleri usulca yayılırken bir yılanın zehri kadar da hızlı ilerliyordu. İçindeki katilin uyanması an meselesi iken Alez hızla pelerinini takarak odasından ayrıldı.

Her adımı bir öncekini takip ederek yok etmeye çalıştı. Saray çalışanlarının selamları kendilerine yeni bir yol oluştururken umarsamadan yürü güçlü savaşçı. Her zerresi tattı zehri. Direnmemek için çırpındı kalbi. Beyni bir sarkıt daha yerleştirdi kalbine ve susmasına izin  verdi.

Siyah atının üstündeki taşlı armalar uzaktan tüm heybeti ile parlarken Alez bu armaların onu bir katil olduğunu onurlandıran saçma bir gösteri olduğunu düşünmekten hiçbir zaman kaçınmamıştı.

Seyislerin General Alez'i görmesi ile atla ilgilenmeyi bırakıp yerlere kadar eğilmişlerdi.

Alez sinirini üstünde atmaya çalışarak okşadı güzel atının başını. Hızlı bir hamle ile atının üstüne çıkarak fısıldadı büyülü atına. "Gidelim"

Birkaç saat sonra

"Efendim General Alez saraydan çıkmışlardı. İsterseniz haber gönderelim ?"

Savaşçı vezir Afran kızının parşömeni defalarca okuduğunu öğrendiği andan beri yüzünü tek güldüren şey Binbaşı Punsat'ın gelmesiydi. Üvey kızının omuzlarına çöreklenen katil damgası sanki onun kalbine kurulmuştu. Kralın en yakın arkadaşı ve en güçlü baş savaşçıda olsa kızının omuzlarına çöreklenen bu yükü yok edemiyordu.

"Haber göndermenize gerek yok biz oraya gideceğiz. Binbaşı Punsat şuan nerede ?"

"Saray ormanını geçmişler  birazdan burada olacaklardır. "

Savaşçı vezir yerinden kalkıp pelerinini giyerken asker de odadan çıkmıştı. Son olarak kalbinin üstüne ülkenin simgesinin zümrüt ve yakutla süslenmiş  hali olan armasını takarak odadan çıktı.  Her adımında güç ve asalet akan bu adam herkesin ona hayranlıkla bakmasını sert mizacıyla karşılık verirken içindeki sevimli hali ise buna gülüyordu. 

"Efendim Binbaşı Punsat ve konvoy ekibi gelmek üzere. "

Afran son kez armalarını düzeltip atına çevik bir hareketle bindi. Atın yavaşça hızlanmasını sağlarken kapıdan içeri daha yeni  giren genç binbaşı hızla Afran'a selamını verdi. Atından dikkatle Punsat'a bakan cengaver adam ufak bir selam bahşetti binbaşına.

"Konvoy ekipleri burada kalsın Binbaşı. Biz seninle başka bir yere gideceğiz." Savaşçı vezir Punsat'ın cevabını ve sorularını dinlemekten kaçarcasını atını hızlandırıp yola koyulurken Punsat derin bir nefes alarak hızla atına bindi ve Savaşçı Vezir'i takip etmeye başladı.




SİYAHIN KILICIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin