Acıyla mekik dokuyan bir eski kraliçe.
Kinle yoğurulan bir acıyla
İlerledi mezar başına
Gözündeki bir damla yaş
Dudaklarda bir yemin
Usulca ilerledi iliklerine
Vicdanını yakıp kul eden
Hasretin tohumlarını
İntikamla takas ederek
Yaktı fitili
Hazırlandı öldürmeye ve ölmeye
Bekle dedi sözcükleri
Bekle siyahın kılıcı
Geliyorum...
Derin derin aldığı nefesler yüzünden içini yakıp buzdan küllere dönüşmesini izlemeye dayanamadan kalktı yerinden.Adımları eskisi kadar memnun değil elleri istediği kanla ıslanmamış gözleri istediği ateşi görememiş olmanın zorluğu ile İlerledi bahçede.Yukarı kaldırdı başını aniden.Gözündeki kanlı gözyaşını düşürmemek için kapattı gözlerini.Burnunda ki nefes tıkanmadan önce elleri ile yüzünü sıvazlayarak kılıcını kınından çıkardı.Çöktü yeşil ezgilerin dans ettiği bahçeye.Hızla sapladı kılıcını.Tuttu en keskin yerinden.Umursamadı kanamasını.Odaklandı seslere.
Gökyüzündeki uçan kuşların kanat çırpışını,içeride acı ile inleyen Sam'in kalp atışlarını,belki yardımım olur diye kapıda bekleyen prenses Nifren'in sessiz duaları,Punsat'ın sürekli kalkması yüzünden açılan dikiş seslerini...Hepsini duydu kulakları.İşitti.Bir tek kendi ruhunun sesini duymadı.Duyamadı.Acı içinde kıvranırken duduklarını mühürledi.
İçinde biriken melankoli ağırlaşmaya başlarken elinden sızan kan kokusu burnuna ulaştı sinsice.Açmadı genede gözlerini.Açtığında kor ateşi püskürtecekti gözyaşları.Yüzünü yakarken ruhu daha da donacaktı.İntikam yeminleri etmeyecekti.Çünkü daha kendini tanıtmamıştı.Ölümle arkadaş olan, savaşın biricik hizmetkarı,kinin ve nefretin kraliçesi Alez.Nam-ı diğer Siyahın Kılıcı.
Attığı her adımı ölüm kokan çizgileri değiştiren kılıcıyla gelecek ve ölümü eski kraliçeye armağan edecekti.Tıpkı kraliçenin çocuklarına ,ailesine ve tek aşkı kralına yaptığı gibi..."Efendim Prenses Nifren sizi görmek istiyor."Sarı rütbeli askere bakmadan önce oturduğu yerden kalkıp kılıcını saplayarak bütünleştirdiği yeşil ezgiden hızla çekti.Çıkan tiz ses kulaklarını doldururken hızla ilerleyen Alez yüzünü ifadesiz hale getirmişti bile.Ardından bıraktığı kanlı izleri umursamadan.İlerlediği yolda ki puslu kan izleri onu belli ederken attı adımlarını parıltılı merdivene.Her adımı bir düşünceydi belkide.Göğüsü inip kalkarken durdurdu bir askeri."Prenses nerede?"dedi.Hızla selam veren askerden odasında cevabını alınca adımlarını hızlandırmaya başladı.Sakin ruhunun aksine adımları ölüm korkusunu yaymak istercesine atıyordu.Bu sarayda hain olan insanlar olduğunu elbette biliyor adımlarını bile söylediklerini tahmin edebiliyordu.Her hareketinde saklı bir kelime vardı.Eğer düşman zeki ise bu şifreyi çözer ve bu şifrenin ölüm olduğunu bilirdi.
Kapıyı büyük bir gürültüyle çalmadan girdi General odaya.Prensesin sıçrayışını keyifle bir o kadarda keyifsizce izledi.Anlaşılan eğitilmesi gereken korkak bir prenses vardı.Hızla düşüncelerini toplayarak selam vermesini bekleyen prensese tek kaşına kaldırarak baktı.Selam alamayacağını anlayan prenses koltuğuna oturarak Alez'in oturmasını istedi.Gökleri yaran adımları birbirini takip ederken oturdu koltuğa.Uzun uzun baktı ağlamaktan kırmızılaşmış gözlere.Kralın sözleri geldi aklına."Kızıma bir şey olursa ölümün bizzat elimden olur."Kızını bu halde görse beni kesin öldürür diye düşünmeden edemedi.Kendini soru soran gözlerle bakan prensese çevirdi.
Derin nefes alarak başladı prenses cümlelerine."Babam bizden olay ile ilgili detaylı bir mektup bekliyor General.Defalarca yazdın biliyorum ama babam kaçırdığın ya da söylemek istemediğin bir takım şeyler olduğunda kararlı.Anlatmak istediğin bir konu varsa lütfen benimle paylaşın."Sessiz bir şekilde dinleyen Alez son cümle ile alaycı gülümsemesinin yüzünde yer edinmesine kızmadı.Ne olduğunu sorarcasına bakan prensese bakarak sözcüklerini sıralamayı ihmal etmedi."Babanız haklı prenses ama bu bilgileri burada askeri eğitim konusunda yetersiz biriyle paylaşacak kadar acemi bir asker değilim.Prenses bile olsanız ölüm korkusu ile karşı karşıya kaldığınızda bu bilgileri söyleyeceğinizden eminim.Ülkemi ve askerlerimi düşünmek zorundayım"Suratına şaşkın bakan prensese bakarak iç geçirdi."Burada ki zamanınızı boşa harcamızsınız anlaşılan.Biraz askeri bir eğitimimiz olsaydı bu cümlelerimi hemen anlar suratıma şaşkın ve bir o kadarda sinirli bakamazdınız.İzninizle prensesim."Sahte gülücükler eşliğinde verilen cevabından memnun bir şekilde ilerledi odasına.Arkasında sinir küpüne dönüşen prensesi bilerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAHIN KILICI
FantasíaGündüz gece ile ittifak yapmış gibi kararmıştı. Rüzgar aradan çekilmiş kan kokusu burnumuzu sızlatmıştı. Nefeslerimiz onunla bir olmuştu. Elimdeki kanın sıcaklığı gittikçe artarken kulağıma fısıldanan cümle ile dudaklarımda ufak bir tebessüm oluş...