SARAY YOLCUSU

204 76 6
                                    

Umarım önceki bölümü beğenmişsinizdir.İyi okumalar
   Multimedya da Sam var
SİA-MY LOVE
  Müzikle okuyunuz
Tugbagulse123 ve KoyuMavii'ye ithaf ediyoruz.
₩₩₩₩₩₩₩₩₩₩₩₩₩₩₩₩₩

Nefes  sesleri tüm eski hanı dolduruyordu.Kanlı elleri boyası dökülmüş duvarlarda geziniyordu.Pek çok savaş gören gözleri odalarda ki anılarda dolanıyor kan havuzunda yürüyen ayakları eskimiş halılara basıyordu.Gıcırdayan tahta seslerinin çığlıkları kulaklarını doldururken yürüdü eskimiş handa.Hâlâ acı ve nefret kokuyordu bu kapılar.İniltileri duyuluyordu pencerelerin.Duvarlar şahit oldukları mutluluğu,hüznü ve öfkeyi taşıyamıyor ölmek için yalvarıyordu.Biraz zorda olsa babasından doğduğu eve nasıl gideceğini öğrenmişti.Babasının peşine taktığı askerleri atlatmak hiç zor olmamıştı.Tek başına yüzleşmek istiyordu.Defalarca olduğu gibi yine haykırmak istiyordu  anne ve babasının katili olduğunu.Kana susamış acımasız bir canavardı o.Her aynaya baktığında soğuk katil ruhunu görür daha da acı çektirmek isterdi kendine.

     Girdiği oda mutfak olmalı diye düşündü.Handa ki büyük olan yerlerden biriydi.Kazanlara,bardaklara bakarken diğerlerinden biraz daha çıkıntılı olan ahşabı fark etti.Yavaşca eğilerek bıçağını çıkardı.Yanda ki boşluğa bıçağı koydu ve biraz uğraşlar ile bölüm açıldı.Ahşap pembe bir kutu karşılamıştı onu.Elleri ile tozunu sildi.Biricik bebek yazan oyuntulu harflere baktı.Kendisinin olmalıydı.Bu hanın ilk ve son çocuğu  olmak bir işe yaramıştı.Gezdirdi parmaklarını yazıların üstünde.Pisliğini kutuya da bulaştırdı.Nefrete susamış canavar olduğunu bu kutuda öğrendi.Yavaşca açtı kutuyu.Minik kaşık ve çatallar onu selamladı.Özenle yapılmış bu çatal ve kaşıklara bakmamak için kendini zorladı ama başarılı olamadı.Nefretini ve öfkesini bu minik eşyaların görmesini istemedi.Kinini tatsın istemedi.Ailesinin ve milyonlarca insanın katili olan bu askerin dokunuşlarını hissetsin istemedi.Engel olmaya çalıştı kendine.Başarılı olamadığı sayılı anlardan biriydi bu da.Biraz daha altta minik pembe bir tabakla karşılaştı.Biricik bebeğimizin yemeği yazan bölümü defalarca okudu.Gözleri yaşlarını akıtmak istedi defalarca.Soğuk bir günde donarak ölmemek için direnen insan gibi direndi bu duruma.Kalktı yavaşca yerinden.Dayanamadı daha fazla.Eşyaları özenle yerleştirdi.Onlarıda katil yaptı ve bu odadan aceleyle  çıktı.Titrek bir o kadar da güçlü bir nefes aldı.Üst katlara çıkmak için ağır adımlarla merdivene yöneldi.Eskimiş merdivenin iniltilerini dinlemek istemesede attı ilk adımını.Her adımı bir aslan gibi cesur bir o kadar da ceylanın ki kadar ürkekti.Merdiven sonunda bir oda karşıladı onu.Davet etti içeri.Gelmesini ve görmesini acılarını paylaşmasını istedi.Dayanamadı bu yakarışa Alez.İlerledi odaya.Binlerce elin deydiği tokmağı çevirdi.Kan ve gül yaprağı kokuları onu karşıladı.Kanlı çarşaflar,ufak bir beşik ve bir zehir şişesi ile karşılaştı bu odada.Yatak kan ile boyanmış yeni bir renk kazanmıştı.Atmak istemedi adımını.Yapmaktan korktu.En çokta yapamamaktan.İtaat etmedi ayakları ilerledi.Yerde ki zehir şişesini aldı önce elleri.Babam bunu içmiş olmalı düşünceleri esir aldı.Döktü üstüne kanla ıslanmış bir gözyaşı.Tutamadı kendini.İlerledi yavaşca yatağa.Kan her taraftaydı.Annemi burda öldürdüm dedi binlerce defa.Baktı yanında ki beşiğe.Gül kokuları bu beşikten geliyordu.İçinde ki tozlanmış çarşafı aldı.Götürdü defalarca kan kokusu alan burnuna.Gül kokuları hâlâ duruyordu.Akıttı bir damla daha.Taşıyamadı binlerce tekme savuran ayakları.Tutamadı kendini.Bıraktı kan ve tozlu olan zemine.Her gözyaşı onu daha da kedere boğdu.Her titrek nefesi katil olduğunu haykırdı defalarca.Tuttuğu çarşaf ölmesini istedi dokunuşlarıyla.Ölmek istemedi yine.Ölmeyi hak etmedim dedi.Acıyı en derinde tatmak istedi.Ölmek için yalvaracağı kadar acı içinde boğulmak istedi.Her bir damla gözyaşında acıyı,nefreti ve öfkeyi hissetti.Mutlu musun diye haykırdı kalbine.Katil olduğun için mutlu musun dedi beynine.Hepsi çekildi bir kenara.Sen busun dediler.Çek acını ortak etme bizi dediler milyonlarca kez.Kalkmak istemedi belki ilk kez.Göz pınarları daha da çok kurusun istedi.Göz yaşının acısını hafifletmesinden korktu ancak tutamadı kendini.Sıkmadan ne olduğunu haykırarak ağladı.Ağladı ki bu son olsun.Ağladı ki kim olduğunu hatırlasın.Ağladı ki acısı kat be kat artsın. Ondan beklenmeyecek kadar zarif dokunuşlarla dokundu buzdan ruhuna.Beni yalnız bıraksanda ben seni koruyacağım dedi.Utandı beyni belkide ilk defa kızdı kendine.Yöneldi kalbine. Çığlıkların beni sağır etsede yanında olacağım dedi.Sen beni yarı yolda bırakmak istesen de ben zalimliğim ile seni kuşatıp kimsenin sana erişmesine izin vermeyeceğim dedi ve sözlerine itaat etmeyen ayaklarına söz geçirerek kalktı yerinden.Sildi kan kokan göz yaşlarını.Soğuk ifadesini yerleştirdi yüzüne.Ruhunun zalimliği kapılarını açarken attı adımlarını hanın çıkışına.Düşüncelerini kapalı kutuya koyup çevirdi rotasını saraya.Sıra gelmişti ölümü öldürenin ruhuna.

SİYAHIN KILICIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin