1

117 23 10
                                    

"Gitme." dedim çaresiz ve kısık çıkan sesimle. Gözlerimden akan yaşları elimin tersiyle silip arkasına bile bakmadan ilerleyen o'na bir kez daha belki de son kez sesimin çıktığınca bağırdım. "Gitme." durmadı. Duymazlıktan gelerek gitti. Bedenim uyuşmuştu sanki. Soğuk öyle derinime işlemişti ki duygularımıda yavaş yavaş yitirmeye başlamıştım. Ayağa kalkmaya yeltendim. Ve soğuk kaldırım taşları..

---- 3 Yıl Sonra ----

"Nasılsın." diye gülerek içeri giren Kara'ya gülümseyerek "İyiyim sen." dedim. Tam 3 yıldır o'nun gittiği günden beri yanımdan ayrılmıyordu. Bana onu unutturmaya çalışıyordu fakat bilmiyordu ki bana onu en çok hatırlatan kişi oydu. "Bu akşam boşmusun güzellik." diyerek önümdeki koltuğa oturdu. "Sanırım yapmam gereken bir kaç şey var." masanın üzerinde ki dosyalara gözlerimi götürerek "İncelemem gereken dosyalarım ve hazırlamam gereken raporlarım." diyerek gülümsedim. Her zaman anlayışla karşılardı beni. Sık sık bir şeyler yapmak adına teklifler de bulunurdu bense onu her zaman işim olduğunu söyleyerek geçiştirirdim. "Bıkmadın mı artık sürekli çalışmaktan." diye bıkkınca kaşlarını yukarı kaldırarak baktı. Başımı iki yana sallayarak "Hayır. Biliyorsun önemli bir işte çalışıyorum. Beni bekleyen mahkemelerim var. Yapmam gereken savunmalar ve sunmam gereken raporlarım var. Oldukça yoğunum bu sıralar." Dedim yoğun olmasam da yoğunmuşum gibi işlerimi abartırdım. Kara oldukça zeki biriydi ve benim kurduğum bu bahaneleri anladığına adım gibi eminim. Yine de üstüme gelmeyişi ve beni bu konuda serbest bırakması ona daha fazla güvenmeme sebep oluyordu. Omuzlarını düşürerek "Pekala o zaman boş olduğun bir zaman bir yemeğe çıkalım." dedi. Gülümsemekle yetindim. Daha fazla kalmayarak odadan çıktı.

Önümdeki dosyalara elim varmıyordu. Sanırım ona hak vermeliydim. Bende sıkılmıştım sürekli çalışmaktan. Çalışmayı seviyor değilim fakat çalışmadığım zamanlar geçmek bilmiyor. 3 yıldır beni terk etmeyen içimde ki acı kendime zaman ayırmama izin vermiyordu adeta. Çok kısa bir dalgınlığımda bile direkt aklıma geliyordu. Gözlerimin yandığını hissettiğimde gözlerimi kapattım. Masadan kalkıp yavaş adımlarla odadan çıktım.

Koridordan olabildiğince hızlı geçerek asansöre ilerledim. Kara'nın odasının olduğu kata 3 yıldır çıkmıyordum. Asansörün kapıları açıldığında bir an tereddütle bekledim. 5 saniye içerisinde kapanan asansör kapılarını tekrar açarak koridora çıktım. Hızlı adımlarımla kısa sürede Kara'nın odasına ulaştım. Bu koridorun her bir köşesinde anılarım vardı. Hatta bu şirketin her bir karesinde. Onu hatırlatan her şeyden gitmiş bir tek burdan gidememiştim. Neden gidemediğim konusunda hiç bir fikrim yoktu.

Hızla girdiğim odada Kara bana şaşkın gözlerle bakıyordu. Ona "Düşündüm de işlerimi erteleyebilirim. Bu akşam yemeğe çıkmaya ne dersin ?" diye sordum. Şaşkın yüzü gülümsemeye dönüşürken kafasını hızla sallayıp "Tabii.Evet.Tamam çıkalım." dedi. Samimi olduğunu varsaydığım bir gülümsemeyle arkamı döndüm. Ben odadan çıkarken "Akşam 8'de alıyorum o zaman seni." dedi "Görüşürüz" diyerek odadan çıktım.
Hızlı adımlarım asansöre ulaşmamı sağlarken kendimi güçlü tutmaya çalışıyordum. Asansöre bindiğimde derin bir nefes aldım. Bu benim için çok fazla zor bir şeydi. 3 yıl geçmişti ama. Tam tamına 3 yıl. Sesini duymadan yüzünü görmeden tam 3 yıl geçirdim. Her gün yeni bir başlangıçtı benim için artık. Daima iyi olmaya çalışmıştım fakat bunu pek becerebildiğim söylenemezdi. Bir kaç dosyayı çantama atarak odadan çıktım.

Neden hala buradaydım hiçbir fikrim yok demiştim ya. Sanırım beni burda tutan Kara'ydı. Gitmeyi planladığım hatta bir kaç ay uğramadığım bu iş yerine geri dönmem için yapmadığı şey kalmamıştı. Ona çok şey borçluydum. Beni geri hayata döndürmüştü. Zor olsa da bunu başarmıştı. Hayatımda ki en güçlü en iyi en sabırlı insandı. Bu kadar zaman beni çekmek biraz sabır gerektirirdi çünkü. O gerçekten iyi biri diye geçirdim içimden.

HAYAT #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin