Şiddetli Sevgi

1.9K 104 36
                                    

''Eğer her insanın varlığının bir amacı varsa, benimkinin amacı sen olmalısın.Ben seninle tanışmak için yaratılmış olmalıyım.Seni sevmek için.Seni çok sevmek için.''


Mina büyüdükçe her şey değişmişti.Kız ufakken Jiyong'un onu pek sevmediğini düşünüyor, ondan biraz uzak duruyordu.Ama zaman geçtikçe aslında Jiyong'un da onu sevdiğini, sadece kişiliğinin bunu göstermeye elverişli olmadığını farketti.O Seungri gibi onu herkesin içinde öpücüklere boğmazdı, ona her fırsatta onu ne kadar sevdiğini söylemezdi.Ama koltukta çok yakınına oturup beklerdi.Mina'nın ona yaklaşmasını beklerdi.Çünkü Jiyong'un ona onunmuş gibi davranabilmesi uzun zaman almıştı.Jiyong ona dokunsa rahatsız olur muydu? Belki de iki babası olmasını garipsiyordu? Belki de Jiyong ona çok fazla yaklaşmamalıydı.Jiyong'un bu düşünceleri Mina onu yanağından öpmeyi alışkanlık haline getirdiğinde kaybolmaya başladı.Koltukta yastık olarak onun göğsünü kullandıkça, Seungri yerine onun elini tutmaya başladıkça, evde yankılanan 'Baba!' sesinin onu aradığını hissettikçe, o düşünceleri kaybolup gitti.Zamanla Mina'ya tereddüt etmeden dokunabilmeye başlayabilmişti.Aralarındaki bağ, Seungri'yle Mina'nın arasındakinden biraz farklıydı.Bunu herkes hissedebiliyordu.

"Sanırım benden pek hoşlanmıyor." Mina bir gün Seungri'ye bu cümleyi söylediğinde, Seungri hızla yanına oturdu.

"Hoşlanmak? Seni çok seviyor."

"Bugün parkta onun arkadaşlarını gördük." Mina kafasını kaldırıp, Seungri'ye baktı. "Beni sorduklarında kızı olduğumu söylemedi."

Seungri gülüp elini saçlarına götürdüğünde somurttu.

"Neden gülüyorsun? Komik değil." Seungri'nin elini itti. "İkinizin de benim babam olduğunu söylüyorsun ama bunu istiyormuş gibi durmuyor."

Seungri gülümsemeye devam etti.

"Önce senin ona göstermen gerek."

Mina kaşlarını kaldırıp, ona baktı.

"Neyi?"

"Onun baban olmasını istediğini." Seungri iç çekti. "O sadece senin bunu istememenden biraz korkuyor."

"Ama bunları konuştuk.Ben iki babam olmasına alıştım."

"Biliyorum, ama o hala emin olamıyor tatlım." ellerini tekrar kızın saçlarına götürdüğünde, Mina bir şeyleri anlamış gibi başını salladı.

Bu garip iki adamla birlikte büyümek, beyninin yaşıtlarından daha fazla çalışmasını sağlıyordu.

Ertesi gün Jiyong'u tekrar parka sürüklediğinde, aniden arkadaşlarını alıp adamın yanına geldi.

"Bu kim? Saçları garip."

"O benim babam." Mina gülümseyip Jiyong'un elini tuttu.

Neden anlaması bu kadar zordu? Mina onları seviyordu.Evet, bir annesinin olmaması garipti ama etrafta onun gibi bir sürü çocuk vardı.Zaten bir keresinde arkadaşının annesinin ona vurduğunu gördüğünde şok olmuştu.Ona kimsenin canını yakmaması öğretilmişti.Jiyong onun rahatsız olup olmayacağını düşünüp koltukta yanına bile yaklaşamazken, anneleri onların nasıl canını yakabiliyordu?

Zaman geçtikçe Mina, Jiyong'un onu gerçekten sevdiğini anladı.Sadece biraz farklı seviyordu o kadar.

O akşam hep birlikte mutfakta bir şeylerle uğraşıyorken hiç beklemediği bir şey oldu.

"Buraya gel." Jiyong gülümseyip onu kucağına aldığında, Seungri'nin güldüğünü duyabiliyordu.

Jiyong onu banyoya götürüp, onun için aldıkları sandalyenin üzerine koydu ve musluğu açıp kızın ellerindeki her türlü yemek artığını temizlemeye başladı.

That Blonde.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin