- 3 -

377 14 1
                                    

Multimedya ; hazal.

"Sizleri çok seviyorum." Dedim kendimi güçlü göstererek. Öyle ağlayarak bir yere varamazdım. Onları üzemezdim.

"Bizde seni seviyoruz prensesim benim." Dedi annem. Ardından babam konuştu, gözlerimin içine bakarak.

"Bu hayatta kendi başına dimdik ayakta durabilirsin kızım. Sakın üzülme. Biz her daim senin yanındayız."

Gülümsedim.

"Rüyanda, beni mi görüyorsun ufaklık?"

Gelen sesle gözlerimi araladım. Güneşin ışığı direk gözüme geliyordu. Ve bu beni rahatsız ediyordu.

"Alarm çaldı, sana bağırdım, üstüne su döktüm ama hala uyanmadın ufaklık. Ne uykuymuş bu böyle?" Dedi demir karşımda. Lonet olsun sana demir!

"Bir dakika, sen benim üstüme su mu döktün?" Dedim sinirle. Hemen üstüme baktım. Islanmıştı!

"Sen ne yaptığını sanıyorsun?! Odama izinsiz giremessin! Ayrıca ufaklık ne ya!"diye bağırdım yataktan kalkarak.

"Ooo, odayı sahiplenmişsin baya ufaklık." Dedi.

Engel olamadım gözümden yaş geldi. Sinirlendiğimde hep ağlardım ben. En kötüsü buydu işte. Sinirlendiğinde ağlamak...

"Demir benim ailem öldü anlıyor musun?! Ben de buraya gelmek istemedim. Ama mecburdum. O lanet olasıca yetimhaneye gitmek istemiyordum. Anlıyor musun beni!? Doğru ya, sen zengin bir ailenin şımarık çocuğusun! Beni asla anlayamassın! Ukala!" Diyerek odadan çıktım hemen. Salondaki aysel hanımı umursamadan evden çıktım. Bahçeye gidip çimenin üstüne oturdum.

Sizsiz olmuyordu işte anne! Olmuyordu. 4 duvar arasında kalmak istemiyordum. Yetimhaneye gitmek istemiyordum. Seni kkmse istemiyor bu evde güneş işte. Sende buraya yerleşmişsin baya. Buraya gelmemeliydim. Asla gelmemeliydim!

Üstümde şu an pijama vardı. Şort yani. Ütünde de siyah sade bir tişört. Tam bir rezilliktim!

Ayağa kalkarak tam yürüyecektim ki bir anda demir çıktı karşıma. Şu anokadar yakındık ki, nefesi yüzüme çarpıyordu. Kalbim heyecandan küt küt atıyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum.

"Ben öyle demek istemedim güneş. Seni iyi anlayabilirim. Bende birini kaybettim. Yakınımı. Ve onu senin baban ve anneni özlediğin kadar çok özlüyorum." Dedi.

Hata bendeydi. Kimi kaybetmişti acaba? Şimdi çok utanıyordum işte. Güneş, sen tam bir aptalsın!

"Ben, ben özür di-" diyecekken sözümü kesti.

"Senin hatan değil, özür dileme. Bilmiyorudun sadece." Dedi.

Tam eve doğru gidecekken bileğimden tuttu. Önce bileğime sonra ona baktım. "Odada söylediklerim için üzgünüm." Dedi sadece.

Hic birşey demeden hemen eve girdim. Girer girmez karşımda aysel hanımı gördüm. "Canım iyi misin?" Dediğinde bir anda kapı sırtıma çarptı. Demir gelmişti. "Ah!" Dedim.

"Pardon." Dedi sadece.

"Demir, ne oluyor? Neden dışardasınız?" Dedi aysel hanım.

Demire baktım. O bana çoktan bakıyormuş bile. "Şey ben gitmeliyim." Dedim ve hemen yukarı çıktım.

Üstümü değiştirerek saçımı başımı düzelttim. Yatağa oturdum. Hazala anlatmam gerekiyordu.

-

Aysel hanımla konuşmak için aşagıya yöneldim. Salonda yine kahvesini yudumlarken gazeteye göz ucuyla bakıyordu.

Beni gördüğünde gülümsedi.

Üvey AbimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin