fourty nine

1.1K 69 29
                                        

Kyungsoo annesinin söylenmelerini görmezden gelerek oturma odasında televizyon izleyen babasına yöneldi.

"Baba.. Dışarı çıkmam gerek. Annemi duyuyorsun."

"Annen ne derse o. Ben karışmam."

"Baba normalde tam tersi oluyor bu biliyorsun değil mi ? Bu lafı söyleyen anneler oluyor falan hani ? Hem nerede erkek dayanışması ? Ben şimdi genç bekar bir erkekken gezemeyecek miyim ?"

"Bak evlat... Bekarken izin almazsın zaten. İzin alırsan bu olur."

Kyungsoo'nun babası mutfağı göstererek kaşlarını kaldırdı ve sonra sustu. Kapı çaldığında annesi mutfaktan çıktı ve eşiyle oğluna suçlayıcı birkaç bakış yolladı.

"Odama çıkıp hazırlanayım. annem misafir varken asla hayır demez."

Bay Do gülerek oğlunun uzaklaşmasını izledi.
Kyungsoo siyah dar pantolonu ve siyah tişörtünü giyerken beyninde Chanyeol'ün dedikleri yankılandı. Hep siyah giyiyorsun. Oysa ki sana bütün renkler yakışıyor. Siyah tişörtünü çıkarıp, annesinin bir zamanlar aldığı turuncu-beyaz (adanaspor yşsn) çizgili tişörtünü giydi.
Yavaş ve kararsız adımlarla oturma odasına indiğinde sinirli bir şekilde kahvesini içen babası, elinde tuttuğu bebeklik albümüyle yanında duran Park Chanyeol'e kendisini rezil eden annesini elbette beklemiyordu.

"Senin burada ne işin var ?"

"Misafirimizle saygılı konuş Kyungsoo."

"Chanyeol ?"

İkinci bir uyarı gibi sertçe uzun boylu çocuğun ismini söylediğinde Chanyeol onu umursamayarak albümdeki bir fotoğrafı gösterdi.

"Bu ne zamandan ?"

Kyungsoo'nun annesinin gözleri buğulanır gibi oldu.

"Bu Kyungsoo'nun Jongin'le tanıştığı ilk zaman. Ona bakışlarından anlamıştım ne hissettiğini."

"Gerçekten çok güzel bakıyor. Hep bana bakmasını hayal ettiğim gibi."

Chanyeol dudaklarını büzerek konuştuğunda, Kyungsoo bunun çok yapmacık olduğunu düşündü. Daha iki ay önce Baekhyun'a takıntılı olan adam nasıl da şimdi Kyungsoo'ya deli gibi aşık olduğunu savunabilirdi ki ?
Ona inanmak için aptal falan olmak gerekirdi.

"Chanyeol. Dışarı çık"

Annesinin ne söyleyeceği umurunda değildi. Şu an sinirliydi ve ailesinin önünde yanlış bir şeyler söylemek istemiyordu.

"Konuşacağız sadece. Hadi !"

Kendisi önden giderken konuştu. Chanyeol az sonra olacakları az çok tahmin edebiliyordu. Kyungsoo sinirlenince gerçekten inanılmaz biri oluyordu ama bu onun aşık olunası özelliklerinden biriydi işte...

"Ne yaptığını sanıyorsun ? Ailemle tanışmanda amaç ne ?"

"Sevdiğim adamın ailesini tanımak istemem suç mu ?"

"Şunu demeyi keser misin ? Beni sevmiyorsun. Baekhyun'la göz göze geldiğinde ya da o sana kardeşin olarak tekrar yaklaşmaya çalıştığında olacakları bildiğin halde beni sevdiğini nasıl söyleyebilirsin ?"

"Bak... Biliyorum kulağa saçma geliyor ama ben çok ciddiyim. Kyungsoo, gözlerimi açıp duygularımı böylesine yönetebilen ilk insansın. Onun benim üvey de olsa kardeşimdi ve böyle duygular beslemem yanlıştı. Bunu içimde binlerce kez söylesem de, kendime itiraf etmemi sen sağladın. Sonra yavaşça seni tanıdım. Hareketlerini izledim. Geçen gün Jongin herkesin içinde önceden sana platonik olduğunu söylediğinde gözlerinin dolduğunu gördüm ve içimde oluşan o hisleri tarif edemem Kyungsoo... Bir an Jongin'in yerinde olmayı istedim ama bunun Baekhyun ile hiçbir alakası yoktu. Beynimde sadece senin onu sevdiğin vardı. Belki sana hissettiğim duyguları hissettirirsem... Beni kabul edersin sandım Kyungsoo. Ama yanıldım sanırım."

"Yapma Chanyeol... Kafamı karıştırma ne olursun. Bir aşk acısını daha kaldıracak halde değilim."

"İzin ver Kyungsoo. Sana aşk acısı yerine aşkın ta kendisini vereceğim. Ne olursun bana bir şans ver."

Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı ve Chanyeol'ün dolu gözlerine baktı.

"Eğer bir kere hata yaparsan Park Chanyeol... Yemin ederim seni hayatımdan kapı dışarı ederim."

Chanyeol sevinçle Kyungsoo'yu kucakladığında, Kyungsoo kalbinin neden bu kadar hızlı attığını biliyordu. Çünkü o da bu aptala çoktan gönlünü kaptırmıştı bile.

Wrong NumberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin