Wrong Number

twenty eight

"Bizi tercih ettiğiniz için teşekkür ederiz, yine bekleriz !"

Chen sevinçle bağırıp arkadaşı Kyungsoo'ya döndü.

"Oh... Kyungsoo. Neden suratın asık ?"

"Uykumu almamış olmalıyım. Çok yorgunum."

"İstersen ben buraları silerken sen arkada dinlenebilirsin."

Chen eline bez alıp masaları silmeye başlarken konuştu.

"Sen çok yoruluyorsun. Neredeyse üstüme düşen hiçbir işi yapmıyorum"

"Ben bu durumdan şikayetçi değilim. Hadi Soo... Git ve dinlen."

"Aslına bakarsan... Yorgun değilim. Onları bırak ve benimle dertleş."

"Dükkanı kapatsaydık."

"Eiiy... Ne işkoliksin sen de !"

Chen gülerek masaları sildi. O sırada Kyungsoo telefonunu çıkarıp aramalarına ve mesajlarına baktı.

"Anlat bakalım."

"Bir çocuk var Jongdae... O-ondan çok hoşlanıyorum."

"Soo bu harika~"

"Değil. Çünkü... O başka birinden hoşlanıyor."

"Oh... Kim peki bu ?"

"O mükemmel biri. Uzun boylu evet, onun yanında minik görünüyorum bu da doğru ama bu beni güvende hissettiriyor. Ona hiç açılamadım çünkü düz olduğunu söyleyip duruyordu."

"Yani... İnkâr yöntemi de olabilir."

"Sonra, bana mesaj attı ve "Kyungsoo, ben bir erkekten hoşlanıyorum sanırım. Ne yapmam gerek ?" dedi. Ellerim tutmuyordu Jongdae... Ona çocukla ilgili bilgi verdim."

"Kyungsoo... Dostum sen acı içinde yüzüyorsun. Hey... Ağlama."

Chen uyarana kadar Kyungsoo ağladığının farkında bile değildi. Uzun süredir içinde tutuyordu bütün bunları ve sonunda patlamıştı işte.

"O Byun Baekhyun'a aşık..."

"Bizim Baek ?"

"Evet."

"Peki... Kyungsoo... Kimden hoşlanıyorsun ?"

"Jongin... Kim Jongin."