Keyifli okumalar...
İnsanın sahip olacağı tek bir gerçek arkadaş, kişinin tüm dertlerinden kurtulması için yeterli iki kapıdan biridir. Ötekisi annedir zaten.
Benim dertlerimin yangın çıkışı Esin'di. Liseden beri devam eden arkadaşlığımız bir an olsun sarsılmamıştı. Benim gibi dertlerini anlatmaktan çekinen birisi için biçilmiş kaftandı. Her zaman yanımdaydı, her zaman.
Yine de benzin parasını o ödeyecekti, kaçışı yoktu.
Arabayı, Esin'in evinin önünde park ettim ve arabadan indim. İki katlı evin giriş kapısındaki zile bastım. Esin'di bu, zili duyması zaman alırdı genelde. Tekrar basmak için zile uzandığımda kapı gürültülü bir sesle açıldı. Ankara'nın nisan ayında bile devam eden soğuğundan kaçmak için koşar adım eve girdim.
İç kapıda Semra Teyze karşıladı beni. Mükemmel dişlerini göstererek sıcacık gülümsedi be ceketimi omuzlarımdan sıyırdı.
Semra Teyze ya da Semra Hoca, piyano ana sanat dalı bölümünün piyano öğretmeniydi. Ayrıca en yakın arkadaşımın annesiydi. Bu yüzden isimden sonra getirilen ünvan konusunda epey tartışmıştık. Okul dışında hoca kullanmamı yasaklamıştı.
Semra Teyze, mutfağa geçeceğini söyleyince Esin'in odasına ilerledim. Hanımefendi misafirini ağırlamaya bile teşrif etmemişti. Çünkü telefonda birisiyle konuşuyordu.
İçeri girip kapıyı kapattım ve yatağın kenarına oturdum.
"Kim?" dedim fısıltıyla. Elini kaldırıp bir dakika işareti yaparak dudaklarıyla bekle dedi. Telefonda sadece hmm- hıhı sesleri çıkarıyor ve her ne kadar karşıdakinin görmediğini bilse de kafasının sallayıp duruyordu. Nihayet görüşme bittiğinde heyecanla, yataktan zıplayarak indi.
"Pazar günü Bölümler Partisi var!" diye çığlık attı. Bölümler Partisi, bütün konservatuar bölümlerinin bir araya geldiği kışın bitişi için yapılan bir partiydi. Hoş, Ankara'da kış hiç bitmezdi ya..
Aman ne güzel diye geçirdim içimden. Pazar günü uyurdum en azından. Şimdi onu da yapamayacaktım. Bir an zihnimde şimşekler çaktı. Tuna da orada olabilirdi. Bir günlüğüne pazar uykumdan vazgeçebilirdim sanırım. Neden olmasındı..?
"Ne giyeceksin?" diye sordu Esin.
"Bilmem, ne giyeyim?" diye sordum bende. Sahi, ne giyecektim?
"Şöyle kısa bir elbise alırız sana," diye başladığı sözünü, gözlerinde muzır bir ifadeyle "bacakların güzel sonuçta," diye bitirdi.
Esin, bale öğrencisiydi. İncecik, kaslı ve esnek bacaklarına yakışmaya şey yoktu. Benimkiler tam tersi değildi ancak onunkiler konusundaki düşüncelerimi bildiği için dalga geçiyordu benimle.
"Evet, güzeller," dedim ve beraberce kıkırdadık.
"Haydi kalk, alışverişe gidiyoruz," dedi bir anda ayaklanarak. "Yarın beş gibi sana gelirim, hazırlanırız," diye ekledi.
"Sabah beşte mi?!" diye sordum bir an boş bulunarak. Yine dalga konusu olacaktım Esin'e.
"Evet evet, sabah beşte," gözlerini devirerek elini alnına götürdü. "Manyak mısın kızım?"
"Aman tamam be! Boş bulundum bir an, abartma da yürü hadi." Odadan çıkarken yüksek sesli bir fısıltıyla "Benzin parası," dedim ve minik bir kahkaha attım.
Esin, mutfaktaki annesinin yanına gitti, yanağına bir öpücük kondurdu, bir şeyler söyledi ve yanıma geldi.
"Haydi, alışverişe!" dedi coşkulu bir sesle ve işaret parmağıyla kapıyı göstererek. Evden çıktık ve arabaya doğru ilerledik.
Alışveriş merkezine geldiğimizde cumartesi olması gerekçesiyle epey kalabalık olduğunu farkettik. Esin'in beni bileğimden tutup içeri çekmesiyle içerisinin dışarısından daha kalabalık olduğunu görmüş olduk.
Esin beni favori mağazasına soktu ve elbiselere göz atmaya başladı. Ben de onun benim için baktıklarına bakıyordum.
Zümrüt yeşili kısa bir elbise seçti ilk önce. Belden oturuk elbisenin etek kısmı hafif pileliydi. Düşük omuzlarında çiçek detayları vardı.
"Hayır," dedim başımı iki yana sallayarak.
Başka bir elbiseyi askısından tutup havaya kaldırdı. Mat siyah renkli, çapraz dekolte detaylı bir elbiseydi. Elbisenin kısalığı, elenmesine neden olmuştu.
Bu sırada ben de ayağa kalkıp elbise bakmaya başladım. Esin bana bakıyordu madem, ben de ona bakacaktım.
Krem rengi bir elbise gözüme çarptı. Düşük omuzlu, Helen tarzı bir elbiseydi. Asimetrik kesimli, tüllü eteği tam Esin'in seveceği türdendi. Elbiseyi havaya kaldırıp Esin'e gösterdim. Tahmin ettiğim tepkiyi almıştım. Kucağımdaki elbiseleri bırakıp koşarak yanıma geldi, elbiseyi elimden çekti ve kabine ilerledi.
O kabindeyken, bir mankenin üzerindeki uçuk mavi elbiseye takıldı gözüm. Kare yakasında delikli dantel detaylar vardı. Önden oldukça sade görünüyordu. Arkasında ise çok uzun sayılmayacak bir sırt dekoltesi vardı. Ben elbiseye bakarken Esin, kabinden çıkmıştı bile. Elbise incecik vücuduna oldukça yakışmıştı. Zaten tam balerin tarzı bir elbiseydi.
Baktığım elbiseye onaylayan bakışlar atarak, kabine sürükledi beni. Elbiseyi giyip çıktığımda gözleri fal taşı gibi açılmış beğeni dolu sesler çıkarıyordu. Elbiseleri halletmiştik. Paralarını ödeyip mağazadan çıktık.
"Sıra ayakkabılarda," dedi Esin. Beni yine bir mağazaya attı.
Boyum uzundu zaten, topuklu bir ayakkabı istemiyordum. Babetlere, sandaletlere bakarken Esin, yanıma geldi ve başıma bir şaplak attı.
"Topuklu ayakkabı, bir kadının yeteneğinin göstergesidir," dedi bilmiş bir tavırla. Elinde krem rengi hasır topuklu bir ayakkabı vardı. Bana uzattı ve "Giy!" dedi. El mecbur ayakkabıyı elinden alıp ayaklarıma geçirdim. Fena olmamıştı aslında. Ancak dev gibi görünüyor olmalıydım.
"Dev gibi görünmüyor muyum?" diye sordum. Esin, yanında mağaza görevlisiyle bana bakıyordu.
"Tam tersi, dal gibi görünüyorsun," dedi. Yanındaki mağaza görevlisi de başını salladı ve onayladığını belirtmiş oldu. Esin'de kendine bir ayakkabı beğenmişti. Benzin parası niyetine benim ayakkabımım parasını ödemeyi önerdiğinde seve seve kabul ettim. Nihayet alışveriş merkezinden çıktığımızda saat dörde geliyordu.
Esin, otobüse binene kadar onunla bekledim ve vedalaştıktan sonra arabama doğru ilerledim.
Yarın için heyecanlı olmadığımı söyleyemezdim. Tuna, bir hayli ilgimi çekmişti ve yarın yeniden görüşeceğimiz fikri bana epey cazip geliyordu. Kalbim hızla çarpıyordu ve sürekli sırıtıyordum.
Bu işin sonu nereye gidiyordu kim bilir..?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Fincan Aşk
RomanceAşk, bir sürprizdir. Ne zaman, nerede ve kimin ellerinde karşınıza çıkacağını bilemezsiniz. Bir anda oluverir. Aşık olduğunuzda kalbinizin ritmi değişir. Onu gördüğünüz her zaman aşk, elini omzunuza koyar. Alin Bilge Keyifli okumalar...