V.

14 1 2
                                    

Bölüm Şarkısı: Model - Mey
Keyifli okumalar...

Sabah için kurduğum alarm çalmaya başlayınca zıplayarak yataktan kalktım. Merhaba pazartesi.. Merhaba okul..

Esin, hala uyuyordu. Onu uyandırmayacaktım. Dün gece zorla kusturmuş, yıkamış ve yatırmıştım. Hasta olacaktı zaten. Uyusundu, ben annesine haber verirdim.

Hazırlanıp Semra Teyze'yi aradım. Esin'in dün gece üşüttüğünü, şuan uyuyor olduğunu söyleyip kapattım. Esin'e uyandığımda görmesi umuduyla bir not bırakıp evden çıktım.

Konservatuar okumak için gerçekten sabırlı olmanız gerekirdi. Tıp okumak gibi bir şeydi çünkü. Mesela piyano ana sanat dalı öğrencisi olarak ben; gitar ve arp derslerine de girmeliydim. İnanılmaz bir ritm duygusuna sahip olmanız gerekiyordu. Beste yapmak için haftalarca bazen aylarca çalışmalıydınız. Fakat hedefiniz TRT Korosu'na katılmaksa bunlara gerek kalmıyordu. Oysa ben, İdil Biret'i* idol olarak almış bir öğrenciydim. Dünya çapında resitaller vermek isteyen bir öğrenciydim. Çocukluğumdan beri hayalimdi.

İşte bu yüzden ders kaçırmamam, hastalıktan geberiyor da olsam o piyanonun başına oturmak zorundaydım. Hasta mıydım? Hayır. Ama feci şekilde başım ağrıyordu ve bu nota kaçırmama sebep oluyordu.

"Asel!" diye çığlık attı Semra Hoca. Silkelenerek oturduğum taburede dikleştim.

"Tamam tamam, düzgün çalacağım bu sefer. Söz," deyip bölümü kim bilir kaçıncı kere baştan çalmaya başladım. Fakat ne mümkün, dikkatimi bir türlü siyah beyaz tuşlara veremiyordum. Bu sefer dayak yiyecektim.

Semra Hoca, topuklularını yere vura vura yanıma geldi, çenemi tutup kafamı kaldırdı be gözlerimin tam içine baktı. Beni de bir korku sardı ki..

"Ne bu gözlerin hali?" diye sordu. Fısıldıyordu ama bağırıyordu. "Ne yaptınız gece siz?"

Kıpkırmızı gözlerim, kızaran tenimle uyum oluşturmuş olmalıydı.

"Bölümler Partisi vardı ya Semra Te-... Yani Semra Hocam," kurtulabilecek miydim ki?

"Sus! Bölümler Partisi'ymiş, çok içmeyin demedim ben size?!"

"Ben içmedim zaten, Es-"

İşte bir arkadaş yanlışlıkla böyle ispiyonlanırdı. Esin'i evde iyi bir azar bekliyor olacaktı. Onu da geçtim, yalanım ortaya çıkmıştı.

"Aferin," dedi, i harfini uzatarak. "Hani yalnız bırakmayacaktın Esin'i?"

"Bırakmadım zaten," dedim. Arkadaşımın annesi tarafından tiyatro salonunun bir köşesinde, sessiz çığlıklar eşliğinde sorguya çekiliyordum.

"Sus, yalancı seni," dedi yine i harfini uzatarak. Semra Teyze, bana kıyamazdı ama Semra Hoca, bal gibi kıyardı. Hem de ne kıymak, gün yüzüne çıkamazdınız bir daha..

"İsterse parmakların kırılsın, bölümü doğru düzgün çalana kadar o tabureden kalmıyorsun," dedi, sahneden indi ve seyirci koltuklarından birine oturdu. Bende el mecbur yeniden başladım çalmaya. Tiyatro öğrencilerinin çalışmaları varmış, yoksa akşama kadar oturup bütünleşirdim o tabureyle.

Semra Hoca' ya görünmeden kaçmaya çalışırken omzundan yakaladı ve beni gerisin geri tabureye oturttu.

"Tiyatro gösterisinin baş piyanisti ellerini kırmış Asel," dedi, tek kaşı havada. İmalı sözü bir tokat gibi gelip mıhladı beni oturduğum yere. Diyordu ki sıra sana gelmesin.

Oyuncular bölük bölük sahneye çıkıyordu. Her perdeyi başka bir ezgiyle çalıyor, müzikle oyuna ruh katıyordum. (Yanlış çalarsam parmaklarımdan olacaktım.) Shkespare'in Hamlet'i, bölüm hocası tarafından biraz oynanmış, modern bir hale getirilmişti. Fena da değildi hani.

Bir Fincan AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin