Hellöö! Gün geçtikçe daha fazla büyüyoruz ve bu beni inanılmaz heyecanlandırıyor! Hedef Tarihi Kurgu'da birinci sıraya yerleşmek. Yapacağız! Neyse, ben gaza geldim. Sizi bölümle baş başa bırakıyorum. Oy vermeyi ve o güzel yorumlarınızı yapıp beni mutlu etmeyi unutmayın. Buraya XXXXL kalp bırakıyorum :*
🍂
Annabelle McMyers gözlerini Rosie Humpert'a dikmiş varlığını sorguluyor bir yandan da uyuyan hislerini dürterek uyandırıyordu. Öfke bu eve geldiğinden beri ilk kez Lord Beast dışında bir başkasına karşı gardını almıştı. Bu geçerli bir sebep göstermeksizin gecenin bu saatinde evine davetsiz geliyordu ve ev sahibi olan Annabelle değil de Beast ile konuşuyordu. Avurtlarını dişlerinin arasında sıkıştırırken ağzına kan tadı geldi.
"Merhaba," dedi varlığının altını çizmek istercesine otoriter tınlamasıyla. Bu tavrı genelde evde piyano dersleri verirken takınırdı. Bu kadar katı olması için bir çok hatanın ardı arkasına bilinçli olarak tekrarlanması gerekirdi.
Rosie Humpert bal sarısı gözlerini Lord Beast'in yüzünden çekti. Kaşlarının ortasında iki ince çizgi olana dek kaşları çattı. Gözleri Annabelle'in üzerinde rahatsızlık verecek şekilde detayla inerken Annabelle rahatsızlıkla kıvranmak yerine sırtını dikleştirdi ve kollarını dolgun göğüslerinin altında birleştirdi. Rosie'nin gözleri gözleriyle buluştuğunda tek kaşını sorarcasına kaldırdı.
"Merhaba," dedi Rosie yumuşak tonlamasıyla. Ona doğu yürürken yüzündeki tehditkar ifade kirpiklerinin altında kamaşıyordu "Leydi McMyers, nasılsınız? Biraz solgun görünüyorsunuz." dedi. Soyadını söylerken dudaklarının aldığı kıvrım, sesindeki iğneleyici tonlama Annabelle huzursuz etmişti.
Annabelle kendine has tavrıyla kirpiklerini kırpıştırarak gülümsedi. Dilini dişlerinin üzerinde gezdirirken yüzündeki gülümseme dağıldı "Varlığınızı anlamlandıramamak beni rahatsız etti," dedi tüm dürüstlüğüyle. Şu an yanında annesi olsaydı muhtemelen kalçasını morarana kadar çimdiklerdi.
"Ah," başını iki yana salladı "Ne büyük kabalık," diye mırıldanarak gözlerini hemen arkasında sessizce onları izleyen Lord Beast'e çevirdi. Yüzündeki gülümseme sırrım-var diyordu ve bu Lord Beast'i rahatsız etmişti. "Ben, Rosie Humpert,"
"Baronet Alexandre Humpert'ın kızı?" diye sordu Annabelle sahte bir hevesle.
Rosie sırtını dikleştirdi "Evet," dedi gururla.
Annabbelle başını aşağı yukarı sallarken "Altına yattığınız adamlardan herhangi birisi size henüz ünvanını vermedi mi?" diye sordu. Kimlerle kendini ucuzlaştırdığını bilmese de oldukça rahat bir kadın olduğu dedikodu malzemesi olmuş, ağızdan ağıza dolaşıyordu. Annesinin bir kez daha kalçasını çimdiklediğini hisseder gibi oldu. Kesinlikle kalçasında hayali morluklar vardı ve bu canını acıtıyordu ancak kocasına asılan bu kadına haddini bildirmekten aldığı zevkin önüne geçemezdi.
Rosie Humpert'ın bakışları sertleşirken Lord Beast derin bir nefes alarak iki kadın arasında çakan şimşekleri dağıttı "Annabelle, neden gidip bir şeyler yemiyorsun? Bu sırada ben de...-"
"Hayır," dedi. Lord Beast duyduklarının şokuyla başını ağır ağır ona çevirdi. Annabelle, Lord Beast'in bugüne kadar görmediği tatlılıkta gülümsemesiyle gözlerini kırpıştırdı "Davetsiz gelen bir misafiri evime buyur edemem, Lordum." dedi.
Rosie Humpert ince, uzun parmaklarını Lord Beast'in güçlü koluna koyarak "Sorun değil, Lordum. Rahatsızlık verdiğim için üzgünüm." dedi. Sesindeki mağduriyet sadece Lord Beast'e işliyordu, Annabelle ise onun art niyetini görebiliyor, dişlerini birbirine sürtüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Annabelle & the Beast | Kraliyet Düşmanları Serisi - 1
Historical FictionLord Beast hakkında onlarca şey duymuştum ancak güzel sözleri her seferinde beni cezbetmiş, hayallerimde mükemmelleşmişti. Onun mükemmelle alakası yoktu. O kusurluydu. Annabelle romantik beklentiler içerisinde mektuplaşmaktan ileriye gitmedi Lord...