🍂
Annabelle akşam yemeğini yerken kalbi göğsünü hiddetle dövüyordu. Yeni avlanmış ceylan etinden uzun uğraşlar sonucu koparabildiği parçayı ağzına atıp çiğnemeye koyuldu. Büyük gün... Bütün hafta... Bütün ay boyunca müstakbel kocasının annesi Düşes McMyers ve kendi annesiyle gelinlik üzerinde oyalanmışlar, Annabelle'in mükemmel bir gelin olması için çabalamışlardı. Annabelle kendini onların heyecanına kaptırmış bir o yana bir bu yana savrulmuştu.
Midesi stresle gerildi.
Düğün, edecekleri yemin yeterince onu geriyordu bir de ilk gecenin stresi eklenince iyice nefes alamaz olmuştu. Evlenen arkadaşları acıdığını ancak ilk seferden sonra olacakların buna değeceğini söylüyordu. Annesi onu bu konuda çokça teskin etse de onun için rahat etmiyordu, vücudunun bir parçasının kanayacak ve canının acıyacak olma düşüncesi onu korkutuyordu.
Çatalını ve bıçağını tabağın kenarına koyarak anne babasına döndü "İzninizle bu gece erken uyumak istiyorum," dedi.
Annesinin dudakları titrek bir gülümsemeyle kıvrılırken babası gülümsedi "Elbette, Annabelle." dedi.
Annabelle gülümseyerek masadan kalktı. Önce masanın başında oturan babasının yanaklarını sonra da annesini öpüp gündelik elbisesinin eteğini avuçlarında toplayarak hizmetlisiyle birlikte odasına çıktı.
Odası genişti. Her yer yeşil ve beyazın eşsiz uyumuyla dekore edilmişti. Eteği beyaz halının üzerine sürtünürken ayağındaki terliklerden tok sesler yükseliyordu. Aynasının önüne geçip yüzüne baktı. Yarın akşam bu saatlerde düğününde dans ediyor olacaktı. Buz gibi parmaklarını birbirine kenetleyerek yumruğunu sıktı ve gözlerini kapatıp titrek birkaç nefes alıp cam gibi mavi gözlerine aynada baktı. Lord Beast'in karısı olacak nasıl görüneceğini bir türlü hayal edemiyordu ancak mükemmel olacağından emindi. Sadece içinde isimlendiremediği bir şeyler vardı.
Hizmetlisi "Efendim, bu size akşam yemeğindeyken geldi." diyerek elinde dörde katlanmış kağıdı Annabelle'e uzattı. Annabelle uzun parmaklarının arasına sıkıştırdığı eteği serbest bırakarak düzgünce katlanmış kağıdı açtı. Güzel el yazısıyla Lord Beast -ki onun lakabı buydu- ona bekar gecesindeki son yüz kızartan notunu yazmıştı. Kısacıktı. Annabelle okumaya kıyamadı. Kağıdı katladı ve masanın üzerine koydu.
"Kıyafetimi çıkarabiliriz," dedi.
Korsenin ipleri teker teker gevşerken rahat nefes alabilmenin verdiği rahatlıkla gittikçe mayışıyordu. Genç kız olduğundan beri her gün bu işkenceye dayanıyordu. Bunun bir gelenek olduğunu ve kadınların daima güzel ve güçlü görünmesi gerektiğini biliyordu. Sırf bu yüzden bu işkenceye dayanıyordu ya.
Üzerindeki ağır kumaşlardan sıyrıldı. Odasında onun için dakikalar içerisinde hazırlanmış ılık küvette heyecan ve korku içerisinde yıkandı. Üzerinde havluyla kurumayı beklerken hizmetlileri saçlarını taradı ve bukleler halinde kıvırıp başına sabitledi. Yarın, bu yüzyılın gördüğü en güzel gelin olacağını hissediyor ve bunun tamamen gerçek olması için elinden gelenin en iyisini istiyordu.
Hizmetliler odayı boşalttığında yatağına girmiş, Lord Beast'in mektubunu almış ve mum ışığına sokulmuştu. Yaz esintisiyle perdeler dalgalanırken Lord Beast'in mektubunu açtı.
Sevgili Annabelle'im;
Her gün olduğu gibi bugün de seni heyecanla uzaktan izliyordum. Vücudunun her kıvrılışı, gülümsemen, gülüşün her seferinde beni kendine çağırıyordu. Gelemedim. Düğünümüze bir gün kalmıştı ve ben yanlışlıkla seni gelinliğinin içerisinde görüp uğursuzluk getirmek istemedim. Bil ki bu gece benim için bitmeyecek, yarına kadar defalarca kum saatini devirip duracak, parlak gökyüzünün altında seninle aynı güne uyanmanın şerefini tadacağım. Sabrediyorum. Biliyorum ki bir sabah sonra benimle aynı gökyüzünün altında değil, aynı yorganın altında güne gözlerini açacaksın. Mihrapta seni bekliyor olacağım. Beni şu ana kadar hiç görmemiş olsan da mutlaka tanırsın.
Sevgiler,
Lordun.
Mektubu iki kez daha okuduktan sonra çekmecesine bıraktı. Bütün mektupları sonsuza dek saklayacak, belki de kızlarına ve oğullarına okutacaktı. Lord Beast'i şu ana kadar görüp görmemesi umurumda değildi. Annabelle'nin ilgilendiği yüzü ya da vücudu değildi. İstiyorsa ondan kısa ve cılız olsun -ki bu pek mümkün değildi, canavar lakabını alacak kadar güçlü ve hırslı bir komutandı- bu umurumda değildi. O, naif kelimeleriyle Annabelle'in gönlünde taht kurmuştu.
Gülümseyerek yatakta aşağı kaydı ve başını yastığa koydu. Başlarda nasıl da deli gibi Lord Beast'in yüzünü, görünüşünü merak ediyordu. Tüm bunları hatırlayınca kendi kendine güldü. Babası evleneceğini söylediğinde hissettikleri aklına geldi, şimdi hissettikleriyle çelişiyordu. Yine de Lord Beast'in onu kırmayacağından ve onu özgür bırakacağından emindi.
Gülümsemesi iyice genişledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Annabelle & the Beast | Kraliyet Düşmanları Serisi - 1
Ficción históricaLord Beast hakkında onlarca şey duymuştum ancak güzel sözleri her seferinde beni cezbetmiş, hayallerimde mükemmelleşmişti. Onun mükemmelle alakası yoktu. O kusurluydu. Annabelle romantik beklentiler içerisinde mektuplaşmaktan ileriye gitmedi Lord...