Sabah uyandığımda başım daha iyiydi. Aslında yara tamamen geçmişti. Aklımdan Sarışın ve kalemi çıkmıyordu. Sarışın'ın dediği doğru muydu? Gerçekten çok sevdiğim annem ya da Leo mu almıştı kalemi? Leo ya da annem aldıysa neden benim peşimi bırakmıyorlardı? Saate baktığımda 10'du. Kalksam iyi olurdu. Aslında pek işim yoktu ama evde durmak istemiyordum. Sarışın'ı ya da kızı tekrar görmekten korkuyordum. Eğer dışarı çıkarsam insanların yanında bana görünmeyeceklerini umuyordum. Hemen yataktan kalktım. Aşağı indim. Kahvaltı hazırdı. Bunun üzerine hızla masaya oturdum.
***
2 saattir saçlarımı düzleştiriyordum ve sonunda bitmişlerdi! Düzleştiriciyi fişinden çıkarıp soğuması için yere bıraktım ve kıyafet bulmak için dolabımı açtım. Dolap başında saatlerini harcayan kızlardan değildim. İlk gördüğüm kıyafetlerim olan kırmızı şortumu ve siyah tişörtümü giydim. Tişörtümün üzerinde dil çıkaran bir surat vardı. Bu surat benim genel ruh halimi yansıtıyordu. Çünkü ben ciddi bir insan değildim.
Aynada kendime baktım. Saçlarım kahverengiydi ve belime kadar geliyorlardı. Boyum 1.68'di. Gözlerim de kahverengiydi ama renklerinden dolayı onları sevmemezlik yapmıyordum. Yani renkli gözlü olma takıntım yoktu. Bir de beyaz tenliydim.
Kapım çaldığında kendimi incelemeyi bıraktım ve telefonumu cebime koyup kapıyı açtım. Leo'yla bakıştık ve güldük.
"Bugün nereye gidiyoruz?" dedim.
"Daha normal yerlere," dedi ve sırıttı. Karnına dirseğimle vurdum. Ellerini havaya kaldırarak yüzüne "ben masumum" ifadesi takındı. Gözlerimi devirdim.
"Şaka falan güzel de bence bir kütüphaneye falan gidip araştırabiliriz," dedim.
"Mantıklı ama ben gelemem," dedi evden çıktığımızda. Ona tek kaşımı kaldırarak baktım.
"Yani şey... Ben kitapları sevmiyorum. Kitapların olduğu ortamlar beni geriyor..." ona hala tek kaşımı kaldırarak baktığımı görünce kollarını sıkıntıyla aşağı indirdi ve devam etti:
"Bana öyle bakma! En son 3.sınıfta kitap okumuştum. Seninle her yere gelirim ama kütüphane olmaz. Kitap fobim var benim!" dedi en sonunda isyan ederek. Bakışımı yüzümden silerek yürümeye başladım.
"Mia?" dedi. Arabaya doğru ilerlemeye devam ederken konuştum:
"Sorun değil Leo. Anladım ve senden, seni böyle zor duruma sokan bir şey istemiyorum," dedim. Tabii ki yalan söylüyordum şimdiden sorun etmeye başlamıştım. Sarışın'a ya da o kıza savunmasız yakalanmak istemiyordum. Ama Leo'yu da zor durumda bırakıp, onu zorla benimle kütüphaneye sürükleyemezdim. Bu yüzden sanırım korkularımla yüzleşmek zorunda kalacaktım.
***
Yarım saattir film seçmeye çalışıyorduk. Aslında ben çalışıyordum. Çünkü hiçbir filmi beğenmiyordum. Birden gözüme Son Cadı Avcısı çarptı ve onda karar kıldım.
"Bu filme girelim," dedim filmin afişini göstererek. Leo sonunda film seçebilmem üzerine rahatladı. Biletlerimizi ve patlamış mısırlarımızı alıp 4 numaralı salona gittik. Leo F4 ve F5 numaralı koltukları ararken ben boş boş etrafa bakınıyordum.
"Buldum! Mia hadi!" dedi beni kolumdan çekip koltuklara doğru sürükleyerek. Sanki çekmese gitmeyecektim.
Yerimize oturduk. Cebimden telefonumu çıkardım ve titreşime alıp geri koydum. Filmin en heyecanlı yerinde telefonumun çalıp herkesin bana küfür etmesini istemezdim tabii ki. Işıklar söndüğünde başımı ekrana çevirdim ve reklamların bitip filmin başlamasını bekledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANATLARIMDAKİ İBLİS
FanfictionMia Mathers 21 yaşında. Hayatında her şey normal gidiyordu ya da Mia öyle sanıyordu. Tek arkadaşı olan Leo ile bir akşam dışarı çıktıklarında bütün hayatı değişti. Gölge varlıklar'la dolu bir dünyaya çekildi ve kendisinin insan olmadığını öğrendi. Y...