YEDİNCİ BÖLÜM

85 8 2
                                    

Sarışın beni bir odaya götürdü ve üzerime rahat bir pantolon ve tişört verdi. Giyinmek için banyoya girdiğimde aynadaki görüntümle şoka uğradım. Buraya geldiğimden beri çökmüştüm. Gözlerimin altı saatlerce baygın kalıp uyumama rağmen mordu ve kaç gündür duş almadığım için saçlarım yağ kusuyorlardı. Yüzüm çökmüş ve elmacık kemiklerim belirginleşmişti. Kilo vermiş olmalıydım. Kendimi çok yorgun ve pis hissediyordum.

Banyonun kapısını açtım ve başımı kapıdan dışarı çıkararak konuştum:

"10 dakika da duş alsam olur mu?" dedim. Bana birkaç saniye boş boş baktı ama sonra çok kötü bir durumda olduğumu fark etmiş olacak ki başını olumlu anlamda salladı.

"Sadece 10 dakika."

"Tamam," dedim ve kapıyı kilitleyip üzerimdekileri hızla çıkardım. Ardından kendimi hızlıca sıcak suyun altına attım. Normalde işimi çok fazla ağırdan alırdım ama şu an sadece 10 dakikam vardı bu yüzden işimi hızlıca bitirdim.

Vücudumu kuruladıktan sonra üzerime Sarışın'ın verdiği kot pantolonu ve göbeğimi açıktan bırakan tişörtü giydim. Saçlarımı havluyla kurulayacağım sırada gözüme çarpan bordo renk, parmaksız eldivenlerle durdum ve onları da ellerime geçirdim ve ardından saçlarımın nemini havlu ile aldırdıktan sonra banyoda toka arayaşına başladım. Bir sürü çekmeceyi açıp işime yaramayacak olan ne varsa bulduktan sonra sonunda bir tane toka bulmayı başardım ve saçlarımı balık sırtı örmeye başladım. Bu en sevdiğim örgüydü ve saçlarımı kurutmaya vaktim olmadığı için örgü ile hem toplu hem de kabarmadan durabileceklerdi. Sarışın'ın kapıya tıklamasıyla şu an bulunduğum gerçek dünyaya döndüm.

"Geliyorum!" dedim örgüyü hızla bitirip tokayı saçıma takarken. Kapıyı açacağım sırada yerdeki kirli çamaşırlarımı fark ettim ve onları hızla kirli sepetine atıp kapıyı açtım. Sarışın beklemekten sıkılmış bir ifadeyle bana baktı. Banyodan çıktığım sırada

"17 dakika oldu," dedi. Ona şaşkınlıkla baktım.

"Yani?" dedim. Gerçekten dakika tutmamıştı değil mi?

"10 dakika demiştin," dedi. Bunu gerçekten yapıyor olamazdı.

"Aramızda 7 dakikanın lafının olacağını düşünmemiştim! Hem ben bir kızım ve saçlarım seninkiler gibi kısa değil. Onları yıkamak ve toplamak ne kadar uzun sürüyor haberin var mı senin?" diyerek kendimi savundum.

"Tamam. Tamam. Bir şey demedim. Sadece sus ve çabucak gidelim tamam mı?" dedi sıkıntıyla. Zaferle gülümsedim ve ardından başımı olumlu anlamda salladım. Gözlerini devirdi ve yürümeye başladı ben de her zaman ki gibi arkasından yürümeye başladım. Yemin ederim şu son günlerde yürüdüğüm kadar hayatımda hiç yürümemişimdir.

"Abartma," dedi kafamın içindeki.

"Sen benim her düşündüğümü duyuyor musun?" dedim şaşkınlıkla.

"Evet," dedi iç çekerek. Çok sıkıcı şeyler mi düşünüyordum?

"Gereksiz şeyler diye düzeltelim," dedi. Hiçbir şey diyemedim çünkü buna alışamamıştım ve sanki başka biri ile değil de vicdanımla falan konuşuyormuşum gibi hissediyordum.

Sarışın, Leo'nun odasının önünde durduğunda ona şaşkınlıkla baktım.

"Onu da götürebileceğimizi düşündüm," dedi boynunu kaşıyarak. Bunu gerçekten yapıyordu değil mi?

"Şaka yapmıyorsun değil mi?" dedim güvenemeyerek.

"Anladığım kadarıyla onunla küçüklüğünden beri berabersin ve onun da bir işe yarayabileceğini düşündüm," dedi. Kendi çıkarları için olsa bile Leo'yu yanımıza alacağımızı söylediği için çok mutluydum. Kapıyı bile tıklatmadan içeri girdim ve Leo'yu camdan dışarı bakarken buldum.

KANATLARIMDAKİ İBLİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin