Mia gözlerini açtığında bileklerinde hissettiği soğukluk ve ağırlıkla neler olduğunu hatırlamaya çalıştı. Yavaşça gözlerini kapatıp tekrar açtı. En son hatırladığı şey İblis tarafından yere fırlatıldığı ve rüyasında annesini görmek için karanlığa teslim oluşuydu. Gözlerini ovuşturdu ve vücuduna baktı. Kıyafetlerinde yırtıklar vardı. Bir anda uyumadan önce kemiklerinde hissettiği acıyı hatırladı. Şimdi acı yoktu. Ya burada uzun zamandır uyuyordu ya da iyileştirme dövmesi yine işini görmüştü. İkincinin daha mantıklı olduğunu biliyordu. Yavaşça oturdu ve demirlerin çıkardığı sesle sonunda ayak ve el bileklerinden demirlere bağlanmış olduğunu fark etti.
"Kim beni buraya zincirleme zahmetinde bulunur ki?" dedi demirlere bakarak.
"Ben," dedi Daniel ve kapıyı kapatıp Mia'ya doğru birkaç adım attı. Mia Daniel'ı incelemeye başladı. Bal köpüğü renginde saçları vardı. Gözleri kahverengiydi. Uzun boyluydu. Gülmemesine rağmen gamzeleri olduğu anlaşılıyordu. Yüzü sertti ama yakışıklıydı. Mia onunda onu incelemeyi bıraktı ve Daniel onun önünde durdu.
"Merhaba küçüğüm," dedi Daniel. Mia gülümsedi.
"Merhaba Daniel," dedi. Evet onun kim olduğunu biliyordu ama bunu şimdi söylemeyecekti.
"Kim olduğumu nereden biliyorsun?" dedi Daniel.
"Tahmin etmek zor değil. Beni öldürmek isteyen saece bir kişi ve onun ordusu var," dedi Mia. Yıllardır içinde sakladığı kötü kızın dışarı çıkmak üzere olduğunu biliyordu ve onu engellemek için hiçbir şey yapmayacaktı. Daniel bunu görmeyi hak ediyordu.
"Bunun için yıllarca bekledim," dedi Daniel Mia'ya doğru eğilerek.
"Biliyorum," dedi Mia. Daniel Mia'nın bir şeyleri hatırladığından şüpheneleniyordu ama üstelemeyecekti. Hatırlıyorsa kendini ifşa ederdi zaten.
"Seni öldürmek için bir sürü plan yaptım," dedi Daniel.
"Planlarından önce beni neden bu demirlere bağladığını öğrenebilir miyim?" dedi Mia. Demirlerin sadece onu burada tutmak için mi yoksa bir şeye dönüşmesini engellemek için mi olduğunu merak ediyordu.
"Ah! Onlar mı? Onlar sadece iplerden kolay kurtulurdun diye," dedi Daniel. Mia buna sevinmişti. Buradan kolayca kurtulabilecekti.
"Kaçacağımı düşündün yani?" dedi.
"Düşünmemeli miydim?" dedi Daniel. Mia'nın ne yapmaya çalıştığını anlamamıştı.
"Bilmem," dedi Mia ve gülümsedi. Daniel tam neden güldüğünü soracaktı ki Mia Daniel'ın karnına tekmeyi geçirdi. Daniel odanın diğer ucundaki duvara çarptı ve yüz üstü yere düştü. Mia bu zamandan faydalanarak hızla demirlerden kurtuldu ve kapıya doğru koştu. Daneil'da aynı hızla Mia'ya doğru koştu ve onu belinden yakaladı.
"Kaçabilirdin ama ben burada olmasaydım," diye fısıldadı Daniel Mia'nın kulağına. Mia gülümsedi ve birden ikisi birden odanın diğer ucundaki duvara yapıştılar. İkisi de şaşkındılar çünkü ikisi de ne olduğunu anlayamamıştı. Mia titremeye başladığında Daniel onun dönüşüyor olduğunu fark etti. Eğer onu şimdi öldürmezse bir daha asla öldüremezdi. Mia aniden titremeyi durdurdu ve sırtını kaşımaya başladı. Daniel bu durumda Mia'nın onu umursamayacağını biliyordu. Bu yüzden deri ceketinin içinden küçük bıçağı çıkardı ve sessizce Mia'ya doğru ilerledi. Tam bıçağı saplayacaktı ki Mia aniden ona döndü ve sırıttı. Daniel birkaç saniye Mia'ya baktıktan sonra bıçağı saplamak için tekrar hamle yaptığında Mia Daniel'ı kolundan tuttu ve sert bir şekilde duvara fırlattı. Daniel tekrar ayağa kalktığında Mia'nın sırtından düşen tüyü gördü ve şaşkınlıkla ona baktı. Mia Daniel'a doğru yürümeye başladı ve attığı her adımla birlikte sırtından kanat tüyü düştü. Daniel ilk defa bu kadar şaşırmıştı ve ne yapacağını bilmiyordu. Aklında yalnızca Mia'yı öldürmek vardı. Bıçağı bu sefer kesinlikle saplaması gerekiyordu. Mia birkaç adım önünde durdu. Daniel öne atıldığı sırada yumuşak ve kemikli bir şey ile tekrar duvara fırlatıldı. Ne olduğuna baktığında kızının dönüşmüş olduğunu gördü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANATLARIMDAKİ İBLİS
FanfictionMia Mathers 21 yaşında. Hayatında her şey normal gidiyordu ya da Mia öyle sanıyordu. Tek arkadaşı olan Leo ile bir akşam dışarı çıktıklarında bütün hayatı değişti. Gölge varlıklar'la dolu bir dünyaya çekildi ve kendisinin insan olmadığını öğrendi. Y...