Birkaç dakika boyunca bırakmadım Leo'yu. Bırakmaya da niyetim yoktu.
"Öhö! öhö!" Sarışın'ın uyarı dolu öksürüğünü duyunca kollarımı gevşettim ve ayrıldık.
"Öğrenmen gereken bilgiler var," dedi Sarışın yürümeye başlayarak.
"Hemen mi?" dedi Leo. Sarışın, Leo'ya yandan bir bakış attı ve yürümeye devam ederek konuştu:
"Bizim zamanımız önemlidir," dedi. Leo'da Sarışın'a yandan bir bakış attı ve Sarışın'ın arkasından yürümeye başladık.
Sarışın bir odanın yanında durdu ve Leo'ya bakarak konuştu:
"Burası senin için hazırlandı. Burada kalsan iyi olur," dedi sert bir şekilde. Neden Leo'ya bu kadar kötü davranıyordu?
"O neden gelmiyormuş?" dedim Sarışın'a.
"İnanlara güvenemeyeceğimizi söyledik," dedi.
"Ben de size güvenmiyorum," gerçekten de bu saçma şeyden sıkılmıştım ve onlara gerçekten güvenmiyordum. Sarışın bana öyle sert ve kötü bir şekilde baktı ki yerin dibine girdim sandım.
"Bak, senin saçmalıklarınla uğraşamam. Yapmamız gereken bir sürü şey var ve o burada kalmalı," dedi. Sıkıntıyla Leo'ya baktım.
"Sorun değil. Ben de burada can sıkıntısından ölmemeye çalışırım," dedi. Ona karşı olan kötü davranışlara nasıl bu kadar soğuk kanlı davranabiliyordu anlamıyordum. Bir şey dememe izin vermeden Sarışın beni kolumdan çekerek yürümeye başladı.
"Ne yapıyorsun?" dedim ona direnmeye çalışarak.
"İşimiz var," dedi. Gözlerimi devirdim ve ondan kolumu kurtarmayı başardım. Bana sert bir şekilde baktı.
"Senin sert davranışların olmadan da yürüyebilirim," dedim.
"Sert davranmıyorum," dedi az önce hiçbir şey yapmamış gibi. Ona sert bir bakış attım ama etkilenmiş gibi gözükmüyordu ve beni umursamayıp yürümeye devam etti. Ben de arkasından yavaşça yürümeye devam ettim.
Sessizce arkasından yürürken birden durup bana dödü.
"Sızlanmayı kes," dedi.
"Ne?" dedim şaşkınlıkla.
"Neredeyse 10 dakikadır arkamda oflayıp duruyorsun," dedi. Ben ağzımı bile açmamıştım.
"Ben bir şey demedim ki," dedim. Bana, inanmayan gözlerle baktı. Birden başıma saplanan ağrıyla ellerimle başımı tuttum ve yere çöktüm.
"Bu da ne?" dedi Sarışın.
"Bilmiyorum. Başıma ağrı saplanıyor. Ah!" diye inledim cümlemin sonunda ve başımı dizlerimin üzerine koydum.
"Bu siz kadınların yapmak istemediğiniz bir şeyi yapmak zorunda kaldığınızda uydurduğunuz yalanlardan biri mi?" dedi. Başıma bıçak saplanıyormuş gibi ağrı girmesine rağmen ayağa kalkıp bağırdım.
"Seni aptal! Burada Leo'nun ve annemin -ki annem öldü sayılır- hayatları tehlikedeyken ben burada numara mı yapacağım?" benden böyle bir şey beklemiyordu bu yüzden şaşkınlıkla bana baktı. Birden, nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde ellerim benden bağımsız hareket etmeye başladılar ve saçlarımı çekmeye başladım.
"Şimdi ne yapıyorsun?" dedi Sarışın. Ellerimi kontrol etmeye çalışarak konuştum:
"Ben yapmıyorum!"
"Ne?" dedi şaşkınlıkla.
"Ben yapmıyorum" dedim yine. Neler oluyordu bilmiyordum ama saçlarımı çekmeyi durdurmazsam kafayı yiyecektim. Artı olarak Sarışın biraz daha hiçbir şey yapmadan durmaya devam ederse ellerimi kontrol etmeye başladığımda onun saçlarına yapışacaktım. Beyefendinin sonunda yardım etmek aklına gelmiş olmalı ki yanıma çöktü ve bileklerimden tutarak ellerimi çekmeye çalıştı ama bunu ikimiz de başaramadık ve bir anda Sarışın'a kafa attım. O gerilediğinde ise kendimi arkamdaki duvara doğru fırlattım ve başımı sert bir şekilde duvara çarptım. Etraf yavaşça kararmaya başlarken ellerim yanıma düştüler ve karanlıktan önce gördüğüm son şey Sarışın'ın bana şaşkınlık ve sinirle bakan yeşil gözleri oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANATLARIMDAKİ İBLİS
FanfictionMia Mathers 21 yaşında. Hayatında her şey normal gidiyordu ya da Mia öyle sanıyordu. Tek arkadaşı olan Leo ile bir akşam dışarı çıktıklarında bütün hayatı değişti. Gölge varlıklar'la dolu bir dünyaya çekildi ve kendisinin insan olmadığını öğrendi. Y...