İşte yeni bölüm.. Bu bölümde heyecan tavan yaptı... Yorum ve oylarınızı esirgemeyin. İyi okumalar dilerim :) Multide bölüme ait gif var...
Bölüm şarkıları:
Little Mix- Good Enough
Beyonce- Hallo
Zakkum- GökyüzündeÜçüncü Bölüm
Hayat ne kadar çakışık değil mi ? Şu son bir ayda her dakika dua ettiğim annemi , gerçekte olamayacağı için rüyalarımda görmeyi, bir daha sesini duyamayacağım için son bir kez benimle konuşmasını ve son bir kez bana sarılmasını istemiştim...
Ama böyle olmamalıydı. Hazırlıksızken yakaladı ve çekip gitti. Tekrar, ve tekrar gidecek... Giderken de git demişti...
Düşüncelerimin dağılmasını sağlayan beynim yerine gelmişti sanki. Ayaklarım hareketini devam ettirse de kulaklarım son gür sesi işitti. O kalın, asfaltı ağlatan motorun fren sesini. Gözlerimi düz baktığım karşı taraftan çekip arabanın geliş hizasına bıraktım.
Ve son gördüklerim ise bacaklarımla aramda kalan çok az mesafe ve arabanın içinden şaşkıp beni göz hapsine alan, o tuvalete ki arsız ultra yakışıklı çocuk...
-Doruk-
"Şu sesi kıs be oğlum !Bu da kafa ya." Bir elim başımda diğer elim ise camın kenarına dayalı bir şekilde söylediğim sert sözcüklerle Erim'in -en yakım dostum- ani ve o iğren sırıtmasıyla bakışları bana döndü.
"Aah! Ne kadar ayıp Doruk'cuğum. Sen ona dün akşam Hande'nin fantazilerinden kurtulmak için uyuyamadım, başım ağrıyor desene. A pardon veya şöyle diyelim 'fantazilerinizden'."
İğrenç piş gülüşünü takınarak başını bana döndürdü. Harbi değişik ve mal olan bu dostumu kutlar ve biraz yavaş olmasını dilerim. Aksi takdir de bu yolda altımızda ki Porsche Cayman ile bir yere toslayacağımız çok belli.
Yavaş hareketlerle başımı şoför tarafına çevirdim ve Erim 'in o mutasyom sonucu oluşmuş olan yan bakışlarına güldüm. Hem de anırarak.
"Lan ! gereksiz, kes sesini de biraz yavaşla ! burası yarış pisti değil!" Söylediğim cümleyle gurur duyup içten bir kahkaha patlattım. 'Sen ve yavaşla demek vay be Doruk ' iç sesim benden önce davranıp açığı kapattı.
Erim arabayı boğan o histerik kahkasını canlı yayına sundu ve bende bu duruma en iğrenir bakışlarımı yolladım. " Asıl bana diyene bak!" Kahkahalarının ardından çıkan o boğuk sesiyle devam etti. "Seni de görüyoruz Doruk Haznedaroğlu. O asfaltları çürüten sen değ-" cümlesinin yarıda kesilmesini sağlayan ani ve güçlü bir fren sesiydi.
Son anda karşımızda duran kıza çapraktan kaçınmıştık. Şaşkınlık ve korkuyu yansıtan biz , bakışlarımızı camın önünde hareketsiz duran kıza çevirdik. Tekrar Erim 'e baktığımda direksiyonu elleri bembeyaz olacak bir şekilde sıkıyordu. Yüzü şuan vücudunda salgılanan adrenalin hormonu sayesinde kireç gibiydi. Benim de ondan bir farkım yoktu.
Sonra tekrar bakışlarımı önümüzde ruhsuz gibi dikilen ve karşıya doğru bakan bu kıza çevirdim. Aynı anda bakışlarımızı çevirdiğimiz için göz göze geldik ve gözlerinde , önümüzde cam bile olsa maviliğini kapatan kırmızılığın oluştuğunu görebilmiştim.
Bir dakika! sanki bu bakışları bir yerden çıkardım gibi... Kısık mavi gözler... Ama seçemiyorum...
Derken fikirlerimden kurtulmamı sağlayan kızın yere düşmesiydi.Hızlı bir şekilde kapıyı açtım ve arabanın önüne gittim. Gördüğüm manzara karşısında şok olabilirim. Evet gerçekten olabilirim çünkü kız ayaklarımın ucunda hareketsiz bir şekilde yatıyordu. Acaba ölmüşmüydü? İyi de biz ona çarpmadık ki? Ya da korkudan bayılmıştı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Bela
Teen FictionGökyüzü hiç , bu kadar güzel bir o kadar da korkunç olmamıştı. Halbuki o bu havayı sevse de şuan hissettiği duygular sevgiden yoksundu . Onun yağmuru sevmesinin nedeni gözyaşlarını kapattığının hiçbir zaman farkına varamamıştı belki de öyle olsun is...