"Omzumda sadece bir soğukluk hissettim. Ancak, çok fazla soğuktu." dedi Brandon. Başımı kaldırıp ona baktım. Yine bana bakmıyordu. Gerçekten göremiyor muydu beni?
"Bu da var olduğumu kanıtlar. Sana dokunmam gerekmiyordu, sonuçta bir soğukluk hissettin değil mi?" Yüzünde biraz endişeli bir ifade belirdi. Az önceki alaycı ifadesinden eser kalmamıştı.
"Ben, bir hayalet miyim?" dedim sesim titrerken.
"Hayalet diyemeyiz çünkü hiçbir şeyi bilmiyoruz. Varlığını bir şekilde kanıtlayabiliyorsun. Hayalet olsaydın bunu yapamazdın değil mi? Asıl endişelendiğim şey çok daha farklı." Zihninde olabilecek şeyleri tartıyor gibiydi.
"Nedir?"Meraklanmıştım, korkumu bastırmanın bir yolunu bulmalıydım.
"Bu, Robert Amca'nın anlattığı hikaye ile uyuşuyor. Gerçek olabileceğini düşünmemiştim. Senin var olduğuna inanıyorum fakat eğer hikaye doğruysa, Robert Amca ölmüş demektir."
"Hayır." Bakışlarımı aşağı çevirdiğimde gözümden bir damla yaş yere düştü. "Ölmüş olamaz."
"Sesinin bu kadar boğuk çıkmasını ve yere düşen suyu bağdaştırınca... sen ağlıyor musun?" Bu sözleri üzerine gözlerimden akan yaşlar arttı. Gerçekten ağlıyordum, hayatımda ilk kez. Kalbim kırılmıştı, hem de çok fazla. Robert Amca, nasıl beni bırakırdı?
"Oradan ne yapıyormuş gibi görünüyorum?" dedim sinirle. Sesim elimde olmadan yükselmişti.
"Şey, aslında buradan pek görünmüyorsun." Sözleri üzerine arkama dönerek evin benim yaşadığım kısmına doğru ilerlemeye başladım. Beni sinirlendirmekten ve korkutmaktan başka bir şey yapmıyordu. Zaten Robert Amca dışında birini gördüğüm için içimde tükenmek bilmeyen bir korku varken beni görememesi her şeyden kuşku duymama neden olmuştu.
"Hey! Hayatım boyunca ağlayan birini ilk kez görüyorum. Yani, pek görüyor sayılmam ancak... ne yapmam gerektiği hakkında en ufak bir fikrim bile yok." İşte bu sözleri, benim durmamı sağlamıştı. O an fark ettim, onun da benim gibi olduğunu. Robert Amca, bizi kandırmıştı.
Elimi kalbime götürüp dizlerimin üzerine çöktüm. Kötü hissediyordum. Ömrüm boyunca hissetmediğim kadar kötü hissediyordum. Bu his o kadar güçlüydü ki, somut olsaydı eğer bu evden daha büyük olurdu. "Adaline, iyi misin?"
Burnumu çektikten sonra ellerimle gözlerimi sildim ve cevapladım. "Hayır. Sanırım, hayal kırıklığına uğradım." Birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra dakikalardır merak ettiğim soruyu sordum. "Robert Amca'nın öldüğüne emin misin?"
"Emin değilim ancak büyük ihtimalle öyle oldu. Anlattığı hikayedeki her şey çıkıyor. Eğer istersen, sana anlatabilirim." Başımı salladım ve ayağa kalktım. Daha sonra başımı salladığımı görmediğini fark ettiğimde içimdeki korku yeniden baş gösterdi. Yüksek sesle onayladıktan sonra titreyen bacaklarımla onu takip etmeye başladım.
...
"Adaline, şu anki durumumuzun ne kadar korkunç olduğunun farkındayım, ikimiz de hayatımız boyunca tanıdığımız tek insanın bizi kandırdığını öğreniyoruz. Ona kızamıyorum, bu güne kadar her ihtiyacım ile ilgilendi, birçok bilgi verdi ve beni eğitti. Aynı şeyleri senin için de yaptığını tahmin edebiliyorum. Peki, bunları neden yaptığı hakkında bir fikrin var mı?"
"Yok." Oturduğum koltukta biraz daha dikleştikten sonra saçlarımın uçlarıyla oynamaya başladım. Bahsettiği hikâyeyi deli gibi merak ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SES
FantasyYalnızca bir dakikalığına hayal edin. 18 yıl boyunca içinden çıkamadığınız lanetli bir ev. Yıllarca aynı evde yaşadığınızı öğrendiğiniz biri. Bu evden çıkmak için ikinizin birlikte Kontrolcü'nün sınavından geçmeniz gerekiyor. Asıl sorun ise, karşı...