Yirmi İkinci Bölüm

14 1 0
                                    


Kalbiniz hızlı attığında başınız döner ve kusacak gibi hissedersiniz. Heyecan veya korku anlarında bu böyledir. İki duygu birbirine fazlasıyla benzer aslında.

Korkuyu somut bir şey gibi hissedebiliyordum. Canımı acıtacak kadar derin kesiyordu ruhumu. Belki de bu yaşadıklarım gelecekteki hayatımı olumsuz etkileyecekti, ruhumdaki yaralar asla kapanmayacaktı. Bedenim sağlıklı olsa bile, ruhum asla sağlıklı olamayacaktı. Zihnimdeki düşünceler yeniden birbirlerine savaş açarken uyuduğumuz birkaç saat boyunca hissettiğim huzuru yeniden bulmayı umuyordum.

Karşımdaki görüntü kelimenin tam anlamıyla iğrençti.

Midemdekilerin yükseldiğini hissettiğimde elimi ağzıma kapattım. Neyse ki korktuğum olmamıştı. Gözlerimi kırpmadan karşımdaki Tony'e bakıyordum. Sağ eline aldığı oldukça büyük bıçağı derisinin üzerinde gezindiriyor, arada bir sinirlenerek zemine saplıyordu. Muhtemelen duyduğumuz seslerin kaynağı buydu.

Açıkta kalan kolları ve dizlerinin altı kesiklerle doluydu. Kimisinde bıçağı döndürmüş, kimisinde saplamış, kimisinde ise sadece üzerinde gezindirmişti. Bıçak fazla keskin olmalıydı. Yerde oturuyordu ve her yanından kanlar akıyordu. Gözleri yine tamamen siyahtı ancak aldığı titrek nefeslerden canının yandığını anlayabiliyordum. Öyleyse neden yapıyordu bunu?

Tony'nin sesi yankılandı kulaklarımda. Geçmişten gelen bir cümleydi bu, belli belirsiz kendini göstermişti. "Teknik olarak bir insan değil, ölüyüm. Kalbim atmıyor. Dolayısıyla canım da yanmıyor. Özel bir güç sayesinde yalnızca kendime zarar verirsem sinir hücrelerim bunları algılıyor çünkü beynim ancak o zaman komut gönderiyor. Bu Kontrolcü sayesinde olan bir güç."

Bıçağı tutan eli bıçağın ucunu karnına getirdiğinde hızlı ve sesli bir nefes aldım. Korkmuştum, bıçağı kendine saplamazdı değil mi? Brandon tek elini omzuma koyarken bakışlarımı Tony'den çekemiyordum. Bıçağın ucu karnına biraz bastırılınca akan koyu renkli kan gözlerimin dolmasını sağladı.

Nefes alış sesimi duyduğunda başını kaldırdı ve bize baktı. Kısık ve zorla çıktığı belli olan bir sesle "Yardım edin." diye fısıldadı. Zihnimde her şey yerine oturmuştu.

Brandon da aynı şeyleri düşünüyor olmalı ki, aynı anda birbirimize döndük. Kontrolcü muhtemelen bedenini ele geçirmişti. Kendi isteğiyle yapmıyordu bunu. Zaten Kontrolcü başka şekilde ona zarar veremezdi.

Yeniden Tony'e döndüğümüzde siyah olan gözleri yavaşça kapandı. Bedeni yükselmeye başladı ve bedeninden siyah dumanlar çıkmaya başladı. İlk kez duman görüyordum ve belgesellerden çok daha farklıydı. Boğucuydu, nefes almakta zorlanıyordum. Bedeninden kan damlaları düşüyordu tahta zemine.

Tony'nin ağzı kıpırdarken Kontrolcü'nün sesi çıkıyordu. "Size yardım etmenin cezasını kendi elleriyle verecek. Ve bilmenizi isterim ki, yansımalar odası da dahil olmak üzere tüm odaları görüyorum. Sizi her an izliyorum ve tüm zayıf noktalarınızı biliyorum. Siz, öylesine aciz canlılarsınız ki. Şimdi, size gücümü ispatlayacağım."

SESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin