Amy

270 24 5
                                    


    Siyah giyilmiş elbiseler, dolaptan hiç çıkarılmaması dilenmiş siyah takımlar kaplamıştı etrafı. Aile büyükleri tabutun toprağa verilmesinin ardından okul arkadaşları mezarın başında ona bakıyordu, dün umutla bakan bir çift gözden bugün düz bir toprak parçasına.

En başta kızarmış gözleri ile Lauren, yanında omzuna yaslanmış gözyaşları hala akan Lexa, isminin yazılı olduğu mermere bitkinlik ile bakan Clarke, yanında Amy, saçları dağılmış, çözülmüş kravatı ile Harry, onun elini sıkıca tutan Louis vardı.

Arkadan her zaman alışık olunan beyaz gömleği yerine bu sefer sadece siyah gömlek giyen, yüzüne düşen saçlarını kestirmiş sarışın genç ilerledi. Ellerini cebine koymuştu. "Micheal Stephen Jauregui." dedi topluluğun içine ilerlerken. Sesin duyulması ile herkes ona döndü. "Huzur içinde yat."

Amy ilerleyen Matt'i görmesi ile koşarak sarıldı. Bugünkü duruşmada kefalet ile bırakılacağı haberi gelmişti ama kimse bu kadar çabuk olacağını düşünmemişti. Matt kollarını ona sardı ve başını omzuna gömdü. Amy iç çekerek ağlarken, Matthew de kendini kaybetmişti.

"Senin ne sikim işin var burada ?" diye bağırdı Harry. İlk başta Matt kendine söylendiğini sansa da arkasından Camila'nın ilerlemesi ile ona söylediği belli olmuştu. Harry koşarak onun yanına ilerledi. "Bu senin suçun." dedi. Parmağı ile Mick'in mezarını işaret etti ve Camilaya arasında bir adımlık mesafe kalacak kadar yaklaştı. "Onu görüyor musun ? Bunun sebebi sensin." Camila'nın gözyaşları serbest kalırken Louis Harry'i kolundan çekip oradan uzaklaştırmaya başladı.

Bir ağacın altında Louis, Harry'den gözlerini kaçırdı. "Nasıl oldu ?" dedi. "Onunla en son görüşen sendin."

"Antremandaydık." Dedi. "Telefonuna mesaj geldi ve koşarak çıktı." Ellerini saçlarına daldırdı. "Böyle olmasını engellemeliydim." Dedi. Louis onu kendine çekti, sarıldı.

"Senin suçun değil." Diye fısıldadı. "Senin suçun değil."

"Onun yüzünden biri öldü." Dedi Matt, Amy'e fısıldayarak. "Onu bulacağım."

"Etrafta dolaşan bir sapık nasıl birinin ölümüne sebep olabilir ?" dedi Amy.

"Mick'in telefonuna gelen en son mesajı gördüm." Dedi Matt. "Polis merkezinden çıkarken arkadaşı olduğum için eşyalarını bana verdiler."

Amy ona döndü ."Ne diyordu ?"

"Kız arkadaşın kız kardeşin ile koltuğunuzda işi pişiriyor, Spoon."

"Sen bir şey yapamazsın." Dedi Amy. "Kendini tehlikeye atamazsın, daha yeni çıktın."

"Onu bulmaya çok yaklaştım, Amy." Dedi Matthew.

*

"Seni kaybetmek istemiyorum." Dedi Lexa, Clarke ile kaldırımda yürürken. "Buna dayanamam."

Clarke duraksadı. "Kaybetmeyeceksin." Dedi.

Lexa ona sarıldığında fısıldadı. "Seni seviyorum."

Clarke fısıldadı. "Ben de seni seviyorum."

"Gidelim." Dedi Lexa aniden. "Okul zaten bitti, hemen uzaklaşalım."

"Yapamam." Dedi Clarke. "Bundan daha çok istediğim bir şey yok ama gerçekten bu kadar insanı bu halde bırakıp gidemeyiz."

"Haklısın." Dedi Lexa. "Her zaman haklı olmandan nefret ediyorum."

Clarke gülümsedi.

*

Yeşil tepenin üzerindeki bankta oturuyordu genç kız. Bankın biraz üzerindeki çınar ağacı gölge sağlıyor, denizin gürültüsü huzur veriyordu. Yan tarafındaki boşluğu dolduran bir beden yaklaştığında gökyüzüne baktı. Camila oturduktan sonra onun gibi denize odaklandı.

"Şimdi ne olacak ?" dedi Camila, nefes alamıyordu. "Ne olacak ?"

"Kim bilir ?" dedi Lauren. Kendini kaybetmiş gibiydi. Gözlerini kapatıp esen rüzgarın tenine çarpmasını hissetti.

Camila suçlulukla fısıldadı. "Seni yeniden görecek miyim ?"

"Hayır." Dedi Lauren. "Yüzüne bakınca onun yüzünü görüyorum, bununla yaşayabileceğimi düşünmüyorum."

"Asla mı ?"

Lauren ona baktı. "Asla." Dedi. Banktan kalkıp ilerlemeye başladı. Camila ise bıraktığı yerde gözyaşlarını elleri ile siliyordu.

*

"Hayır." Diye bağırdı Amy. "O sen olamazsın."



Spoons (Camren x Larry x Clexa ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin