"Sinek sekizli."
Seçtiği kartı destenin içine yerleştirip karmaya başladı. Çelik masanın başında otururken karşısındaki bedenin farkında dahi değildi. Göz altları ilaçların etkisiyle morarmış, dudakları yaralarla dolmuştu. Üzerinde kalınca mavi bir polar, altında da aynı renkte eşofmanı vardı.
Desteye masaya bırakıp bir kart daha seçti. "Kupa altılı."
Karşısında oturan genç adam doğrudan onun yüzüne odaklanmıştı. Günlerdir geliyor, çoğunlukla konuşmuyor, sadece onu izliyordu. Sakalları uzamış, cildi soluklaşmıştı adamın, genç yaşına rağmen yaşlanmış gibiydi.
Kollarını göğsünde birleştiren adam hissiz bir ton ile günlerdir ilk kez konuştu. "Neden yaptın ?"
Duymamıştı çocuk, dünyadaki bütün sesler sinek vızıltısından farksızdı onun için. Desteden bir kart seçti. "Kupa As."
"Harry." dedi adam öldürücü sakinliğiyle bir kez daha. "Sebebin olmalı, sebebin var."
"Kupa kızı."
Sağ elini çelik masanın kenarına kenetlemişti Louis, parmaklarının sıkılaştığını hissetti dakikalardır sıkıyor olmalıydı. Öfkeyle ayaklanıp masayı bir kenara fırlattı. Oturduğu sandalyeyi de duvara fırlatırken Harry duvara sırtını yaslamış, kolları arasına başını almış sayıklıyordu.
"Neden yaptın ?" diye haykırdı. "Neden yaptın !"
"Yapmadım, yapmadım, yapmadım." diye sayıklıyordu Harry zemine bakarken. Louis diz kapakları üzerine eğildi. Harry'nin omuzlarını elleri ile kavradı. Gözlerinden yaşlar birer birer düşüyordu.
"Sevmiştim ben seni." dedi. "Neden yaptın ?"
Kapı hızlıca açıldığında beyaz üniformalı görevli Louis'i kollarından tutup Harry'den uzaklaştırdı. Tımarhanenin kapısından çıktığında bir sigara yakıp dudakları ile birleştirdi. Sırtını duvara yasladı, boşluğa bakarken bir anda kendini kaybetti, gözlerinden yaşlar ardı ardına dökülürken elinin arkası ile temizledi. Burnunu çekti. Sigarayı duvara sürtüp söndürdü, çöp kutusuna attı. İlerledi. Kıyafet dükkanının camında kendisine baktı. Pantolonunun içinden çıkmış beyaz gömleğini düzeltti, kırışmış siyah ceketini vücudu ile buluşturup cenazeye gitmek üzere yola çıktı.
*
Cenazeye yaklaştıkça tanıdık yüzleri donuk bakışları ile selamladı. Basketbol takımından birkaç kişinin, okul yöneticilerinin, birkaç aile üyesinin, öğretmenlerin ve son olarak Lauren'a sarılarak ağlayan Lexa'nın yanından geçti. Mezara ulaştı. Dizleri üzerine çöktü. Matthew Freddie diye geçirdi içinden, Seni piç kurusu, her zaman en havalı gidişlerin adamı oldun. Yutkundu. Özür dilerim dostum, özür dilerim. Ayaklandı, bir sigara daha yaktı, yakındaki çınar ağacına doğru ilerledi. Şimdi hem Mick'in hem de Matt'in mezarı görüş açısındaydı.
"Kendini suçluyorsun." dedi sırtını çınarın gövdesine yaslamış Clarke. "Neden ?"
"Onu hayatımızın içine ben soktum." dedi. "İki kişinin hayatına mal olan kişiyi ben soktum hayatımıza."
"Yanlış." dedi Clarke. "O zaten hayatımızın hep içindeydi."
Acı bir tebessüm bıraktı Louis. "Tüm bu gömülme, tanrı olaylarına inanmazdı." dedi. "Ona hep saçma gelmiştir."
"Bitkisel hayata geçmeden önce Amy ile konuştu hastahanede." dedi. "Bir hafta içerisinde fişinin çekilmesi isteğini söyledikten sonra cenaze istediğini de söylemiş."
Louis çevreye bakındı. "Amy nerede ?" Clarke'a sigarasını uzattı.
"Gitti." sigarayı kavrayıp dudaklarına ulaştırdı. "Kaydını aldırmış."
"Gidenlerin anılarıyla yaşamak da bize kaldı." Clarke'a baktı. "Aklım almıyor." dedi. "Düşünemiyorum, anlayamıyorum, neden yaptı, hiçbir anlam yükleyemiyorum."
"Bir sebep aramaya gerek yok." dedi Clarke. "O hiç kimseydi Louis. " devam etti. "Lisede hiç kimse olursan ne olur biliyor musun ? Her gün birinin seni görmesi hayaliyle yaşarsın. Aklına gelen tüm o delice fikirlerin ne kadar zararlı olduğunu söyleyebilecek kimse yoktur. Bir de mutlak otorite altında bastırılmış duygularla yaşamak da kolay değildir." Louis ona baktığında ekledi. "Eşcinselliği."
*
"Efendim ?"
Telefon açıldığında yutkundu. "Camila." Karşı hatta kısa bir sessizlik oldu.
"Lauren ?"
"Nasıl olduğunu merak ettim." sesi titredi. "Burada işler biraz karışık."
"İyiyim." dedi. "İklime alışmaya çalışıyorum sadece. Her şey yolunda mı ?"
Lauren göz yaşlarını serbest bıraktı. "Yanına gelebilir miyim ?" diye sorguladı. "Buradan nefret ediyorum."
"Sakin ol." dedi Camila. "Sen demiştin ki.."
"Yapamıyorum, herkes sürekli birilerini kaybediyor ve.." burnunu çekti. "Seni çok özledim."
"Adresimi mesaj atacağım sana." dedi. "Lauren." diye ekledi Lauren kapatmak üzereyken. "Ben de seni çok özledim."
*
"Hep bunun saçma olduğunu düşünürdüm." dedi Lexa. Sırtüstü yatıp yıldızları izliyordu. "Gerçekten huzur vericiymiş."
Yanında uzanan Clarke başını çevirip ona baktı. "Değil mi ama ?" Tekrar yıldızlara odaklandı. "Şu anda burada olmayabilirdik." dedi. "Bütün olan her şey birer birer paramparça oldu ve ben yıldızları izleyebiliyorum hala ve sen yanımdasın."
Lexa elini uzatıp Clarke'ın elini kavradı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Spoons (Camren x Larry x Clexa )
FanficSahte, yanlış, bencil hayatlarınızı yerle bir etmek adına oluşturulmuş bir karakter miyim ? Belki de ama ince bir noktada, ben hepinizin gerçekte kim olduğunuzu biliyorum. Ben mi, hiç biriniz beni tanımıyorsunuz ve asla da tanımayacaksınız xx Spoon