Tapınak Koruyucusu Arseya

240 32 17
                                    

Geleceği olmayan bir yaşam sürerken her şey asla su değmeyecek olan kurak topraklar kadar sefil ve oradaki bir kaç kaktüs kadar yapayalnızdı. Hayalleri tapınaklar ardında solup giden fedakar koruyucuların hikayesiydi. Kimse bilmeden, kimse görmeden yaşıyorlardı. Hayatları boyunca saklanmışlardı. Gizemini koruyan tapınak asırlarca taşları saklamayı başarmıştı güç taşları bir araya geldiğinde yenilmez olabilecek güçlere sahip olabilirdi.

Adeta yeniden doğmuş gibi canlandı Arseya. Hatırladığı tek şey tapınak bekçilerinin kulağına fısıldadığı bir kaç kelimeden ibaretti.
Taşını ilk kez eline aldığında akıl almaz bir güçle iliklerine kadar sarmalandı. Ruhu çekilir gibi taşla bütünleşti. Sanki elindeki taş kendisini yansıtıyormuş gibiydi. Parlak mor, Margon taşı Arseya'nın sarı saçlarının bir tutamını mora boyamıştı. Bu renk onu simgesel bir varlığa dönüştürecekti. Hisleri kendisi farkında olmasa da on kat daha fazla kuvvetliydi. Bedeni yükselirken son kez etrafına baktı. Artık Tapınak koruyucularının son üyesinin de tamamlanışı tapınak bekçileri tarafından diğer tapınak koruyucularına müjdelenebilirdi. Daha henüz tapınak koruyucusu olmuşken asla akla gelmeyecek bir şey yaşadı. Bir insanı ruhunda hissetti. Hisleri o kadar fazlaydı ki bir köpeğin kanseri anlaması, küçücük bir karıncanın depremi önceden hissetmesi kadar hassastı. Tapınak koruyucusu olduğu gün tapınağın sonunun başlangıcı başlamış oldu.

Borudan gelir gibi bir ses tapınağın soğuk duvarları arasında yankıyla uğuldadı.
"Arseya"
Arseya ilk kez bir ses duymuştu. Buraya geldiğinden beri bulduğu taşlarla yapabildiği numaraları test etmekle meşgul olmuştu. Önce gözünün önünde adını söyleyen esrarengiz bir kuş canlandı. Sonra ilk kez bir tapınak bekçisi göreceği düşüncesiyle kalbinde çocuksu bir heyecan hissetti. Sesi yeniden duyumsadığında bu kez bir çağrı olduğunu düşündü. Büyülü bir ses kendisine çekiyordu onu.
Bir insansa eğer her şey açığa çıkabilirdi. Tapınağı korumak zorundaydı.
Gizlenmek için yerden mavi bir çakıl taşını alıp büyük, taştan yapılma kabın içine koydu. Kabı suyla doldurup taşı içine koydu. Ses yankıyla tüm tapınakta duyuluyordu.
Nereden geldiğini bilmediği bu ses adını haykırıyordu.
Tası kaldırıp üzerine döktü.
Parmak uçlarında tapınağın kapısına doğru ilerledi. Süzülür gibi taşların arasından sıyrılıp kapıya ulaştı. Şafak sökmüş ve gökyüzü renkli bulutlarla tapınağı aydınlatmaya başlamıştı. Sarı saçlarını geriye atıp ilerlemeye devam etti.
"Arseya"
Sesin sahibi tapınağın üstündeki bir oyuktan sesleniyordu.Tapınak koruyucusu Arseya oyuktan süzülerek yukarı çıktı. Tapınak bekçisini ilk kez o zaman görmüştü. Bir insanın karşısında ,ufak bir oyuktan girebilecek boyuttaki hayvansı bir canlıydı. İnsana yaklaşırken tapınak bekçisine bakıp onu deliğe geri yollamak istedi ancak tapınak bekçisi meraklı gözlerle kendisini izliyordu. Kendisinden biri olduğunu hisleri sayesinde anlamıştı ama bu insan çok farklıydı. Ne bir tapınak bekçisi ne de tapınak koruyucusu olabilirdi. Siyah saçları, mavi gözleri ve tuhaf biçimde kıyafetleri vardı. Ona dokunmak istedi bu tıpkı bir insanın ilk kez bir deniz kızı görmesi kadar imkansız ama aynı zamanda efsanevi bir şeydi.
İnsan deliğe doğru bağırırken Arseya yere çöktü ve sağ elini ona doğru uzatıp yanağına dokundu. Bu his içini titreten bir hayalin kapısını aralamıştı. Ondaki duygular kendisine çekiliyordu. Kendisinin asla hissetmediği sevgiyi,öfkeyi,aşkı, mutluluğu ve acıyı kendinde hissetti.
Mavi gözlerine bakıp uyumasını fısıldadı. Genç insan uyurken cebindeki küçük şişeyi çıkardı. Onu uyurken bir süre izleyip adını nasıl bilebildiğini düşündü. Belki on yedi veya on sekiz yaşlarında meraklı biriydi ama şimdiye kadar kimse burayı dahi tek başına bulamamıştı. En son gelen bir grup kazı ekibine de aynı suyu yirmi beş yıl önce içirip uyumalarını ve her şeyi unutmalarını sağlayan ataları geldi aklına... insanlarla ilgili hikayeler tapınak bekçileri yoluyla ,tapınak koruyucuları arasında dolaşan hikayelerdi. Bu hikaye de diğerleri gibi duyulacaktı. Küçük tapınak bekçisini inceledi Arseya. Şimdi tapınak bekçisi bir delikten içeri süzülüp her şeyi diğer tapınak koruyucularına anlatacaktı.
İnsanı tereddütle içeri aldı. Sadece bir insan enindeki delikten çocuğu geçirdi ve zihnine ulaşmaya çalıştı.
Ellerini şakaklarına dayayıp söylendi.
"Adımı nereden biliyorsun insan?"
Çocuk içinden bir şeyler kopuyormuş gibi hissetti. Titrek bir ağızla cevap verdi.
"Seni tanıyorum"
Gözleri hala kapalıyken zihnine ulaşabilmişti.
Arseya onu tapınağa getirdiği için tedirgindi ama bilmek istiyordu.
"Nasıl?"

"Arseya sen insansın, yaşıyorsun"

Arseya gülmeye başladı.
"İnsan mı? Ben insan bile görmedim"

Bu hikaye bambaşkaydı,imkansız bir şey gerçekleşiyordu: Arseya'nın ölmeden önceki hayatındaki sevgilisi, kendisini Arseya'nın bambaşka dünyasında yeniden bulabilmişti.

TAPINAK KORUYUCULARI (OKUYALIM DA KİTAP OLSUN)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin