Birliktelik Ayini

133 29 6
                                    

Kalbimi hissetmiştim ilk defa. Bu duygu gök yüzüne sahip yıldızlar kadar ucu bucağı olmayan bir hediye kazandırmıştı bana. Onlar gök yüzüne ben duygulara sahiptim.İnsanı bırakıp Margon taşını iki avucumun arasına aldım. Büyülü bir güce sahip olmanın gururuyla gerindim. Bu güce sahip olmak yeterli değil onun bana verdiklerini savunmalıydım. Gergin bir yüz ifadesiyle insana baktım.

Genç insan uyanmaya başlamıştı.
kolundan tutup yukarı çıkardım. Doğru olan ona her şeyi unutturmaktı ama geri gelmesini istiyordum. Nedenini bilmeden kalbimin kıpırtısı içimde alevlenen bir heyecanı körükledi. Onu serbest bıraktığımda suçluluk duygusuyla sarmalanmıştım.
"Ne yaptım ben? ya tekrar gelirse ne olacak?"
Kendi kendime söylenirken gürültülü bir ses tapınağın taş duvarlarını titreterek yükseldi.

Zırhlı kıyafetleri olan üç kişi ve ardından on saniye sonrasında bir kişi daha geldi.

Hepsinin de boynunda taş uçlu kolyeler vardı. İçlerinden sakallı siyah saçlı,koyu kahverengi gözlü olan bana yaklaştı. Hepsi genç birer savaşçı gibi görünürken son gelen tapınak koruyucusu diğerlerine göre yaşlı ve dik duruşluydu.
Hepsi soğuk ve kararlı davranırken onları bu tedirginlik ve merakla izleyemezdim. Bir terslik olduğunu fark ettirmemem gerekirdi. Ben de bana söylenenler gibi olup onlar gibi davranmalıydım. Çünkü ben bu tapınağın bana bahşettiği mükemmel güçlere sahip bir canlıyım.
Kocaman bir harita,taştan masanın üzerine serilmişti. Etrafında toplanan tapınak koruyucularının yanına gittim.
Bizler bize bahşedilenler uğruna canımızı ve yeteneklerimizi sonuna kadar kullanmak ve tapınağın kutsal güçlerini korumak için buradayız. Bu birlikteliğimiz için düzenlenen bir çeşit ayindi.

Yanıma gelen tapınak koruyucusu Fargus geniş omuzlu iri yapılı genç bir adamdı. Kolumdan tutup beni diğerlerinin yanına iyice yaklaştırdı.
Haritaya doğru başımı eğmiş, topraklarımızın bulunduğu bu daracık alanı inceliyorduk. Soy bizdik,güç bizdik, yasa bizdik. Şimdiye dek tapınak koruyucusu olup ta hata yapan olmamıştı. Çünkü taşlar bizi temsil ediyordu. Bizler de tapınağı koruyorduk. Eğer taşlardan birine bir zarar gelirse diğerleri anlamını ve gücünü zamanla yitirir ve tarihin karanlık sayfalarına gömülürdük ancak aşk işin içine girdiğinde en soğuk kanlısı ve en dikkatlisi dahi hata yapabilirdi. Aşk hatalarla dolu bir duyguydu. İnsanı mutlu kılar gibi bir süre oyalayıp belli etmeden sinsi bir hastalık gibi iliklerini sömürebilirdi. Benim duygularım aşkın çok ötesindeydi bu daha çok bütün duyguların bir araya gelip bir çemberde bütünleşmesiydi.

Biz asırlardır mücadele verirken bizleri tanıyan en ufak bir canlı dahi yoktu.
Kolumda bir sızı hissettiğimde acıyla mırıldandım. Bir tapınak koruyucusu bileğimin biraz üstüne bir kesik atmış, kolumdan tutup kanımı büyük bir dikkat ve soğuklukla haritaya damlatıyordu. Amaç taşların bağlılığını korumaktı. Bu bir çeşit yemin töreni de sayılabilirdi. Erastaphon tapınağı için kanımızın her damlasına kadar savaşacağız demek anlamına geliyordu.
Tapınak koruyucuları birer birer kanlarını haritaya damlattılar.
Fargus, ardından Safira ve Megan son olarak tapınak koruyucularının en son gelen üyesi ve en yaşlısı Alastair de kanını haritaya damlattı. Zırhlı kıyafetleri özenle seçilmişti. Neredeyse toz dahi yoktu üzerlerinde.
Taşlarını boyunlarından çıkarıp kanlarla bütünleştirdiler. Ben de aynısını tekrar ettim.
Her şey sona erdiğinde her tapınak koruyucusuna birer kitap dağıtıldı ama hepsi de farklı ciltlerdeydi.
Her şey sona erdiğinde yine yalnızdım.

İnsanı hala kimse bilmiyordu demek. Bir kaç kez gelse kime ne zararı olabilirdi ki? Ya başkalarını da getirirse ne olacaktı peki? Sonra ne kadar güçlü olduğunu hatırladı. Hepsine her şeyi tek çırpıda unutturabilirdi. Kontrol ettiği çok fazla şey vardı. Zihin kontrolü, maddelerin kontrolü ve bazı elementleri kontrol ediyordu.
Benim gibi yeni bir tapınak koruyucusunda bile böyle yeteneklere sahipse kim bilir diğerleri neler yapabiliyordu? Henüz kendisine bildirilen bilgilerden birinde bu yoktu.
Aslında tapınakta binlerce farklı türde taşlar ve her birinin farklı güçleri vardı ama bizim sahip olduğumuz taşlara ana güç taşı deniyordu.
İlk taş en güçlüydü. Çünkü o oluştuğunda tapınak ta çoktan oluşmuştu. Melsh taşı tapınak taşı olarak da bilinen taştı ve en yaşlımız ve en bilgilimizde daima o bulunurdu.
Elisra taşı gücünü henüz bilmediğim diğer ana taşlardan biriydi ve bu taşın enerjisinin yüksekliği içimde ufak çaplı bir karmaşaya neden oldu. Bir tapınak koruyucusunu dahi etkileyebilecek bir yeteneği olmalıydı.
En kolay hissettiğim taş o olmuştu.
Evan taşı ve Ares taşı da diğer tapınak taşlarıydı. Bu taşlar daha çok doğaüstü bir güç yayıyordu. Bunun nedenini henüz anlayamamıştım ve henüz düşmanlarımızı da tanımıyordum.

TAPINAK KORUYUCULARI (OKUYALIM DA KİTAP OLSUN)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin